18 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Midyede arsenik tehlikesi

Prof. Dr. Neslihan Özdelice, Marmara'da iki noktadan çıkan midyelerde sınırın 12 kat üzerinde arsenik saptadıklarını söyledi. Özdelice, “Midye tüketirken çok dikkatli olmamız gerekiyor. Bunlar yıkamayla geçmez.” dedi.

Midyede arsenik tehlikesi

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Hidrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Neslihan Özdelice, Marmara'da iki noktadan çıkan midyelerde sınırın 12 kat üzerinde arsenik saptadıklarını söyledi. Araştırmacılar, TÜBİTAK tarafından düzenlenen çevrimiçi konferansta TÜBİTAK'ın müsilajla mücadele amacıyla desteklediği projelere ilişkin bilgi verdi. Projeler için TÜBİTAK’ın imza süreci 1 Ekim'de tamamlandı. Malzeme alımları ise henüz yapılmadı. Uzmanlar projelerini 9 aylık kısa bir süre içinde tamamlayacaklar. Projelerin müsilajla mücadelede yol göstermesi hedefleniyor.

SOLUNGAÇ VE DERİ RİSKLİ

Marmara Denizi'nden Avlanan Su Ürünlerinde Müsilajın Halk Sağlığı Bakımından Etkilerinin Değerlendirilmesi başlıklı sunum yapan İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nuray Erkan Özden, deniz ürünlerinin tüketiminde hijyenin önemine değindi. Özden şunları söyledi:

“Yaz aylarında olta balıkçılığından aldığımız örneklerde çok yüksek patojen içeriği görmüştük. Yapışkan, kalın müsilaj tabakası bir sürü canlının ölümüne sebep oldu. Onların çürümesiyle meydana gelen diğer mikroorganizmalar, o şekerimsi yapı, diğer mikroorganizmaları besledi. Dip balıklarında, stabil yaşayan canlıların yüzeyinde çok yoğun bir şekilde gözlemlendi. Dolaşan balıkların da solungaçları, yüzeyleri çok ciddi şekilde mikroorganizma yüküyle yüklendi."

MÜSİLAJIN ETKİSİ ARAŞTIRILACAK

“Marmara Denizi'nden avlanan, sıklıkla tüketilen su ürünlerindeki hastalık yapıcıların düzeyleri tespit edilerek olası halk sağlığı riskleri belirlenecek. Bu proje kapsamında müsilaja neden olan fitoplankton türlerinin besin ağı yoluyla deniz ürünlerini çok değerli kılan Omega-3 yağ asitleri kompozisyonuna ve et verimi üzerine etkisi de ortaya çıkarılacak. Omega-3 içeriğinde ve et veriminde tespit edilebilecek kayıp özellikle pelajik balıklardaki (hamsi, uskumru vs.) tüketimi ve bu balıkların sürdürülebilir balıkçılıktaki yerini, alınması gerekli önlemleri düşünmek yolunda önemli olacak."

'AĞIR METALİ SUYLA TEMİZLEMEK İMKANSIZ'

Müsilajın besin ağına etkisi üzerine proje Prof. Dr. Neslihan Özdelice, midyedeki tehlikeye dikkat çekti:

"Müsilajın mukus yapısını yıkayarak, solungaçlarını temizleyerek, iç organlarını alarak giderebiliriz ancak ağır metal biriktiği zaman dokuda bunu gideremeyiz. Marmara denizinde yaptığımız çalışmalara baktığımızda balıkların dokularında ağır metal yükü fazla. Özellikle Beykoz, Burgazada'dan aldığımız midyelerde arsenik seviyesini Türk Gıda Kodeksi değerlerinin 12 kat üzerinde bulduk. Midye tüketirken çok dikkatli olmamız gerekiyor. Bunlar yıkamayla geçmez."

MARMARA'DA HAMSİ YOK

Eylül ve Ekim ayı boyunca alınan tüm örneklerin cıva, kurşun, kadminyum değerleri Türk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliği’nin verdiği limit değerlerin altında bulundu. Prof. Dr. Özden, "Diğer analizler proje bütçe açılımı ve malzeme alımı gerçekleşmediği için henüz yapılamadı" dedi. Haftada 2 kez balık tüketiminin çok sorun olmayacağını ifade eden Özden şunları söyledi:

"Hamilelerin, bağışıklık sistemi düşük olanların, özellikle kabuklular ve dip balıkları tüketiminde biraz daha temkinli davranması, 15 günde, ayda bir tüketmeleri daha uygun olacaktır. Mayıs, haziran, temmuz ayında yaptığımız midye, istavrit örneklerinde, neredeyse yok yok vaziyetteydi. Bizim geleneklerimizde çiğ tüketim olmadığı için iç organlar, solungaçlar ayıklandığı için riski azaltıyoruz. Bu kadar yüklü bir balığın doğal olarak tezgahı, diğer balıkları da kontamine etmesi söz konusu. Balık satış noktalarındaki hijyenin, kişilerin hijyen kurallarına uymasının önemli olduğunu görüyoruz. Yine de temiz içme suyuyla yıkanması, temizlenmesi, uygun sıcaklıkta pişirilmesi riski tamamen ortadan kaldırmıyor. Balık anne sütüne eş değer tek gıda maddesi. 'Marmara Denizi’nden gelen balığı yiyecek miyiz?' diye sorulduğunda bunun yanıtı, 'Gerekli bilinci kazandığımızda sorun yok'. Alınan balığın temiz suyla yıkanması, temiz bir ortamda hazırlanması ve uygun sıcaklıkta pişirilmesi önem kazandı. Balık satış noktalarının ve işletme çalışanlarının hijyen kurallarına uygun olması çapraz bulaşın önlenmesi bakımından önemli."

ET VERİMİ DÜŞTÜ

"3 aylık değerlendirmeye göre, genel olarak tüm ürünlerde et verimi düştü. Marmara Denizi'nden gelen balık miktarında düşüş var. Ekosistem yaklaşımlı sürdürülebilir balıkçılık politikamız Marmara Denizi özelinde tekrar değerlendirilmeli. Normalde hamsinin ve istavritin oldukça tatlı, lezzetli olduğu dönem olması lazım. Marmara’da hamsiyi hiç bulamıyoruz."

Marmara midye arsenik ağır metal