Meserret Taşkın'dan mektup var: ‘Yalan dünya’
Sevgili Hanımlar, geçen gün televizyon programları arasında gezinirken, şarkıcı Ziynet Sali ile yapılan bir röportaja denk geldim. Özet olarak söylersek, diyordu ki kızımız: dünya yalan ama, bizim içinde olduğumuz ışıltılı dünya- vitrin yalanın en göbeği. Ne kadar önemli bir tespit değil mi?
Ne demiş Yunus Emre: “Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan.”
Gerçekten oyalanmak için çok şey var efendim. Işıltılı alışveriş merkezleri, mücevherler, sokaklar, caddeler, kentler, otomobiller, uçaklar, özel jetler, yatlar… Sizde yoksa önemli değil; televizyonlar, diziler, reklamlar, kısaca görüntüsü var. Sistem yalan üzerine kurulu olunca, her şey varmış gibi gösterilebiliyor. Bir avuç insan şan, şöhret görünümünün içinde bedel öder ve kim bilir neler yaşarken, bir grup da onlara özenip bedel ödüyor ve acı çekiyor. İnsanlar öyle ya da böyle kandırılabiliyor.
“Göründüğün gibi olmak, olduğun gibi görünmek” zor görünse de ne kadar mutluluk verici oysa. Derinlik de bunun için gerekli biliyor musunuz? İnsanlar sığlaştıkça, yalana batmak kolaylaşıyor. Derinlik, her alanda ve her anlamda gerçeğe ulaşmanın yolunu açıyor.
Sadık okurunuz
Kırk beşini aşkın
Meserret Taşkın