Meserret Taşkın'dan mektup var: Cumhuriyet ve halkçılık
Meserret Taşkın
Cumhuriyet, halk kültürüne çok değer vermiştir. Günümüzde aşıklık geleneğimiz yaşıyorsa, Cumhuriyet’in izlediği kültür politikası sayesindedir. Bu dönemde, aydın ve sanatçılar Anadolu’yu karış karış dolaşmışlar; derin halk kültürümüzün yüzyıllardır sözlü olarak yaşatılan eserlerini derlemişler; kayda almışlar ve notaya geçirmişlerdir.
Bu konuda en çok emeği geçenlerden biri, hiç kuşkusuz adını hemen hepimizin duyduğu Muzaffer Sarısözen’dir. Ayrıca, Türkiye radyolarının ses ve saz sanatçıları derleme yapmaya, halk kültürünün ürünlerini olabildiğince kayıt altına almaya teşvik edilmişlerdir.
Aşıklık geleneğimizin yaşamasında, sanat kolları arasındaki iletişim de rol oynamıştır. Örneğin, Aşık Veysel’i keşfedenin bir başka sanatçı olduğunu biliyor muydunuz efendim? Ahmet Kutsi Tecer, Sivas Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaparken halk şairlerinin tanıtılması için özel çaba göstermiştir. Aşık Veysel’i Türkiye’ye tanıtmış; Muzaffer Sarısözen’i keşfetmiştir. Ahmet Kutsi Tecer, şairliği ve oyun yazarlığı dışında halk kültürü alanındaki çalışmalarıyla tanınır. Karacaoğlan ve Yunus Emre’nin hayatına ilişkin çalışmaları önemlidir. Ahmet Kutsi Tecer, soyadını da Aşık Ruhsati’nin şiirinde geçen Tecer Dağı’ndan almıştır.
Cumhuriyet karşıtları, Cumhuriyet’i seçkincilikle suçlarlar efendim. Biliyor musunuz; Ahmet Kutsi Tecer Kemaliye’nin Apçağa köyündendir. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’le aynı köydendirler. Küçücük bir köyün yetiştirdiği bu iki Cumhuriyet aydınına bakınca,Cumhuriyet’in ne kadar halkçı olduğu anlaşılıyor, değil mi?
Sadık okurunuz kırk beşini aşkın Meserret Taşkın