Meserret Taşkın'dan mektup var! Nasrettin Hoca’dan devam

Hanımlar, iktidar (hay Allah! Hükümet de diyemiyorum) emeklilere yüzde 25 zam deyip de milyonlarca kişiye bir lira bile zam vermedi ya; o gün bugündür basında ve sosyal medyada sürekli haberler yayımlanıyor. Öyle de iç gıcıklayıcı başlıklar atıyorlar ki en önemli haberi bırakıp buna yönelesiniz geliyor.

Sanki yarın emeklileri abad edeceklermiş gibi bir his uyanıyor insanda. Gazeteciler işi gücü bıraktı, iktidar partisinden kimi bulurlarsa, hemen emeklilere zam meselesini soruyorlar. İktidar partisinin yetkilileri de ballandıra ballandıra emeklilerle ilgili ne kadar ciddi çalışmalar içinde olduklarını anlatıyor: “Ekim ayında Meclis açılınca…” diyorlar, “Yılbaşına kadar…” diyorlar, “Yılbaşından önce…” diyorlar. Cumhurbaşkanımız , halkımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz diyor.

Çarşı pazarda sebze- meyve, marketlerde gıda ve temizlik ürünleri maşallah altın gibi. Fiyatlar günlük, bilemediniz haftalık değişiyor. Temel ihtiyaçlar dışındaki ihtiyaçları zaten artık unuttuk. Emekliler hayatın yükü altında ezilmişken, bir de ekonomik çıkmazın yükünü sırtlamak zorunda kalıyorlar.

Birden aklıma geldi efendim. Geçen hafta anlattığım Nasrettin Hoca fıkrasının bir kısmını atlamışım. Hoca, açlığa alıştırmaya çalışırken ölen eşeğinin, her gün azalan yemini verirken, kulağına eğilip, “Ha gayret canım benim, senin için yonca ektim. Yaz gelince yoncalar bitecek ve sen bol, taze yeme kavuşacaksın” diyormuş.