Meserret Taşkın'dan mektup var: Pastoral mevzular

Pastoral sözcüğü, nedense çoğunlukla hoşlukları, güzellikleri, inceliği  çağrıştırıyor hanımlar. Oysa, doğa, insanın doğayla ilişkisi, kırsal olan vb. anlamları içeriyor. Pastor, yani “çoban” sözcüğünden türemiş. Sanatsal bir kavram olduğundan  belki güzellikleri çağrıştırması nedeniyle resimde, edebiyatta, daha çok da şiirde, müzikte pastoral eserler var. Beethoven’in ünlü 6. Senfonisi’nin diğer adı Pastoral Senfoni’dir örneğin. Andre Gide’in Pastoral Senfoni adlı kısa romanını da unutmamak gerek.

Oysa doğanın çok farklı yönleri var efendim. O kadar nazenin gördüğünüz doğanın, sert yönleri ile karşılaşmamanızı dilerim. Her şey güzel kırlardan, durgun ırmaklardan, göllerden, pencereden bakınca imrendiren kar manzaralarından, yemyeşil ormanlardan ibaret değil.

Şiddetli bir yaz sağanağında bozkırın ortasında koyunlarınızı otlatırken yıldırım düşmesi sonucu ölebiliyorsunuz. Geçenlerde gencecik bir köylümüz hayatını böyle kaybetti. Geride genç bir kadın ve küçücük iki çocuk kaldı. Depremi hiç söylemiyorum. Fırtınalar, seller, su baskınları, heyelanlar, çığlar. Kar fırtınalarında, tipilerde kaybolanlar, donanlar.  Dedim ya kimsenin yaşamasını dilemem. En son Kolombiya’da dört çocuk yağmur ormanlarında geçirdikleri uçak kazasından tam 40 gün sonra sağ olarak bulundular. Onlara da bir sormak gerek değil mi, pastoral nedir?

İnsanın doğayla mücadelesi, doğaya müdahalesi günümüzün konuları. Kısacası hanımlar, doğa  göründüğü gibi değil. Güzelliğinden başka bir yüzü de var. Ciddiye almalı, tanımalı, ilişkimizi doğru şekilde sürdürmeyi öğrenmeliyiz. Pastoral mevzuları hafife almayalım derim efendim.

Sadık okurunuz

kırkbeşini aşkın

Meserret Taşkın