Milli denizaltı engelleri AR-GE desteğiyle aşabilir
Türk savunma sanayiinin en önemli adımlarından Reis sınıfı denizaltı projesinde Almanya’nın ‘ağırdan alan’ tutumu gözleri alternatiflere çevirdi. Uzmanlar, en mümkün yolun yerli üretim için dışarıdan AR-GE desteği olduğu görüşünde.
TRT Haber'den Sertaç Aksan'ın haberine göre, Türkiye yerli ve milli savunma sanayiinde önemli işlere imza atarken aslına bakarsanız çoğu zaman kamuoyuna pek de yansımayan zorlukları da aşıyor. ‘Açıktan ya da örtülü ambargo’ diyebileceğimiz bu tutumun bir alt seviyesi ise karşılıklı iş yaptığınız ülkelerin kimi projelerde iş bitişini uzatacak bir tavır sergilemesi oluyor.
Ankara’nın ‘milli denizaltı’ hedefiyle çıktığı yolda 'Reis' sınıfı denizaltılar için son dönemlerde Almanya ile yaşadığı sorunlar, sektörü yakından takip edenlerin kulağına bir süredir geliyordu.
Ancak geçtiğimiz günlerde kritik bir gelişme oldu… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Lideri Vladimir Putin ile Soçi’deki görüşmesinin ardından yaptığı açıklamalarda Almanya ve Reis sınıfı denizaltı projesine değindi. Erdoğan, Almanya’nın Reis sınıfı denizaltılarda işleri gevşekten aldığını söyledi ve Ankara’nın alternatiflere yönelebileceği uyarısında bulundu.
Böylece, sektörün bir süredir fısıltı halinde konuştuğu konu Türkiye’de en üst makam tarafından bizzat kamuoyuna duyuruldu. Peki, Almanya’nın Reis sınıfı denizaltı projesinde ağırlığı ne? Türkiye’nin alternatifleri var mı? Varsa neler? Savunma ve Denizcilik Araştırmacısı Kozan Selçuk Erkan ile bu konuları konuşmak için bir araya geldik.
TÜRKİYE İLK KEZ BU TEKNOLOJİDE BİR DENİZALTI ÜRETİYOR
Sorularımızın yanıtlarına geçmeden önce bazı temel bilgileri öğrenmekte fayda var… Erkan, sektörü yakından takip etmeyenlerin de kolaylıkla anlayabileceği bir çerçeve çiziyor.
Öncelikle, Reis sınıfı denizaltıların Almanların ‘tip 214’ sınıfı denizaltısının maksimum yerlilikle yapılan millileştirilmiş versiyonları olduğunu öğreniyoruz. Aslında Reis sınıfı denizaltılar, Alman tasarımı olmasına rağmen dünyadaki örneklerinden çok daha fazla özellik ve farklılık barındırıyormuş.
Reis sınıfı denizaltılar için “Dünyanın en gelişmiş denizaltılarından birisi” diyor Erkan ve bu teknolojide bir denizaltının ilk defa yurt içinde üretilmesinden dolayı belirli kritik bileşenlerin Almanya’dan hazır alım yoluyla geldiği bilgisini paylaşıyor.
Üretilen her denizaltıda yerlilik oranımız artıyor
ÜRETİLEN HER DENİZALTIDA YERLİLİK ORANIMIZ ARTIYOR
Burada araya giriyoruz ve kritik bileşenlerin yurt dışından alınmasının ‘sürekli’ bir hal alacağını mı yoksa gelecekte bunları üretebileceğimizi mi soruyoruz… Reis sınıfı denizaltıların inşa programındaki planlamaya atıfta bulunuyor Erkan ve “Bu sınıfta yapılan her denizaltının daha fazla yerlilik oranı ile tamamlanması hedefi var” diyor.
Alternatiflere geçmeden önce ‘Almanya’nın süreci gevşek ilerletmesi ne gibi sorunlara yol açabilir?’ diye merak ediyoruz… Kozan Selçuk Erkan gerçekçi bir yanıt veriyor ve proje takviminde planlanan 6 denizaltının göreve giriş tarihlerinin ertelenebileceğine dikkat çekiyor.
DIŞARIDAN AR-GE DESTEĞİ DAHA ÖNEMLİ BİR HAL ALDI
İşin Almanya kısmını biraz daha netleştirdikten sonra yönümüzü Ankara’ya çeviriyoruz. Çok temel bir sorumuz var… Türkiye’nin bu sorunda alternatif yol haritası ne olabilir? Kozan Selçuk Erkan yanıtlıyor:
“Almanlar, özellikle havadan bağımsız sevk sistemleri ve bazı özel elektronik sensörler konusunda dünyada en iyiler... Bu tip yüksek teknolojide bir ürünü anlaştığınız ülkenin dışında bir yerlerden almanız hem maliyeti yükseltecek hem de takvimi uzatacak.
Tek sorun bu da değil… Diyelim ki maliyet ve takvim kısmını bir şekilde çözdünüz, Almanya dışında bir ülkeden alım yaptınız. Bu sefer de aldığınız sistemin denizaltının diğer bileşenleriyle uyum sorunu yaşama ihtimali doğuyor.
Peki çözüm ne? Türkiye bu gibi sorunlarda kendi çözümlerini üreten bir ülke. Fakat bu kez ilgili sorunu ilk etapta direkt kendimiz çözemeyiz. Ancak yurt dışından mühendislik desteği alabiliriz. Daha net ve kısa bir ifadeyle, yerli üretim için dışarıdan AR-GE desteği ile bir çıkış yolu bulabiliriz.”
REİS SINIFI DENİZALTI MİLDEN'İN EN ÖNEMLİ VİRAJI
Adı konmamış ambargoların milli projelere verdiği ya da verebileceği zararları da Ankara’nın çözüm arayışlarını da belli ki bir süre daha konuşmaya devam edeceğiz. Kozan’a yönelttiğimiz son soru, bu denklemin Milli Denizaltı (MİLDEN) projesine nasıl yansıyacağı oluyor. Korkumuz, bu tür engellemelerin söz konusu projeyi de baltalama ihtimali…
Kozan Selçuk Erkan da bunu vurguluyor ancak o daha umutlu… “Zaten milli denizaltı programımızdaki amaç Reis sınıfı denizaltılardan sonra inşa edilecek her tip denizaltımızın tamamen yerli imkanlarla üretilmesi üzerine kurulu. Ülkemizin denizaltı inşa programı, ayakları yere basan en doğru şekilde ilerleyen projelerinden birisi” diyor.
Bu yaklaşımın hamasetten ziyade somut bir söylem olduğunu bir örnekle anlatıyor Erkan... Üretilen üçüncü denizaltıda ‘Section 50’ denilen baş kısmının yerli olarak imal edilebilmesinin önemli bir parametre olduğunu söylüyor.
Kozan Selçuk Erkan, her denizaltıda yerlilik oranının artacağını ve MİLDEN’in dışarıya bağımlı olmayacak şekilde yerlilik imkanına kavuşacağı bilgisiyle sözlerini tamamlıyor.