Metalde fırtına kapıda
Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Serdaroğlu, MESS ile yürütülen toplu sözleşme sürecini değerlendirdi. Ocak sonu veya şubat başlarında prosedürün sonuçlanacağını düşündüklerini bildiren Serdaroğlu, masadaki talepleri aktardı
Birleşik Metal İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, ekonomik olarak Cumhuriyet tarihinin en kötü günlerinin yaşandığını vurgulayarak "Bu dönem toplu sözleşmeler her zamankinden daha fazla önemli. Tüm sektörlere örnek olacak bir sözleşme yapmak istiyoruz." dedi.
Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile Türk Metal Sendikası arasında devam eden MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde beşinci oturum yarın yapılacak. Masada bulunan Birleşik Metal İş Genel Başkanı Serdaroğlu, süreci Aydınlık'a şöyle değerlendirdi:
"Bu dönem MESS ile ilgili gelişmeler biraz farklı ortaya çıktı. Bizim daha önceki süreçte talepte bulunmadığımız birçok şey bu dönem ihtiyaç olarak önümüze geldi. Bunlardan birincisi bir ön ödemeydi. Dört ay süren ve belki daha fazla sürecek olan bir toplu sözleşme sürecinin öncesinde bir avans verilmesi talebimiz vardı. Ancak burada bir tıkanma ortaya çıktı. Diğer sendikaların böyle bir talebi yoktu, biraz bizim zorlamamızla da olsa daha düşük bir ücret uygulandı. Bu da bizim işçi arkadaşlarımız tarafından kabul görmedi. MESS ile birinci görüşmeden sonra iş yerlerinde birer saat üretimden gelen gücü kullanma ve mesaileri kesme kararı aldı sendikamız. Uygulamalar da hala devam ediyor.
'MESS ASGARİ ÜCRETİ GÖRMEK İSTİYOR'
"Bu kriz döneminde, işçilerin alım gücünün tamamen düştüğü, büyük bir çoğunluğunun asgari ücrete yakın ücretlerle çalıştığı koşullarda kayıpların telafisi için MESS'e ilk 6 ay için yüzde 140 oranında artış talebinde bulunduk. Artık enflasyona güven olmuyor, sadece kayıplarımızın telafisi ve önümüzdeki dönemde ortaya çıkacak yeni zam furyalarına karşı kendimizi az da olsa koruyacağımız bir teklif hazırladık. Burada yeni bir teklifimiz vardı. O da asgari ücret koruması. Asgari ücretle bizim ücretlerimiz arasındaki dengenin korunması için bir madde teklifimiz oldu. Görüşmeler sürüyor. MESS şu an bizim masaya götürdüğümüz teklifleri kabul etmiş değil. En son 22 Kasım'da bir toplum sözleşme görüşmesi olacak. Bu son görüşme olacak ve muhtemelen uyuşmazlık tutulacak. Anladığım kadarıy MESS yılbaşında ortaya çıkacak asgari ücreti de görmek istiyor. Bu sürecin uzaması o nedenle MESS'ten kaynaklı.
BU DÖNEM HER ZAMANKİNDEN ÖNEMLİ
"Bu dönem toplu sözleşmeler her zamankinden daha fazla önemli. Çünkü Cumhuriyet tarihinin en kötü günlerini yaşıyoruz ekonomik olarak. Bu ekonomik olumsuzlukların işçi arkadaşlarımıza yansıması, normal şartlardan çok daha farklı ve fazla oldu. Daha kötü yansıdı. Bu nedenle de toplu sözleşme bizim açımızdan geçmiş dönemlerden daha önemli bir hale geldi. Bu dönem toplu sözleşme teklifimizi, müzakerelerini ve mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğiz. Ocak sonu veya şubat başlarında prosedürün sonuçlanacağını düşünüyorum. Anlaşma da olsa grev kararı da alınsa bu tarihlerde bir sonuç ortaya çıkar diye düşünüyoruz. Ama biz 22 Kasım'da uyuşmazlık tutulacağı için eylemlerimizi yükselteceğiz. İşverenin bu konuda daha duyarlı hale gelmesi, toplu sözleşme taleplerimize daha ılımlı bakması açısından elimizden gelen bütün mücadeleyi ortaya koyacağız.
SEKTÖRE ÖRNEK OLACAK
"Metal sözleşmeleri çok önemli. Sadece metal işçisi açısından değil, bütün sektörler açısından örnek alınacak bir sözleşme. Biz her şeyin örnek olarak ortaya konulduğu bir sektörüz ve iyi bir sözleşme yapmak istiyoruz. Artık bu krizden, alım gücünün düşmesinden, hayat pahalılığından daha az etkilenecek bir metodu da hayata geçirmeye çalışıyoruz.
'ALIM GÜCÜ SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMALI'
Genel Başkan Serdaroğlu'nun yaklaşan asgari ücret görüşmeleri hakkında değerlendirmeleri ise şöyle oldu:
"Türkiye'deki ekonometrik parametrelere artık hiçbir şekilde güvenilemiyor. Eğer Türkiye'deki parametreler üzerinden bir asgari ücret belirlenecekse bu zaten hiçbir şekilde kabul görülecek ya da insanları rahatlatacak bir rakam olmaz. Bugün açlık sınırı 13 bin liranın üzerine çıkmış, yoksulluk sınırı neredeyse 45 bin liraya yaklaşmış, enflasyon düzenlemesi sürekli olarak revize ediliyor. Bunlar gerçekçi rakamlar da değil. Haliyle ben asgari ücret rakamlarının mutlaka bir insanın, insanca yaşayabileceği, 4 kişilik bir ailen insanca yaşayabileceği şekilde belirlenmesini ısrarla dile getiriyorum. Önemli olan şudur, asgari ücretin alım gücünün sürdürülebilir olması gerekir. Bugün aldığınız ücret 2 ay sonra anlamsız bir hale geliyor. Böyle bir yıpranma da işçilerin mağduriyetini doğuruyor.
'TEK KİŞİNİN AĞZINDA'
"Asgari ücretin uluslararası kriterlere göre belirlenmesi gerekiyor. Bunların hiçbiri dikkate alınmıyor. Tek kişinin ağzından çıkacak rakama göre belirleniyor. Bu emekli maaşı da olsa böyle asgari ücret de olsa böyle. Böyle bir demokratik düzen olmaz. Tek kişi sanki sadaka veriyor gibi, vatandaş ona muhtaç gibi davranılıyor. Bu anlayışın değiştirilmesi gerekiyor. Türkiye'de hem asgari ücret hem de toplu sözleşme süreçlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinin tek yolu, özgür ve demokratik bir sendikal örgütlenme ortamının hayata geçirilmesiyle olur. İnsanlar örgütlü ise toplu sözleşme yapabiliyorsa, asgari ücrete ihtiyaç kalmaz.
HÜKÜMETİN TAVRINA İŞARET ETTİ
"Ancak asgari ücretin yüzde altmışlara belki de daha üstüne dayandığı günümüzde her şey asgari ücrete endeksli olur ve herkes asgari ücretin yükselmesinden başka başka şeyler ortaya çıkarır. Bu nedenle asgari ücretin olabildiğince az kişinin etkilediği bir süreç olması lazım. Asgari ücret sadece ülkede ilk işe girenler, vasıfsız işçilerin daha düşük ücret almaması için bir koruyucu sosyal politikaya dönüşmeli. Ama bu olmadığı için ülkemiz asgari ücretliler ülkesine dönüştü. Bu da ucuz iş gücü, yabancı yatırımcı çekme, sermayeye kolaylık sağlama gibi hükümetin bir takım manevralarını da gözler önüne seriyor.
'BAŞTAN AŞAĞI DEĞİŞMESİ GEREKEN SİSTEM'
Öte yandan İzmir'de Ege Serbest Bölgesi'nde kurulu Ukrayna menşeli Dezega Güvenlik Sistemleri Fabrikası'nda, Birleşik Metal İş Sendikası üyesi 8 işçi işten çıkarılmıştı. Son durum hakkında bilgi veren Serdaroğlu, şöyle konuştu:
"Artık bunları o kadar çok yaşıyoruz ki. Tabiri caizse insanların iyice eziyet çekmesini istiyorlar ki bir daha sendika işlerine girmesinler. Bu da tamamen hükümetin bakış açısını ortaya koyuyor. İnsanların örgütlenme özgürlüğü ellerinden alınıyor. İnsanlar sendikalaşmak için riskler alıp işten atılıyorsa baştan aşağı tamamen yenilenmesi gereken bir sistem var demektir. Hem asgari ücret hem toplu sözleşme hem örgütlenme hem hakların korunması hem özgürlüklerin hayata geçirilmesi konuları her biri birbirine bağlı. Bir yerden bir başlangıç ortaya çıkması gerekiyor. O da ülkenin demokratikleşmesi, bu demokratikleşme sağlanamadığı için de işverenler nasılsa cezası yok diye bir bir işçi atıyor. Biz bütün davaları kazanıyoruz ama 6-7 yıl sürüyor. Ondan sonra da işveren sadece tazminat ödüyor. Bu durumda da çok rahat şekilde Türkiye'de yasaları çiğneyebiliyor. İzmir'deki fabrikada da maalesef işverenlerin bu çerçevede hayata geçirdiği saldırılardan birisi yaşanıyor. Biz tüm bunları söylenmesi gereken her yerde söylüyoruz ama maalesef zihniyet başka olunca bir kulaktan giriyor diğerinden çıkıyor."