Meksika-Rusya Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı: ABD çürüyen hurda bir ülke
Alberto Anaya Gutierrez ile Meksika'nın Ukrayna'da ateşkes önerisi, Latin Amerika'nın çatışmaya bakış açısı, Meksika-ABD ilişkileri ve ABD'de yaşayan Meksikalıları konuştuk. Gutierrez ABD’nin barış değil savaş istediğini belirtiyor Meksika'nın Rusya’ya yaptırıma karşı olduğunu vurguluyor
Meksika-Rusya Parlamentolar Arası Dostluk Dostluk Grubu, Meksika'nın Ukrayna'da ateşkes önerisi, Latin Amerika'nın çatışmaya bakış açısı, Meksika-ABD ilişkileri ve ABD'de yaşayan Meksikalılar…
Tüm bunları sınırın hemen güneyinde deneyimli bir siyasetçi ve liderle konuştuk: Alberto Anaya Gutiérrez yıllardır Meksika siyasetinde aktif olarak yer alıyor. Uzun süredir, mevcut Başkan López Obrador'un adaylığını destekleyen ve MORENA (Ulusal Yenilenme Hareketi) ile koalisyon içinde olan
Emek Partisi'nin (Partido del Trabajo) Ulusal Koordinatörlüğünü yapıyor.
Emek Partisi hem Temsilciler Meclisi'nde hem de Senato'da önemli sayıda temsilci bulunduruyor. Gutiérrez'in kendisi de birkaç kez Temsilciler Meclisine seçildi ve halen Meksika-Rusya Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanlığını yürütüyor.
Görüşmeyi Mexico City'deki Emek Partisi Genel Merkezinde yaptık.
ANAYASAMIZA UYGUN OLARAK REDDETTİK
- Meksika-Rusya Parlamentolar Arası Dostluk Grubunun, Meksika Temsilciler Meclisi'nde kurulması bazı tartışmalara neden oldu. Kurulduktan sonra ne gibi tepkilerle karşılaştınız?
Ukrayna ile Rusya arasındaki çatışma büyük uluslararası ve ulusal tartışmalara neden oldu. Bununla birlikte, tüm ülkelerin ulusal egemenliklerine saygı göstererek ve içişlerine karışmadan dostluk ilişkileri ve dostluk grupları kurma amacıyla hareket ediyoruz.
Meksika Anayasası'nın 89. maddesi dış politika ilkelerini devlet politikası olarak, yani mevcut hükümetin yöneliminden bağımsız olarak belirler. Bu madde hükümete diğer ulusların kendi kaderini tayin hakkına saygı göstermesini emreder, içişlerine karışmayı yasaklar ve aynı zamanda uluslar arasındaki çatışmalarda barışçıl müzakereler için çabayı savunur.
Dolayısıyla ülkemiz, anayasamıza uygun olarak, Rusya ile ilişkilerin kesilmesini ve yaptırım uygulanmasını reddetmiştir.
DOSTLUK GRUBU İÇİN ANAYASAL HÜKÜM
- Uluslararası çatışmalara barışçıl çözümlerin teşvik edilmesine yönelik anayasal ilkeyi göz önünde bulundurarak, Rusya ile bu ilişkilere sahip olmanın her zamankinden daha önemli olduğunu söyleyebilir misiniz? Yani çatışma, bu ilişkileri kesmek yerine sürdürmek için ek bir neden mi?
Evet, tabii ki öyle. Başkan López Obrador'un şahsında Meksika hükümeti ateşkes arayışı için yeni bir girişim başlattı, bu da askeri değil kalıcı barışçıl ve siyasi bir çözümün yolunu açabilir. Burada da ilişkilerin sürdürülmesi esastır.
Ayrıca Rusya ile ilişkilerimiz, Meksika'nın Sovyetler Birliği ile diplomatik ilişkiler kurduğu 1925 yılına kadar uzanmaktadır. Meksika, Çin Halk Cumhuriyeti'ni çok erken bir tarihte Çin'in tek temsilcisi olarak tanıyarak Tek Çin politikasının oluşturulmasında da öncü bir rol oynamıştır.
ABD SAVAŞA BARIŞTAN DAHA HEVESLİ
- López Obrador'un teklifine geri dönersek; ABD'nin ateşkes ve müzakereyle ulaşılabilecek bir çözümle pek ilgilenmediği oldukça açık…
ABD barışın değil, savaşın peşinde. Birleşik Devletler savaşa barıştan daha meraklı. Ve bunun bir nedeni var.
Amerika Birleşik Devletleri halihazırda gerileyen bir güç. Ekonomik gelişme savaşını kaybettiler, teknolojik ilerleme savaşını kaybettiler, rekabetçilik savaşını kaybettiler.
Ve şimdi bu yenilgilerini küreselleşmiş bir dünyada askeri yollarla telafi etmek istiyorlar. Serbest ticaretin şövalyeleriydiler ama bugün korumacılığa geri döndüler. Dünya ile yaptıkları hiçbir anlaşmayı tanımıyorlar, çünkü özgür ve açık bir dünyada rekabetin artık işlerine gelmediğini görüyorlar. Amerika Birleşik Devletleri çürüyen, hurda bir ülkedir.
En ileri teknoloji ve bilim Amerika Birleşik Devletleri'nden gelmiyor. Asya'dan geliyor. Kendi iç pazarlarında bile kaybediyorlar. Örneğin, Japon, Kore ya da Alman otomobilleri ABD otomobil pazarına hakim.
'BLOKLAR İNŞA EDİLİYOR'
- O zaman şu soru ortaya çıkıyor: ABD bu savaş yolundan ayrılıp müzakere pozisyonuna geçmeye nasıl ikna edilebilir?
Birleşik Devletler ikna edilemez. Bu çatışma, çıkarlardan ve jeopolitikten kaynaklanıyor. Zaten bu son, yıllardır yaklaşmaktaydı ve bu bir sonraki dünya savaşının başlangıcıdır. Hedefi dünyanın yeniden bir bölüşülmesinin sağlanması. Amerika Birleşik Devletleri bu mantığı takip ediyor.
‘DÜNYANIN PAYLAŞIMI İÇİN MÜCADELE BAŞLADI’
Diğer taraftan, Kuşak ve Yol ile Çin her yerde. Rusya da genişledi. Örneğin şu anda Nikaragua ile askeri tatbikatları var, Venezuela ile çok güçlü ilişkileri var. Ve eğer Lula Brezilya'daki seçimleri kazanırsa (Yunus Soner'in notu: Bu röportaj seçimlerden önce yapıldı), o zaman hem Rusya hem de Çin orada ilişkilerini geliştirecek.
Dünyanın paylaşımı için mücadele çoktan başladı. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları öncesinde olduğu gibi blokların inşa edildiğini görüyoruz.
Gerçek şu ki, Rusya Ukrayna ile değil, Avrupa Birliği ve ABD ile karşı karşıya.
- Siz Meksika'yı bu çatışmanın neresinde konumlandırıyorsunuz?
Meksika tarafsız kalmak istiyor. Anayasa bizi dünyanın tüm ülkeleriyle barışçıl ilişkiler kurmaya zorluyor, onların seçtiği hükümetle bizi sınırlamıyor. Bu nedenle hem Amerika Birleşik Devletleri hem de Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ile dostluk gruplarımız var. Belarus ile İran ile Bush'un deyimiyle Şer Ekseni'nin tüm üyeleriyle parlamenter dostluk gruplarımız var.
İLİŞKİ GÜÇ DENGESİNE BAĞLI
- Meksika ve ABD arasındaki ilişkilerin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Bu ilişki her zaman güç dengesine bağlı bir ilişki olmuştur. Vermemiz gereken tavizleri güç dengesi belirledi.
Örneğin 1938'de ne oldu? İkinci Dünya Savaşı başladı ve Meksika savaşın konjonktüründen faydalanarak petrol endüstrisini millileştirdi. O dönemde ABD Meksika'ya karşı mücadele etmek istemiyordu çünkü bu bizi Almanya, Japonya ve İtalya'nın saflarına itebilirdi. ABD, hemen yanı başında 3000 kilometrelik sınırı paylaştığı bir düşman istemiyordu.
Bugün serbest ticaret anlaşması çerçevesinde ticaretimizin yüzde 80'inin yapıldığı Kuzey Amerika ekonomisine tabi bir ilişkimiz var. Ancak Meksika'nın 40'tan fazla ülkeyle başka serbest ticaret anlaşmaları da var.
- O halde bugünkü durumun, 1938'dekine benzer şekilde, Meksika için yeni fırsatlar sunan bir durum olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Çatışma ne kadar uzun sürerse, Birleşik Devletler o kadar çok savaş ekonomisine yönelecektir. Ve iç pazarına gıda üreten ülkelere ihtiyaç duyacaklar ki bunlardan biri de Meksika. Burada işlenmiş, endüstriyel gıda ve beslenmeden bahsediyorum.
Meksika için uluslararası pazarda yeni ve önemli fırsatlar ortaya çıkabilir.
- Trump dönemi ile Biden dönemini karşılaştırdığınızda, Trump Meksika konusunda Biden'dan daha mı az müdahaleciydi?
Meksika ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilişki her zaman mesafeli dostların ilişkisi olmuştur. Her zaman boyun eğdirme, baskı uygulama niyetleri oldu ve biz de kendimizi savunmak zorunda kaldık.
Teksas'ı bizden aldılar, ulusal topraklarımızın yarısından fazlasını aldılar. 1861-67 müdahalesi sırasında Fransa, ABD'ye Meksika'yı kendi aralarında bölüşmelerini önerdi. Bizi kurtaran şey 1863 ABD İç Savaşı oldu. Bu bağlamda, kuzey eyaletleri olan Yankiler Meksika eyaletlerinin katılımına izin vermedi, çünkü bunlar güneydeki Konfederasyonlara katılacaktı.
Yankee egemenliğindeki ABD Kongresi'nin, Meksika'nın önemli bir bölümünü ABD'ye bırakacak olan McLane-Ocampo Antlaşmasını onaylamamasının nedeni de buydu.
Sonuç olarak, her şey jeopolitikle ilgilidir.
'MEXİCO CİTY'DEN SONRA EN ÇOK MEKSİKALI LOS ANGELES'TA'
- Peki ya Birleşik Devletler'de ikamet eden Meksika vatandaşları?
Bu da toprak kazanmanın başka bir yolu. Amerika Birleşik Devletleri'nde 40 milyon Meksikalı ya da Meksika kökenli insan olduğu söyleniyor. Ve çoğunluğun bizde olduğu birkaç eyalet var. İstatistiklere göre beyazlar 2050 yılında dünya genelinde yok olacak. Ve mestizo, yani melezler insanlığın kaderi olacak.
Dolayısıyla, yine güç dengesine geri dönüyoruz: Amerika Birleşik Devletleri'ndeki sözde azınlıklar çoğunluk haline geliyor: Latinler, Afro-Amerikalılar, Doğulular, Müslümanlar, Doğu Asyalılar... Eğer birleşirsek, günden güne daha fazla oluruz. Amerika Birleşik Devletleri'nde şimdiden Meksikalı isimlere sahip valilerimiz var. New Mexico valisi benim soyadımı taşıyor (gülüyor). Los Angeles'ı yönetenlerin neredeyse tamamı Meksikalı. Mexico City'den sonra en çok Meksikalının yaşadığı şehir Los Angeles'tır. Dünyanın en büyük tortilla fabrikası Los Angeles’tadır.
‘ABD’DEKİ MEKSİKALILAR AVRUPA’DAKİ TÜRKLER KADAR VATANSEVER’
Bir diğer röportajı Emek Partisi (Partido de Trabajo) Ulusal Yürütme Komitesi Üyesi Javier Gutierrez ile yaptık. Gutierrez’in öne çıkan vurguları şu şekildeydi:
'BATI YUGOSLAVYA GİBİ RUSYA'YI BÖLMEK İSTİYOR'
Ukrayna'da Maidan darbesini yaparak yasal cumhurbaşkanını iktidardan uzaklaştırdılar ve silahlı grupların oldubittisiyle iktidarı ele geçirdiler. Batı ile Rusya arasındaki önceki anlaşmaları ihlal ederek Rusya sınırına füzeler yerleştirmeyi planlayan Batı ve NATO yanlısı, faşist bir hükümet kurdular. Küresel Batılı güçler tarafından desteklenen Azov Taburu, Rusça konuşan nüfusa karşı büyük katliamlar gerçekleştirdi, ki bunlardan kimse söz etmiyor. Tıpkı Yugoslavya'yı bölüp parçaladıkları gibi Rusya Federasyonu'nu da bölmek istiyorlar çünkü büyük topraklar ve büyük kaynaklar söz konusu. Ve ülkenin doğu bölgelerinde Rusça konuşan nüfusa karşı inanılmaz suçlar işlediler. Bu nüfus aslında Rus; ebeveynleri, nine ve dedeleri Rus. Bu katliamlar bardağı taşıran son damla oldu.
Fidel Castro'nun 30 yıl önce ne dediğini biliyor musunuz? "Avrupa'daki bir sonraki savaş Rusya ve faşizm arasında olacak. Sadece bu sefer faşizmin adı 'demokrasi' olacak.”
NATO'NUN PLANI HEZİMETE UĞRAYACAK
Ancak NATO'nun planı hezimete uğrayacak. Bunu enerji ticareti alanında zaten görebiliyoruz. Ayrıca Ruslar az konuşup çok iş yaparlar. Füzelerin konuşlandırılmasına karşı açıkça uyardılar. "Bizim burada kendi füzelerimiz var, onları hazır eder ve gerekirse kullanırız." dediler.
ABD'DEKİ 'JÖN TÜRKLER'
ABD’deki Meksikalılar, Avrupa’daki Türkler kadar vatanseverler. Ünlü İngiliz rock yıldızı Rod Stewart'ın "The Young Turks" isimli bir şarkı yaptığını bilirsiniz. Bu terim, 20. yüzyılın başında Türkiye'deki milliyetçi hareketten geliyor ve İngiltere'de asi insanları tanımlamak için kullanılıyor. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Meksikalılar da "Jön Türkler" gibidir.
New York'a, Chicago'ya gidin ve Meksikalıların yaşadığı mahalleleri dolaşın; iyi birer ABD vatandaşı olduklarını, iyi İngilizce konuştuklarını ama aynı zamanda Meksika ile gurur duyduklarını ve ülkelerini sık sık ziyaret ettiklerini göreceksiniz.