Meserret Taşkın'dan mektup var: Kırlangıçlar
Üç ay önce bir çift kırlangıç evimizin çatısına yuva yapmaya başladı. Bilir misiniz, kırlangıç yuvaları çamurdan olur. Yaşar Kemal’den bellediğimiz gibi:
“Kırlangıç yapar yuvayı
Çamur sıvayı sıvayı”
Gerçekten öyle efendim. Nasıl çalıştılar bilseniz. Yaklaşık bir kilometre öteden çamuru ağızlarına alıyorlar, getiriyorlar. Taşıdıkları çamurun bir kısmı dökülüyor. Usanmıyorlar, yılmıyorlar; tekrar getiriyorlar. Çatıya ve duvara yapıştırıyorlar Öyle rastgele değil, üst düzey mimarlık ve mühendislik becerisiyle. İki buçuk ay bu şekilde cansiperane uğraştılar hanımlar. Ortaya çok güzel, kocaman bir yuva çıktı. Son olarak, kısa bir koridorla yuvanın ana kısmına bağlanan dar bir giriş yaptılar. Yuvanın korunması için. Yırtıcı kuşlar giremesin diye efendim. Yuva o kadar yüksekte asılı ki, yılan çiyan da ulaşamaz.
Yuvayı dişi kuş yapar derler. Ama, erkekle dişi birlikte çalıştılar. İnşaat bittikten sonra döşeme işi başladı, iki hafta içinde yumuşak, kuru ve güzel otlarla yuvanın içi döşendi. Yeni komşularım yerleştiler. Sesleri solukları yok artık. Arada yuvadan biri uçuyor, karnını doyurup geri dönüyor. Yumurtaların üstünde nöbetleşe oturuyorlar.
Merakla onları izliyorum. Kocam “Meserret, yine kendine iş icat ettin.” diye sızlanıyor çocuk gibi. Anlaşılan kırlangıçları kıskandı. Allah aşkına hanımlar söyleyin, böyle güzel bir macerayı nasıl kaçırabilirim? Yeni komşularıma ev görmeye gidersem şaşırmayın efendim.
Sadık okurunuz
Kırk beşini aşkın
Meserret Taşkın