Meserret Taşkın'dan mektup var: Az veren candan
15 Şubat akşamı televizyon ve radyolar ortak yayınla güzel ülkemizde meydana gelen büyük deprem felaketinin yaralarını bir nebze sarmak için bağış toplamak telaşındayken; bir takım muzır kimseler de Tansu Çiller’le uğraşmaktaydılar efendim.
İtiraf edeyim, o muzır kimselerin içinde bendeniz de vardım. Tansu Hanım konuştu, konuştu, telefonu kapattı. Sunucular şaşkın bakakaldılar. Kocama dönüp , “Eh, Tansu Hanım da nutuk bağışladı” dedim. Bu durum sosyal medyada da tartışma konusu oldu. Sonradan 1 milyon TL bağışladığı söylendi. Hakkını yemeyelim hanımlar, nutuk da bağışlasa olmaz değildi hani. Ne demiş eskiler? “Kiminin parası, kiminin duası..” Orhan Veli de “Vatan İçin” şiirinde diyor ya:
Neler yapmadık şu vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik.
Bir de çoban Ali Us gibiler va; koyununu, ineğini satıp parasını depremzedelere gönderen. Çocuklarımız, gençlerimiz var; kumbarasındaki harçlıklarını, ailesinin kendisi için biriktirdiği tüm eğitim parasını yollayan. Böyleleri için de ne demiş halkımız: “Az veren candan, çok veren maldan.”
Ha, bir de canını ortaya koyanlar var efendim. Her biri gerçek birer isimsiz kahraman olan itfaiyecilerimiz, polisimiz, Mehmetçiğimiz, sağlıkçılarımız, UMKE ve AFAD ekiplerimiz, madencilerimiz, gönüllülerimiz... Saymakla bitmez. Ne diyordu o isimsiz kahramanlardan biri: Buraya geldiğimiz andan itibaren bizim canımız yok artık. Vatanımız ve milletimiz var.
Bizim de onlar sayesinde devletimize, milletimize, vatanımıza güvenimiz tam. Bu felaketin altından dimdik ayağa kalkacağımıza, başaracağımıza eminiz.
Sadık Okurunuz
Kırkbeşini aşkın
Meserret Taşkın