Merkez yatırımlara kaynak sağlayabilir
Merkez bankacılığının kitabını yazan Dr. Öztin Akgüç, TCMB'nin amaçları arasında istihdamı artırmanın yer almadığını ancak bir yan hedef olarak Amerikan Merkez Bankası'nda bunun olduğunu söyledi.
Merkez Bankacılığı adlı kapsamlı bir çalışmaya imza atan ekonomi yazarı Dr. Öztin Akgüç ile günümüz merkez bankacılığını konuştuk. Dr. Öztin Akgüç, geçen süreçte kriz dönemlerinde yalnız para politikasının etkili olmadığının görüldüğünü söyledi. 2008 krizi ile belirginleşen bu durumun Kovid-19 krizi ile iyice perçinlendiğini aktaran Dr. Akgüç, merkez bankalarının doğrudan istihdamı etkileyen araçlarının olmadığını ancak planlı dönemde olduğu gibi yatırım projelerine uzun vadeli reeskont kredisi verebileceğini anlattı. Akgüç, para politikası kurulunun banka bünyesindeki memurlar yerine İngiltere'deki gibi alanında otorite kabul edilen uzmanlardan oluşturulabileceğini söyledi. Dr. Akgüç'e sorularımız ve yanıtları şöyle oldu:
Para Politikası Kurulu'nun tek hedefi fiyat istikrarını sağlamak mıdır?
Merkez bankalarının genelde hedefi bu. Yalnız son zamanlarda fiyat istikrarını sağlamakla olayın çözülemeyeceğini görünce finansal istikrar da buna eklendi. İngiliz Merkez Bankası'nın hedefi de budur. Hem fiyat istikrarını hem de finansal istikrarı sağlamak. Bizimkiler de gözetiyorlar. Amaçlar arasına alındı.
FİYAT İSTİKTARI, KRİZ DÖNEMİNDE YATIRIM VE İSTİHDAM GETİRMİYOR
Bu amaçlar için büyüme ve istihdam göz ardı mı ediliyor?
Para politikasının istihdam üzerindeki etkisi çok sınırlıdır. Genelde çok fazla istihdam üzerinde etki yapmaz. Yapacak olan maliye politikası tarafıdır. Reel faktörler daha çok rol oynar. İstihdam yaratma merkez bankalarının ana hedefleri arasında olmamıştır. Amerikan Merkez Bankası FED, istihdam yaratmayı da bir unsur olarak bir ek hedef olarak benimsemiştir. Esas hedef fiyat ve finansal istikrardır.
Liberallerin görüşü şöyle; “Fiyat istikrarı sağlanırsa gerisi gelir. Temel olan fiyat istikrarıdır” diyorlar. Ama kriz döneminde bunun gerçekleşemediği görüldü.
Merkez bankacılığında istihdam ana hedeflerde değildir. İkinci bir hedef olarak konulabilir. Yani biz fiyat istikrarını sağlarsak diğer şeyler de ardından gelir görüşü var. Ama şu görüldü krizde (2020 Kovid-19 krizi), salgından önce de (2008 finansal krizi) oldu; fiyat istikrarının sağlanması yatırım ve istihdam getirmiyor. Maliye politikasına ağırlık vermeye çalışılıyor.
Bizde de bu yapılır mı?
Şöyle olması lazım; Türkiye planlı dönemde Merkez Bankası'na (TCMB) yatırım projelerine orta vadeli kredi verme imkanı tanımıştı. Reeskont kredisi yoluyla Merkez Bankası yatırımlara kaynak sağlayabiliyordu. Özal bunu kaldırdı. Şimdi yok. Eskiye dönelim; Merkez Bankası yatırım projelerine reeskont kredisi verebilsin denilebilir. Bu şekilde istihdama etki edebilir. Kitapta da yer verdim. Neoliberal yaklaşımda bu yoktur. Biz de dediğim gibi Özal döneminde sona erdi. Beş yıl vadeli verin ben bunu finanse edeyim, denilebilir. Planlı ekonomik dönem olması da şart değil. Yasada yapılacak ufak bir değişiklikle veya bir kararla yapılabilir. Yatırımlara orta vadeli kredi verilebilir. Ama bunun için amacın da bu olması lazım. Bu kredilere yönelik eleştiriler de var, kontrol edilemediği şeklinde...
ENFLASYON HEDEFLEMESİ DEĞİL IMF POLİTİKASI ÜCRETLERİ BASKILAR
Enflasyon hedeflemesi denilerek ücretlerin baskılanıp sermayenin palazlandığı görüşüne katılır mısınız?
Enflasyon hedeflemesinin öyle bir amacı yoktur. Ücretleri baskılama gibi de şeyi yoktur. Ayrı bir politika. IMF politikası çalışanların, emekçilerin, dar gelirlerin üzerine yükü atar. Ama enflasyon hedeflemesi bu sonucu getirmez. Batıdaki birçok ülke uyguluyor. Bu suretle baskılıyor mu? Bizde belki bir düşünce ama illa “enflasyon hedeflemesi ücret baskılamasını getirdi” denilemez. Bizim enflasyon farklı nedenlerden doğuyor. Ama IMF'nin politikası kabul edildiği zaman “ücretleri baskıla” diyecektir, “sosyal ödemeleri yavaşlat” diyecektir.
MERKEZ BANKASI BAĞIMSIZLIĞI DÜNYADA ZAYIFLIYOR, BİZDE HİÇ YOK
Araç bağımsızlığı mı, amaç bağımsızlığı mı?
Merkez bankalarının tümüyle bağımsız olması söz konusu değildir. Kitapta o da var. Hele kriz sonrası bu tamamen ortadan kalkmış vaziyette. İdari kararlar bunu etkiliyor. Politikaya müdahale ediyor. 2008 finansal krizi sonrası salgın da bunu etkiledi, bağımsızlık bir paradigma değil, hedef de değil. Bağımsızlık belki 2000'lere girerken bir paradigmaydı. Bu bağımsızlık da bir kere tam bir bağımsızlık olmuyor, hükümetler müdahale ediyorlar. Enflasyonu belirlemede, hedefleri koymada... Söylenebilecek tek şey amacı hükümet koysun, araç bağımsızlığı ile amaca hangi araçlarla ulaşılacağını merkez bankası belirlesin. Karma bir yaklaşım.
Bizim Merkez Bankası'nın hiçbir bağımsızlığı söz konusu olamaz. Kararname ile her şey değiştirilebiliyor. Eskiden yasal bir koruması vardı. Güvernörün beş yıllık bir süresi vardı, özel durumlar hariç değiştirilemiyordu. Şimdi süratli bir şekilde yönetim değiştirilebiliyor. Siyasal bağımsızlığı yok. Dünyada da zayıflıyor, bizde hiç yok denilebilir.
Son değişikliği nasıl yorumladınız?
Bir pazarlık sonucu geldi herhalde. Faizleri yükseltti. Faizlerin yükseltilmesi kur üzerinde etkili oluyor. Hem yerli hem yabancı, faizler çok düşünce kurda istikrar olmadığı için bizde yabancı paraya kayıyor. Reel değil parasal yatırımcılar üzerinde faiz etkili oluyor.
BANKALAR BEKLENTİYİ KARŞILAYAMADI MALİYE POLİTİKASI DEVREYE GİRİYOR
TCMB'den çok şey mi bekleniyor?
2007-2008 başladığında merkez bankalarından çok şey beklendi. Ama bunu beklentiyi karşılayamadı. Merkez bankalarının yapabilecekleri şey sınırlı. Maliye politikası üzerinde durmaya çalışıyorlar. Orada durunca devlet borçları kabarıyor. O da ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Daha etkili oluyor maliye politikası ama devlet borçları da ayrı bir sorun yaratıyor.
Para Politikası Kurulunun yapısı değiştirilebilir mi?
Para politikasını genellikle yabancı ülkelerden bazı şeyleri esinlenerek yapıyoruz. Kişisel kanaatim bu son yasa değişikliği 2001'de yapılan, İngiliz Merkez Bankası'nda değişiklikten kaynaklanıyor. Orada da bir kurul var. Fark ise şu; orada bu konuda uzman olan, alanında otorite kabul edilen dışarıdan kişiler de yer alabiliyor. Bizde ise kurul (Para Politikası Kurulu / PPK) esas itibarıyla Merkez Bankası'nın içindeki çalışanlardan oluşuyor. Halbuki kurulun amacı bu konuda otoriter olan, banka dışından da üye atamak. İngiltere de böyle bir kurul var. İşlev görmesi için oluşumu değiştirmek lazım ama şimdi bizde her şey bir kararname ile olduğunda onu da değiştirebilirler. İngiltere'deki kurul güvernörden daha yetkili. Bizdekinin oluşumu farklı.