22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Merhaba komşum

Merhaba komşum
A+ A-
Zerrin Öztürk

Toplumsal yaşamın temel taşı ailenin ayakta kalmasını sağlayan “komşu” kavramının hayat mücadelemizdeki vazgeçilmez önemi üzerinde durmak istiyorum.

Bilindiği gibi insanın hayatta kalabilmesi, yaşayabilmesi için yaradılıştan edindiğimiz dört temel içgüdüye sahibiz.

Birincisi, yemek ve içmektir. Hayatta kalabilmek için açlığımızı, susuzluğumuzu gidermek zorundayız. İkincisi, güvenlik içgüdüsüdür. Dışarıdan gelecek ve hayatımızı tehdit edecek güçlere karşı hiç düşünmeden karşı koyarız. Savunma mevzileri, kaleler, hatta silahlar bunun içindir.

Üçüncüsü, cinselliktir. Ölümlü olan insan, soyunun devam edebilmesi için üremek zorundadır. Bu, içindeki çoğalma isteğinin kendiliğinden dışavurumudur. Çok eski çağlarda aile içinde evlilik gerçekleştiren yapı, bunun kötü sonuçlarını görünce dışarıya yönelir. Uzak kan bağına doğru bir çizgi izlenir. En yakın dış ilişki komşulardır. Komşu kızı, komşu oğlu evlilik için ideal sayılmışlardır.

Buradan dördüncü temel içgüdümüze geliyoruz: Toplumsallık içgüdüsüdür bu. İnsanın, hayatta kalabilmesi için topluluklar halinde, örgütlü yaşamak zorunluluğu da kendiliğinden oluşmuştur. Sürüden ayrılanı kurt kapar, atasözümüz bunu çok güzel açıklar. Tek başına yaşayan insan, kısa sürede yok olmuştur; yeryüzünde tek başına kalamamıştır, yan yana gelmiş, bir arada yaşamıştır. Tek olunca yok olup gidildiği yaşanılarak öğrenilmiştir.

TOPLUMSAL YAŞAMIN TEMELİ

Toplumsal yaşamın temeli, dayanışmanın en küçük birimi komşuluktur. Komşu kişiler, komşu aileler, komşu sokaklar, komşu mahalleler, komşu köyler, komşu iller ve komşu ülkeler oluşmuştur. Buradan komşu hakları doğmuştur.

Komşu kişiler, komşu evler nasıl birbirinin hakkına saygılı olmuşsa, nasıl aralarında bir yaşam birliği varsa, komşu ülkelerin de ortak güvenlik, ortak direnme, ortak savunma, ortak ekonomik alan ya da ticaret gibi alanlarda ortak olarak kendi geleceklerini yaratmak ve varlıklarını sürdürebilmeleri, yaşamsal bir koşul oluşturmuştur.

Örneğin, Batı Asya’nın emperyalizme karşı savunması için bölgenin devletleri görüşmeler yapmakta, ortak çalışmalara, birliklere yönelmektedirler.

Komşuluk, insanlık tarihi boyunca sözlerle, kurallarla beslenerek bugünlere gelmiştir; Konuşarak, görüşerek geliştirilmesi, yalnızlığa ve güçsüzlüğe karşı tutulacak en doğru yol olmuştur. Binlerce yılda insanlık birliğin güç olduğunu öğrenmiştir.

Kadınlar komşuluğun değerini iyi bilirler. Çünkü, komşu uzak akrabadan iyidir.

Bunun için komşumuz ülkelerin vatansever kadınlarıyla ilk selamlaşmamız olsun: Merhaba komşum! Al jar ahleyn! Sosed privet! Geia sou geítona! Zdraveĭ sŭsede! Süsed gamarjoba! Konşu salam! Salam Hamasaya! Helo parosi! Namaste Padosee! Nǐ hǎo línjū!

Kadın KOMŞU kültür toplum