Milletvekilleri NATO’ya ‘hayır’ demeli: Erdoğan Hükümeti boyun eğdi
NATO zirvesi Litvanya'daki Vilnius'ta yapıldı. Zirve öncesinde Türkiye, İsveç'in NATO üyeliğine yeşil ışık yaktı. “Türkiye-AB üyelik süreci başlatılmalı” çağrıları yapıldı. Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Utku Reyhan Aydınlık Avrupa’nın sorularını yanıtladı
NATO Zirvesi 11-12 Temmuz'da Rusya sınırına yaklaşık 300 kilometre mesafedeki Litvanya'daki Vilnius'ta düzenlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Litvanya'nın başkenti Vilnius’ta düzenlenen üçlü zirvede, İsveç’in NATO’ya katılımını TBMM'nin onayına sunmayı kabul etti. 10 Temmuz akşamı düzenlenen zirve sonrası yayınlanan mutabakatta, İsveç’in Türkiye’nin kaygılarını gidermek üzere adımlar attığı ileri sürüldü. Terör örgütü PKK’ya karşı mücadele alanını genişlettiği ve yasalarını değiştirdiği aktarıldı. NATO'da ilk kez “Terörle Mücadele Özel Koordinatörlüğü” kurulacağı notuyla, “İsveç, YPG/PYD'ye ve Türkiye'de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek vermeyeceğini bir kez daha yineler.” denildi. Ayrıca İsveç’in Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği anlaşmasının modernizasyonu ve vize serbestisi de dâhil olmak üzere Türkiye'nin AB'ye katılım sürecini yeniden canlandırma çabalarını aktif olarak destekleyeceği ilan edildi.
‘HER ZAMANKİNDEN DAHA UMUTLUYUM’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin tamamlanması ardından basın toplantısı düzenledi. Zirve toplantılarında ve marjında birçok devlet ve hükümet başkanıyla da bir araya gelme fırsatı bulduklarını ifade eden Erdoğan, pazartesi günü İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'le üçlü görüşme yaptıklarını anımsattı.
Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile ikili görüşmesine ve görüşmede F-16 konusuna değinilip değinilmediğine ilişkin soru üzerine şöyle konuştu: "Sayın Başkan'ın özellikle bizlere ifade ettiği konu, onlarda da Kongrenin bağlayıcı olduğunu söylüyorlar. Kendisi elinden gelen her şeyi yapacağını bizlere söyledi, 'Takipçisi olacağım ve umutluyum' dedi. Ama aynen işte bizde de nasıl Parlamentodan geçmesi gerekiyorsa orada da Kongreden geçmesinin gerektiğini ve zaman zaman Demokratlardan bazen Cumhuriyetçilerden engel çıktığını ifade ettiler. Fakat gerek Sayın Başkan gerek Dışişleri Bakanı bu konuyla ilgili takipçisi olacağını bizlere söylediler. Temennimiz odur ki bu süreç içerisinde olumlu bir neticeyi alırız. Her zamankinden ben de daha umutluyum."
‘NATO GERİLEYEN GÜÇTÜR’
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Utku Reyhan NATO Zirvesi, ve Türkiye’nin AB üyelik sürecini Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi. NATO’nun güç kaybettiğine vurgu yapan Reyhan, AK Parti hükümetinin çıkışları için ise “Erdoğan Hükümeti açıkça boyun eğdi.” dedi.
NATO zirvesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Zirveyi; Atlantik ve Asya rekabeti bağlamında nasıl okumak gerekir?
NATO günümüz dünyasında gerileyen güç. Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve BRICS gibi Asya merkezli örgütler dünyanın geleceğini temsil ediyor. Zemin kaybeden NATO, İsveç, Finlandiya, Ukrayna, Gürcistan gibi ülkeler üzerinden genişleyerek Yeni Dünya açısından bir tehdit olmaya çalışıyor. Ancak bu gerçekçi değil. Dünyada üretimin ve paranın merkezi hızla Doğu'ya kayıyor. NATO'nun kendi içinde de bir birlik olduğunu söylemek mümkün değil. NATO, dolar egemenliğinin silahlı koruyucusuydu, dolar egemenliğinin sonuna geliyoruz. Dolar egemenliği yoksa NATO da yok.
‘ERDOĞAN HÜKÜMETİ BOYUN EĞDİ’
AK Parti iktidarı AB üyelik süreci, savunma ambargoları, vize serbestliği gibi konuları İsveç’in üyeliği için pazarlık konusu yaptı. Bu pazarlıktan kim kazançlı çıkar?
Erdoğan Hükümeti açıkça boyun eğdi. Bu boyun eğişe, bazı kazanımlar elde ettik denerek kılıf bulma derdindeler. Ortada bir pazarlık yok. Ekonomik olarak sıkıştırılan Türkiye hükümetinin teslim alınması var. Söylenen bütün 'kazanımlar' havada duruyor. Dahası, Türkiye'yi bitmek tükenmek bilmeyen beklentilere sokarak kapıda bağlı tutmaya yönelik adımlar.
Türkiye’nin AB’ye girme fikrini gerçekçi ve doğru buluyor musunuz?
Türkiye hiçbir zaman AB üyesi olmayacak. Çünkü AB'nin diğer aday ülkelerin aksine Türkiye'ye sunduğu şartlar, bu milletin asla kabul etmeyeceği düzeyde. Kıbrıs'tan Türk askerini çekmek, Sözde Ermeni soykırımını tanımak, PKK ve FETÖ'yle mücadeleye son vermek, Yerel Yönetimlere özerklik tanımak... Bunların hayata geçme olasılığı olmadığına göre Türkiye'nin AB'ye - en azından tek parça olarak - girme olasılığı yoktur. Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci, Türkiye'nin başka bir yöne gitmesini engellemek için 60 yıldır uygulanan bir siyasettir.
‘TÜRKİYE’NİN YÖNÜ YÜKSELEN ASYA’
AK Parti NATO’nun genişlemesinden yana bir siyaset izliyor. Ancak NATO ile Türkiye’nin ekonomik ve siyasi çıkarları karşı karşıya bu çelişkili bir durum değil mi?
NATO, her cephede Türkiye'ye düşman. Etrafımız NATO üsleriyle kuşatılmış. Sayın Erdoğan, Ukrayna'nın da NATO üyeliğini hakettiğini söylüyor. Bu bir cinayet. Türkiye'nin düşmanlarını gelip Karadeniz'e de yerleştirmek. AK Parti ya da Sayın Cumhurbaşkanı, ne kadar Türkiye'nin yönünü yeniden Batı'ya çevirmek istese de Türkiye'nin dinamikleri buna uygun değil. Hem ekonomik bağımsızlığımız hem de güvenlik ihtiyaçlarımız NATO ve ABD ile karşı karşıya. AK Parti böyle bir yol izlese de, Türkiye'nin yönü yükselen Asya olacaktır.
‘MİLLETVEKİLLERİ HAYIR DEMELİ’
TBMM İsveç’in NATO üyeliğine onay verir mi?
Eğer Türkiye'nin Meclisi ise vermemesi gerekir. TBMM kendisini bombalayan NATO'nun genişlemesine nasıl 'evet' diyebilir. Milletvekillerinin, buna 'hayır' demesini bekliyoruz.
‘GAZİ MECLİS'İN ÜYELERİNE DÜŞEN NATO'YA HAYIR DEMEK’
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Vilnius Zirvesi'nde İsveç'in NATO'ya katılmasına vize vermesinin ardından Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'ten Milletvekillerine çağrı geldi. Türkiye'ye yönelen tehditlerin kaynağının NATO olduğunu belirten Perinçek, "Gazi Meclis'in üzerine düşenin Hükümet'in İsveç'in NATO üyeliğine verdiği onaya karşı çıkmak, "Hayır" oyu vermektir." dedi
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Perinçek şu ifadeleri kullandı:
"Sayın Milletvekillerine açık çağrı: Türkiye'ye tehditlerin kaynağı ABD ve NATO'dur. NATO'nun genişlemesi, Türkiye'ye tehditleri ağırlaştırır. Gazi Meclis'in üyelerine düşen, Hükümet'in İsveç'in NATO üyeliğine verdiği onaya karşı çıkmak, "Hayır" oyu vermektir.
60 yıllık Avrupa Birliği üyelik masallarını gündeme getirmek, AB üyeliği karşılığında İsveç'e onay verildiğini belirtmek millete açıkça yalan söylemektir. Milletvekillerimiz bu yalanlara kanmamalı, Türkiye'yi Batı kapısına bağlayan bütün zincirleri kırıp atmalıdır.
12 Eylüller, 15 Temmuz'lar tekrarlanmasın diye, Uğur Mumcular, Eşref Bitlisler katledilmesin diye, Çorumlar, Maraşlar, Sivaslar yaşanmasın diye, FETÖ'ler örgütlenemesin diye, PKK'nın kökü kazınsın diye, NATO'ya 'Hayır' oyu verin. Milletin vekillerinden beklentisi budur."
GELİŞMELER TÜRKİYE’NİN YARARINA İLERLEMİYOR
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr Emin Gürses NATO zirvesini Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi. Gürses zirve ile ilgili şunları söyledi: “ABD ve İngiltere açısından, Rusya’yı çevreleme politikalarının sürdürülmesi konusunda başarılı olduğu bir zirve.
Almanya’nın Rusya ile ilişkileri engellenirken, Berlin’in kontrol altına alınma süreci de Washington-Londra açısından başarılı bir şekilde yürütülüyor. Bu arada Genişletilmiş bir Avrupa coğrafyasının yeniden kontrol altına alınabilmesi çabalarının sürdürüldüğü de görülüyor.”
‘AB ÜYELİĞİ GERÇEKÇİ DEĞİL’
“AK Parti İktidarı AB üyelik süreci, savunma ambargoları, vize serbestliği gibi konuları İsveç’i üyeliği için pazarlık konusu yaptı. Bu pazarlıktan kim kazançlı çıkar.” sorusuna Gürses şu yanıtı verdi:
“AB üyeliği beklentileri gerçekçi değil. Vize serbestliğine ilk Almanya karşı çıkacaktır. Tam serbestlik sağlanması mümkün değil. Bazı kesimlere kolaylık getirilebilir. İsveç’in üyeliğine teröre destek veriyor diye karşı çıkılıyordu fakat şimdi ise AB yolunu açın üyelik yolunu açarız deniyor. Bu ne demektir? Terör meselesi unutuldu anlamı çıkar buradan. Gelişmelerin Türkiye’nin yararı doğrultusunda ilerlediğini söylemek zor.
Türkiye’nin AB’ye girmesi orta dönemde mümkün görünmüyor. Karar verecek olan başta Almanya’dır. Göçmenlerin faturası çoğunlukla Almanya’ya çıkacaktır. Uzun dönemde AB’nin nereye evrileceğini tahmin etmek ise zor.
ABD VE İNGİLTERE’NİN HESAPLARI
Prof. Dr. Emin Gürses “AK Parti NATO’nun genişlemesinden yana bir siyaset izliyor. Ancak NATO ile Türkiye’nin ekonomik ve siyasi çıkarları karşı karşıya bu çelişkili bir durum değil mi?” sorusunu işe şu şekilde değerlendirdi: “NATO’nun genişleme süreci ABD ve İngiltere’nin bölgesel kontrol hesaplarıyla ilgilidir. ABD ve İngiltere’nin hesapları Türkiye’nin hesaplarına göre yapılmıyor. Batı kulübünde, Türkiye sadece var olan planları yeniden ifade edebilmekten öte bir şey yapamaz.”
TBMM İsveç’in NATO üyeliğine onay verir mi? Sorusuna Gürses, “Türkiye’nin izlenen yanlış politikalar nedeniyle yaşadığı mali sıkıntılar, Erdoğan yönetiminin özgür seçim yapma imkanlarını kısıtlamıştır.” dedi.
AB KAPISI BİR OYALAMA EŞİĞİDİR
Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay NATO zirvesi ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “NATO bildirgesinde; Çin'in adeta sessiz ve derinden çalışan gizli ajandasıyla NATO'nun değerlerine ve güvenliğine tehdit olarak algılandığı yönünde vurgulanması dikkat çekici. Yine NATO'nun 360 derece küresel güvenlik bakışı/anlayışı dünyanın her noktasına müdahale hakkı olduğunu ortaya koyması, Çin ve Rusya açısından yeni bir gerilim/kriz alanı yaratabilir.
NATO aslında genişleyeceği kadar genişledi. Bundan sonrası zorlama olur. Bu da Çin ve Rusya'nın daha da çatışmacı bir alana çekilmeye zorlar. NATO genişledikçe Çin ve Rusya'yı çevrelemenin de ötesinde bir köşeye sıkıştırma eylemi olarak bakılmalı. Bu hamle dünyanın barış ve istikrar dengesi açısından güvenlik kırılmalarına sebebiyet verebilir. Karşılıklı caydırıcılık ve denge ise dünya barışına hizmet eder. NATO'nun tutumuyla yarattığı bazı tek taraflı zorlamalardan kaçınılmalı.”
‘KAMUOYU İSVEÇ'İN ONAYINA SICAK BAKMIYOR’
“AK Parti İktidarı’nın İsveç’in NATO üyeliği için AB üyelik sürecini, savunma ambargolarını, vize serbestliğini pazarlık konusu yapması ne kazandırır” sorusuna da yanıt veren Atabay sözlerini şöyle sürdürdü: “AB süreci ile NATO'daki varlığımız bir birinde ayrı yürüyen hususlar olmakla birlikte AB ilerleme sürecinin 2021 yılında dondurulmuş Türkiye AB müzakerelerine yeniden dönüşü için siyasi diyalog yolunu açabilir. Öte yandan İsveç'in NATO'ya girişine Türkiye'nin yeşil ışık yakması AB'nin bu İsveç süreci üzerinden bir pazarlığa girmesi pek mümkün görünmüyor.
Türkiye'nin AB'ye girmesine eğer bugüne kadar taraftar bir Avrupa olsaydı birçok kriterleri tamamlamamış oldukları halde birçok doğu Avrupa ülkelerinden önce biz giriyor olurduk. AB kapısı bir oyalama eşiğidir. Bu eşiğin aşılmasını birçok tarihi ve günümüz nedenleri üzerinden Türkiye'nin girmesine Avrupalılar sıcak bakmamaktadırlar. Bunu anlamalıyız ancak girilmesi yönünde gayretin sürdürülmesinin bir mahsuru da yoktur.
Atabay, “TBMM'nin İsveç'in NATO'ya katılım onay süreci biraz çekişmeli ve sancılı geçebilir. Kamuoyu İsveç'in onayına pek sıcak bakmıyor.” açıklaması yaptı.