Milli Davada Yeni Politika Eski Uygulamalar – 3: Tanınma sürecinin zemini BM ve AB dışında
KKTC’nin Türkiye’nin desteğiyle atması gereken temel nitelikte kapsamlı bir adım vardır. KKTC’nin kendisini, sadece Rum siyasi unsurlardan oluşan bir heyetin 'Kıbrıs Cumhuriyeti’nin' meşru hükûmeti olduğunu varsayan kararlar çerçevesindeki, BM ve AB girişimlerinin dışına çıkarmalı ve ilân etmeli
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri (BMGS), KKTC’nin ve Türkiye’nin “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” hedefini açıklamalarından sonraki raporlarında “BMGK bana çözüm çabalarıma rehberlik eden açık bir talimat vermiştir… Kıbrıs müzakerelerinde BM parametrelerini belirleyen ilgili Güvenlik Konseyi kararları tarafından yönlendiriliyorum… Güvenlik Konseyi, yaklaşık 50 yılı aşkın süredir aldığı sayısız kararlarında Kıbrıs adasında tek bir egemen devlet olduğunu açıkça ortaya koymuştur” şeklinde kesin ifadeli hatırlatmalar yapmaktadır.
BMGS’nin bu ifadeleri, KKTC’nin hamlesine karşılık Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK)’ne atıf suretiyle KKTC’ye ve Türkiye’ye yapılan birer uyarı mahiyetindedir.
BM BELGELERİNİN MAHİYETİ
BMGS’nin raporları, BMGK’nin kararları ve açıklamaları vs BM’nin resmî dilleri İngilizce, Fransızca, Rusça, Çince ve Arapça olarak basılmakta; üye devletlere dağıtılmakta, BM’nin internet sitesinde de erişime açık bulunmaktadır. Böylece BM belgelerini dünya devletlerinin büyük bir kesiminde ilgililerin veya kişilerin kendi ana dillerinde okumaları mümkün olmaktadır.
Diğer devletlerin ilgililerinin Kıbrıs uyuşmazlığına ilişkin raporları, BMGK’nin kararlarını okumaları halinde edinecekleri kanaat, KKTC ve Türkiye’nin kesin tercih olarak açıkladığı çözüm hedefine BMGK’nin ve BMGS’nin kesin surette karşı olduğu; Türk tarafının açıklanan yeni yaklaşıma rağmen BMGS’nin Kıbrıs konusundaki “iyi niyet” görevini sürdürdüğü; Türk tarafının da BMGS’nin iyi niyet görevinin içinde kalmaya devam ettiği; bu çerçevede, BMGS’nin BMGK’den aldığı talimatla “iki kesimli, iki toplumlu federal çözüm” yönünde “anlamlı, sonuç odaklı bir başlangıç noktası üzerinde konsensüs sağlanması” için bütün ilgili taraflarla temas ve görüşmelerde bulunduğu merkezinde olacaktır.
Uygulamalarla ortaya çıkan bu tablo KKTC’nin ve Türkiye’nin yeni yaklaşım çerçevesinde atması gereken adımlar bakımından ihtiyaç duyulan müsait siyasî ortamın yaratılmasına mani teşkil edecektir.
KKTC’NİN ULUSLARARASI PLANDA TANITILMASI
“Egemen eşitlik temelinde iki devleti çözüm” yaklaşımının tek seçenek olarak açıklanmasından sonra KKTC’nin Türkiye’ye ilâve olarak başkaca devletler tarafından da siyasî olarak tanınmasının sağlanması ve bu amaca matuf somut diplomatik girişimlerin başlatılması Türk kamuoyunda gerçeklerin gerekli kıldığı bariz bir arzu ve beklenti haline gelmiştir. Takdir edilmelidir ki, KKTC’nin uluslararası planda tanınması çeşitli uluslararası faktörlerle şekillenen zaman alıcı bir süreç gerektirebilecektir.
RADİKAL ADIM
Her şeyden önce “KKTC’nin tanınması” yolundaki girişimlerimizin arka zemininin ve alt yapısının hazırlaması maksadıyla bizatihi KKTC’nin Türkiye’nin desteğiyle atması gereken temel nitelikte kapsamlı bir adım vardır.
Bu da, KKTC’nin kendisini, BM Güvenlik Konseyi’nin “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” varlığını sürdürdüğünü ve 1960 Anayasası’na aykırı olarak sadece Rum siyasî unsurlardan oluşan bir heyetin “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” meşru hükûmeti olduğunu varsayan; KKTC’nin varlığını reddeden; Kıbrıs Türk halkını “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” bir toplumu kabul eden kararları çerçevesinde BMGS ve AB tarafından Kıbrıs konusuyla ilgili olarak yapılmakta olan bütün uygulamaların ve girişimlerin dışına çıkarması ve bunu ilân etmesidir.
Böyle radikal bir tutum daha önce “KKTC’nin söylem ve eylemlerinden bazı örnekler” başlığı altıda zikrettiğimiz uygulamaların KKTC tarafından sonlandırılmasını ve bu tutuma Türkiye tarafından arka çıkılmasını gerektirecektir. (1)
GKRY VE YUNANİSTAN’IN TUTUMU
Beklendiği üzere, GKRY ve Yunanistan KKTC’nin ve Türkiye’nin hamlelerini BMGK’ya ve AB organlarına taşımışlardır. Türkiye’yi hedef göstererek somut yaptırım uygulanmasını istemişlerdir.
On yıllardır uygulanan BMGS’nin “iyi niyet” misyonu çerçevesindeki çeşitli somut çözüm teşebbüslerini sonuçsuz bırakan; G-8’in (o zaman Rusya dahil) ve “Beşlerin” mührünü taşıyan Annan Plânı’nı da referandumla reddeden Kıbrıslı Rumların şimdiki lideri Anastasiadis KKTC’nin gerçekçi hamlesine mukabele etmedeki aczi ve çaresizliği içinde, BMGS’nin mevcut “iyi niyet” görevine sarılmış bulunmaktadır. Daha önce 2004’te fiilen reddettiği BM parametreleri temelinde “iki toplumlu, iki kesimli federal” çözümü savunduğu görüntüsünü yaratma çabasına girmiştir.
Anastasiadis, BMGK’nin 2537 sayılı kararı uyarınca BMGS’ye gönderdiği güncelleme raporunda “Kıbrıs Cumhuriyeti'nin, ilgili BMGK Kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitliğe sahip iki toplumlu, iki kesimli bir federasyona dönüşmesi suretiyle bir çözüme ulaşılmasının, Kıbrıs Rum tarafı için mutlak bir öncelik olmaya devam ettiğini” bildirmiştir.
MARAŞ PAZARLIĞI
“Dostlar alışverişte görsünler” misali KKTC’ye “gevşek federasyon”, “ademimerkeziyetçi yönetim”, “Kıbrıslı Türklerin 1960 Anayasası’nın öngördüğü kurumlara geri dönmeleri” gibi kendi halkı içinde bile tepki çekmiş olan akıl almaz teklifler yapmıştır, Ada’daki statükonun devamı Rum tarafına ve Yunanistan’a aslında ehveni-şer gelmiştir.
Rum tarafı, kapsamlı çözüme ulaşılmasını kolaylaştıracağını öne sürerek “karşılıklı güven yaratacak tedbirler” alınmasını önermiştir. Daha önce benzerleri 1980’li yıllarda ve 1992-93’te denenmiş olup da kendilerinin reddettikleri “Maraş’ın Rum yönetimine verilmesi karşılığında, Ercan Havalimanı ile Gazimağusa Limanı’nın BM gözetiminde uluslararası seferlere açılması vs” önerisinde bulunmuştur. (2)
GERÇEKLERDEN KOPUK MEKTUP
Anastasiadis, içinde muhtelif eski önerilerini toplu şekilde ihtiva eden ve çeşitli tek yanlı BMGK kararlarına atıfta bulunan 24 Mayıs 2022 tarihli bir mektubu KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a ulaştırmıştır. (3) Mektupta Sayın Tatar’ın sıfatı “Kıbrıs Türk Toplumu Lideri” olarak yazılmıştır. Mektupta diğer hususlar meyanında şu ifade yer almıştır:
“Kıbrıs sorununun halkımızın barış içinde bir arada yaşaması koşullarını sağlayacak bir çözüme kavuşturulması yolundaki çabalara olumlu katkı yapacağına inandığım bazı önerilerimi ihtiva eden bu mektubu, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyor olmama rağmen, yurttaş olduğumuz için size gönderiyorum.”
Bu ifade GKRY’nin Kıbrıs uyuşmazlığının gerçeklerinden ne kadar kopuk ve Kıbrıs Türk tarafını muhtemel bir anlaşmaya dayalı çözümde eşit statüde görüp kabullenmekten ne kadar uzak olduğunu göstermeye fazlasıyla yeterlidir.
ESKİ SIFATLI MESAJLAR TESLİM ALINMAMALI
KKTC makamlarının, bundan böyle zarf üstünde kendilerine “toplum” statüsünden kaynaklanan eski sıfatlarıyla hitap edilen mesajları teslim almamaları; işleme koymamaları, ilân edilmiş olan yeni politika ile bağdaşan gerekli bir tutum olacağını düşünüyoruz.
'BEŞLERİN' VE AB’NİN TEPKİLERİ
KKTC’nin ve Türkiye’nin çözüm şekli ve Maraş hakkındaki hamleleri üzerine BMGK’nin daimî üyeleri “beşler” ayrı ayrı ve BMGK çerçevesinde tepki açıklamaları yapmışlardır. AB de tepki göstermiştir. (4)
“Beşler” çeşitli vesilelerle farklı tarihlerde yaptıkları açıklamalarla, Maraş’ta statükonun korunmasını istemişlerdir. Kıbrıs sorununun BMGK’nin kararları çerçevesinde belirlenen parametrelere göre iki toplum, iki kesimli çözüme kavuşturulması gerektiğini vurgulamışlardır.
“Beşler”, Kıbrıs Rum tarafının, 2004 yılında iki kesimli çözümü öngören Annan Plânı’nı reddetmesinden sonra da BMGK’de yine BMGS’nin aynı “iyi niyet” görevi çerçevesinde ve BMGK kararlarıyla oluşturulmuş parametrelere göre çözümü dayatan bir tutum izlemişlerdir.
'BEŞLER' STATÜKONUN DEVAMINI İSTİYOR
Hatırlanacağı üzere, Annan Plânı, yani “iki eyaletli, iki kesimli federal çözüm” anlaşması üzerindeki 24 Nisan 2004 Referandumu’nda iki halka ayrı ayrı şu soru sorulmuştur:
“Kıbrıs’ın AB’ye birleşik olarak gireceği yeni düzeni hayata geçirecek Kuruluş Anlaşması ve tüm Eklerini; Kıbrıs Rum / Kıbrıs Türk Devleti’nin ( halbuki kastedilen 'eyalet' kavramıydı) (State) Anayasasını ve yürürlükte olacak yasalara ilişkin hükümleri onaylıyor musunuz?”
(“Do you approve the Foundation Agreement with all its Annexes, as well as the constitution of the Greek Cypriot/Turkish Cypriot State and the provisions as to the laws to be in force, to bring into being a new state of affairs in which Cyprus joins the European Union united”)
Yani, Annan Plânı “Kıbrıs’ın” birleşmiş olarak AB tam üyelik koltuğuna oturmasını amaçlamıştır. KKTC halkı Annan Plânı’na “evet” diyerek AB’ye o zaman birleşik olarak girmeyi de kabul etmiştir. Oysa Rum halkı yüzde 67 oyla bunu reddetmiştir. AB ve “Beşler” bu gerçeğe rağmen, 1 Mayıs 2004 günü Kıbrıslı Rumları üye olarak AB’ne kabul etmiştir. Kıbrıs Türk halkını, onlara uyguladıkları tecrit tedbirleriyle AB dışında bırakmışlardır.
Böylece, “Beşler” ve AB Kıbrıs Rum tarafını Kıbrıs uyuşmazlığının çözümünü istemez ve çözümsüzlükten de rahatsız olmaz duruma getirmişlerdir. Başka bir ifadeyle, “Beşler” ve AB, bir taraftan “Ada’daki “statüko [status quo] kabul edilemez” demeyi sürdürürken, öte yandan Ada’daki “statükonun” devamında fayda görmüşlerdir.
2008’de Rusya-Gürcistan savaşı ve 2014’te Kırım’ın Rusya tarafından ilhakıyla başlayan Doğu-Batı gerginlikleri giderek tırmanmış; Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla da ciddi tehlikelere yol açma istidadı göstermiştir. Günümüzde dünya, özellikle son birkaç yıldır sağlık alanında, ekonomide, ticarette, enerji tedarikinde, küresel ısınmanın olumsuz sonuçlarında, uluslararası terörizmle mücadelede vs giderek yoğunlaşan biçimdeki sorunlarla uğraşmaktadır. Dünyanın stratejik fay hatlarındaki kıpırdanmalar rahatsız edici ve kaygı verici mahiyet kazanmıştır.
Bu tablo içinde 1950’li ve 60’lı yıllarda “gerginlikler yuvası” ve “barut fıçısı” olarak nitelenen Kıbrıs adasında 1974’ten beri hakim olan askerî sükûnet ortamının çevrelediği “statükonun” muhafazasının “Beşler” için de tercihe şayan olduğu düşünülebilir.
(1) Bu konudaki önerilerimizi 16 Temmuz 2021 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde çıkan “Kıbrıs’ta Söylem ve Eylem Zamanı” başlıklı makalede sıralamıştık. Olaylar Ve Görüşler: Kıbrıs’ta Söylem ve Eylem Zamanı - Tugay ULUÇEVİK (cumhuriyet.com.tr); Ayrıca bknz: Kıbrıs politikamızda söylem ve eylem birliği zamanı - söyledik.com - 15.07.2021 (avim.org.tr)
(2) GKRY Lideri Anastasiadis BM Genel Kurulu’nun 76. Dönem toplantısındaki konuşmasında (24 Eylül 2021) sözde önerilerini sıralamıştır.
(3) https://cyprus-digest.com/exclusive-anastasiadis-proposal-to-tatar-for-talks/
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar bu mektuba 21 Haziran 2021 tarihli mektupla cevap vermiştir: https://kktcb.org/tr/cumhurbaskani-tatarin-rum-lider-anastasiadese-gondermis-oldugu-mektuba-iliskin-basin-9925
(4) Beşleri Kıbrıs konusundaki tutumu hk ayrıntılı bilgiler için bknz.