Meserret Taşkın'dan mektup var! ‘Derhal’ politikası

İsrail, ABD’nin öncülüğünde Filistin’i aklınca yok etme saldırısına giriştiğinden beri, iktidarıyla, muhalefetiyle bizim düzen politikacıları yüksek sesle bir ‘derhal’dir tutturdular. Herkes sesine evinde karısına, kocasına, çocuklarına, ya da çalışanlarına emrettiği bir eda vererek ‘derhal’ buyuruyor. İsrail derhal katliama son vermeli; derhal insani yardımlara izin verilmeli vs. En son televizyonlarda Meral Hanım’ı derhal diye ünlerken gördüm. Bir de ‘24 saat mühlet’ meselesi var. Mühlet doldu, bekliyoruz.

ABD öyle mi? Bütün gücümle arkandayım yürü, dedi İsrail’e ve uçak gemilerine, özel birliklerine, istihbaratına kadar hepsini gönderdi savaş bölgesine. Bizimkiler ne yaptı peki? ABD üslerini, hiç olmazsa Kürecik üssünü kapatmalarını beklerken; İsrail’e hangi ambargoyu uygulayacaklarını merak ederken; bir baktık İsveç’in NATO’ya üyeliğine izin tezkeresi TBMM’ye gönderilmiş. Filistin’e de göndere göndere Sağlık Bakanlığı ve yardım kuruluşlarının Mısır’ın Gazze sınırına kadar götürüp orada beklettikleri yardımlar kaldı.

Ya hanımlar, ‘derhal’ politikası bu işte. Bizim düzen politikacılarımızda, ‘Korkuyor musun?’ diye sorulduğunda, “Korkmuyorum. Ben Allah’tan başka kimseden korkmam!” diyen Filistinli oğlan çocuğunun cesareti yok demek ki. Alnı secdeye değen politikacılarımızın, böyle bir durumda, ABD’nin arkasına saklanmaya çalışmaları tuhaf. Kazara ABD’ ye bir şey söyleyecek olsalar, hemen arkasından Rusya’ya da söylüyorlar ki aman terazinin dengesi bozulmasın.

Göreceğiz bakalım: İsveç’in NATO üyeliğine evet tezkeresi TBMM’den geçecek mi? Meclis’teki milletvekilleri Filistinli çocuğun cesaretine sahip mi? Yoksa, ‘derhal’ politikası hükmünü sürdürecek mi?