Meserret Taşkın'dan mektup var: NATO ile ilişkimiz
Televizyon dizilerinden birinde ilginç bir kadın karakter var. Kocasıyla 10 yıldır ayrı. Koca, boşanma davası açmış, kadına her fırsatta “Seni istemiyorum” diye açıkça söylüyor.
Fakat, kadın bunu anlamamakta ısrarcı. “Kocam bana boşanmak istediğini söylerken gözünü kırptı. O, aslında beni seviyor ve boşanmak istemiyor.” deyip, kendini kandırmaya devam ediyor.
Bizim NATO ile ilişkimiz de buna benziyor hanımlar. İstisnasız bütün NATO ülkeleri aleyhimizde her şeyi yapıyor. Müttefiklik ilişkisine sığmayan ne varsa, gözümüze sokuyor. İslamiyet ve Türk düşmanlığı yapıyor; yöneticilerimizi aşağılıyor; bizi kan banyosuyla tehdit ediyor; düşmanca tatbikatlar yapıyor, konsolosluklarını kapatıyor. Yıllardır yaptıkları da cabası. Ezcümle, yaptıkları yapacaklarının kanıtı. NATO, Türkiye’ye “Ben sizin müttefikiniz değil, düşmanınızım. Sizin için en büyük tehdit benim.” diye bağırıyor.
Halkımız da durumun farkında. Yıllardır yapılan anketlerin tamamında, Amerikan ve NATO karşıtlığı yükseliyor. Yüzde 90’lara tırmanmış durumda.
Ama, yöneticilerimiz hâlâ dizideki o kadın karakter gibi, “Yok canım NATO bizim dostumuz, müttefikimiz.” demeye devam ediyorlar. Ülkemizin dört yanı NATO ve ABD üsleriyle çevrilmiş; silahlar bize doğrultulmuş; silah ve uçak ambargoları genişletilerek sürdürülüyor. Bizim yöneticiler hâlâ “NATO’nun genişlemesine karşı değiliz” türküsünü söylüyor. Masa sever muhalefetimiz ise NATO muhipliğine soyunmuş durumda.
Merak edersiniz söyleyeyim: Filmdeki kadını psikiyatri uzmanları tedaviye alıp hastaneye yatırdılar. Çünkü, iş ciddiye binince oğlunun gözü önünde intihara kalkıştı.
Sadık Okurunuz
Kırkbeşini aşkın
Meserret Taşkın