Meserret Taşkın'dan mektup var: Topuk kanı
Aşı karşıtlığının ebeveynlerde artan bir olay olduğunu izliyorduk. Nitekim, bir araştırmaya göre, İstanbul’da aşı karşıtlığı nedeniyle aşılanmayan, kayıtlara geçmiş 10 bin çocuk var
Geçen hafta cehaletten bahsetmiştik hatırlarsanız. Topuk kanı meselesi, üzerine geldi. Cehaletin kariyerle, diploma ile ilgisi olmadığını böylece öğrendik.
Aşı karşıtlığının ebeveynlerde artan bir olay olduğunu izliyorduk. Nitekim, bir araştırmaya göre, İstanbul’da aşı karşıtlığı nedeniyle aşılanmayan, kayıtlara geçmiş 10 bin çocuk var. Aşı karşıtları, bu olumsuzluğu bir de emperyalizm karşıtlığı gibi sunuyorlar. Derken, Kars Aile Mahkemesi’nden ‘topuk kanı’ kararı geldi. ‘Bu kadarı da pes artık!’ dedirten cinsten bir karar. Neyse ki Sağlık Bakanlığımız bu kararı istinaf yoluna götürdü. Bakalım, yetkili Bölge Adliye Mahkemesi ne diyecek? Merakla bekliyoruz.
Karar, bir ailenin, bebeklerinden topuk kanı alınmasını kabul etmemesi ile ilgili. Mahkeme, uzmanlık gerektiren sağlık konusunda, kendisini ‘uzman bilirkişi’ olarak görmüş. Kimseye danışmaya gerek duymamış. Öyle ya, doktorluk mesleği için insanlar, boşuna 6-7 yıl üniversite eğitimi görüyorlar. Daha sonra klinik eğitimlerini, uzmanlık eğitimlerini boşuna yapıyorlar. Yıllarca, boşuna dirsek çürütüyorlar.
Sonuçta, Kars’taki bir mahkemenin hakimi her şeye hakim (!) değil mi efendim? Geçenlerde ambulansla göreve giden acil sağlık görevlileri dayak yedi, neden biliyor musunuz? Sağlıkçılara, “Hastamıza serum takın kardeşim” dediler. Sağlıkçılar da “ne yapacağımıza biz karar veririz” demek gafletinde bulundular. Mahkemenin verdiği karara bakınca, vatandaş haklı denebilir. Hakimin hakim olduğu sağlık konusuna, vatandaş da hakim olamaz mı? (!)
Sadık Okurunuz
Kırkbeşini aşkın
Meserret Taşkın