21 Eylül 2024 Cumartesi
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Milli devletin yargısını savunan hukukçuların görüşü: AYM çoğunluğu suçludur

Hukukçular, Yargıtayın kararını Aydınlık’a değerlendirdi: 3 Daire’nin tavrı tarihi önemdedir. Anayasa Mahkemesi Başkanı ve çoğunluğu, ABD'nin Türkiye'yi bölme cephesinde konumlanıyor. Yargıtay ise HDP bölücülüğüne karşı kararlı tavır alıyor.

Milli devletin yargısını savunan hukukçuların görüşü: AYM çoğunluğu suçludur
A+ A-
AYDINLIK/ ANKARA

Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Türkiye İşçi Partisinden milletvekili seçilen Can Atalay hakkında verdiği “hak ihlali” kararına uymaması ve AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması tartışması sürdü. Tartışmaları hukukçular Aydınlık’a değerlendirdi.

'TBMM DEVREYE GİRMELİ'

Milli devletin yargısını savunan hukukçuların görüşü: AYM çoğunluğu suçludur - Resim : 1
Osman Paksüt

Eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt ise hukuki olarak AYM kararının uygulanmasının zorunlu olduğunu söyledi. Paksüt “TBMM'de çözüm aranması lazım. Bu krizin süratle aşılması için TBMM'nin devreye girmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.

'MEVZUATLA İLGİLİ DEĞİŞİM ŞART'

Milli devletin yargısını savunan hukukçuların görüşü: AYM çoğunluğu suçludur - Resim : 2
Latif Cem Baran

Birlikte İleri Derneği Başkanı Avukat Latif Cem Baran ise Aydınlık’a yaptığı değerlendirmede şöyle konuştu:

"Anayasa Mahkemesi'nin yapısıyla beraber diğer mevzuatla ilgili tümden bir değişim lazım. Tek başına Anayasa değişikliği bile diğer mevzuatlarda değişiklik yapılmadan yetmeyecektir. Anayasa Mahkemesi'nin geçmişten gelen yapısıyla ilgili bir değişikliğin şart olduğu aşikar. Ama tek başına bir değişiklik yapılması, diğer mevzuatlarda yapılmaması yine farklı sorunlara yol açabilir. O yüzden tümden bir genel değişim şarttır."

Milli devletin yargısını savunan hukukçuların görüşü: AYM çoğunluğu suçludur - Resim : 3
Begüm Ece Pazarcı

Avukat Begüm Ece Pazarcı, "AYM'nin Yargıtay kararlarını dosyanın esasına girip bozmak suretiyle inceleyemeyeceği açıktır. AYM’nin Anayasa normunun uygulanmasını bireysel başvuru yoluyla ortadan kaldıracak veya işlevsiz hale getirecek şekilde bir karar vermesi de hukuken mümkün değildir." değerlendirmesini yaptı.

ANAYASA MADDE 14'Ü HATIRLATTI

Pazarcı, Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması" başlıklı 14. maddesindeki hükmü hatırlattı. Pazarcı şöyle devam etti:

"AYM'nin kararına göre Türkiye Cumhuriyeti'nin devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne kasteden, henüz yakalanamayan ve kırmızı bültenle aranan Fethullah Gülen, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Murat Karayılan gibi şüpheli ya da sanıkların milletvekili seçilmelerinin, yemin ederek göreve başlamalarının önü açılır ki bu durumun hukuken de isabetli olduğunu savunmak mümkün değildir. AYM’nin çoğu hukukçu dahi olmayan üyeleri yerel mahkemeye, İstinaf’a, Yargıtay’a 'Ceza yargılamasını siz bilmezseniz ben bilirim' diyor. AYM’nin yapısı anayasa değişikliği ile gözden geçirilmelidir."

MİLLİ YARGI!

Milli devletin yargısını savunan hukukçuların görüşü: AYM çoğunluğu suçludur - Resim : 4
Mehmet Uçum

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum sosyal medya hesabından şu mesajı paylaştı:

Yargı erkinin birinci niteliği, egemenliğin yasama ve yürütme ile birlikte üç temel fonksiyonundan biri olmasıdır. Yargının egemenliğin fonksiyonu olmasının iki temel özelliği vardır: Birincisi yargının, kararlarını egemenliğin sahipleri adına vermesidir. Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu yani milli egemenlik ilkesine dayanan sistemlerde yargı, kararlarını millet adına verir. İkincisi yargı idaresinin egemenliği kullanan iradeye bağlı olması yani yargının idaresinde meşruiyetin bulunmasıdır. Milli egemenliğin tam olarak halk iradesiyle kullanıldığı eksiksiz demokratik sistemlerde yargının idaresi demokratik meşruiyete sahip olmalıdır. Yani yargının idaresi halkın iradesine bağlı olmalıdır. Bunun için yargı idaresi yapısının halk tarafından seçilmiş iradelerce belirlenmesi gerekir. Türkiye’de yargı idaresi kurulu olan HSK’nın yedi üyesinin halkın seçtiği TBMM tarafından, altı üyesinin yine halkın seçtiği Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmesi yargı idaresinde olması gereken demokratik meşruiyetin gereğidir. Yargı erkinin ikinci niteliği bağımsızlık ve tarafsızlıktır. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı kurumsal değil işlevseldir. Yani yargı işini görürken, üstlendiği görevleri yerine getirirken bağımsız ve tarafsız olmalıdır. Yargı bağımsızlığı ülke içinde yasama, yürütme erkleri ve çeşitli güç odakları karşısında bağımsızlık olduğu gibi aynı zamanda ülke dışındaki kuvvetlere ve mercilere karşı da bağımsızlık demektir. Yargının tarafsızlığı iç ve dış tüm çıkar odakları ile her türlü çıkar ilişkilerine karşı ve aynı zamanda çekişmenin tarafları karşısında yansız olmak anlamına gelir. Yargı erkinin sözü edilen niteliklerinin eksiksiz uygulandığı durumlarda ülke yargıları millilik özelliği kazanır. Hiçbir bağımsız ülke egemenlik hakkının bir fonksiyonu olan yargısının millilik özelliğinin aşındırılmasını, zaafa uğratılmasını, ulusal yargı yetkisinin mutlak olarak kısmen ya da tamamen ülke dışı mercilere devredilmesini istemez, kabul edemez. Ulusal yargı yetkisinin kısmen ya da tamamen ülke dışı veya ülke üstü mercilere devredildiği durumlarda o ülkenin tam bağımsız olması söz konusu olamaz. Yani asıl olan ulusal yetkilerdir, uluslararası düzenlemeler ve kararlar talidir. Ulusal yargı bağımsızlığına dayanan bir milli yargıya sahip olmak elbette uluslararası sözleşmelere taraf olmaya engel değildir. Aynı şekilde ülkelerin uluslararası yargı mercilerinin hem konu bakımından hem hüküm gücü yönünden sınırlı yetkilerini kabul etmeleri de mümkündür. Ancak bu ilişkiler ulusal yargının bağımsızlığını ve asli olma özelliğini ortadan kaldıracak yahut ulusal yargıyı zaafa uğratacak şekilde olamaz ve böyle yorumlanamaz. İşte Milli Yargı budur.

‘AYM KARARI ANAYASAYA AYKIRI’

Avukat Mücahit Birinci de konuyla ilgili olarak şöyle dedi:

"AYM buna rağmen tüm yetkilerini aşıp, aktivist bir süper temyiz mercii gibi, başvuruyu esastan incelemiş ve Anayasaya aykırı bir hak ihlali kararı vermiş bulunmaktadır. Aslında mevzunun, hukuki tartışmaya dahi yol açmayacak nitelikte olmasına rağmen, AYM kararını savunan bir kısım hukukçu meslektaşlarımızın da hukuki tavsif yerine aktivizm yapmakta olduğu kanaatindeyim."

İstanbul 2 No.lu Barosu Başkanı Yasin Şamlı ise yine Anayasa’daki bazı maddeleri hatırlattı. Şamlı sosyal medya hesabından şu görüşleri paylaştı:

"Mezkûr kararlar üzerinden yargının tamamının yıpratılması doğru değildir. Kararlar bahane edilerek insanların sokaklara çağrılması son derece yanlıştır. Anayasanın 83. maddesinin 2. fıkrasının hükmü açıktır. Özellikle 'seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14’üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır.' cümlesi yoruma mahal vermeyecek kadar açıktır."

‘SÜPER TEMYİZ’ ELEŞTİRİSİ

Anayasa Mahkemesi'nin son dönemde verdiği bazı kararlar eleştirilere neden olmuştu. Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca da, 18 Ocak 2023'te, Yargıtayın 2022 yılı değerlendirme toplantısında Anayasa Mahkemesi'nin bazı kararlarına işaret ederek, "Eğer yetki aşımında bulunur da süper temyiz mahkemesi niteliğine kavuşursa bu bütün toplumda tartışmaya ve kargaşaya neden olabilir." değerlendirmesinde bulunmuştu.

3 SUÇ!

Milli devletin yargısını savunan hukukçuların görüşü: AYM çoğunluğu suçludur - Resim : 5
Erdem Cömert

Vatan Partisi MKK Üyesi Avukat Erdem Cömert, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin tavrının Yargıtay’ın tavrı olduğunu vurguladı. Anayasa Mahkemesinin “suçlarını” sıraladı:

“Bir, bölücü terör örgütü PKK’nın yasal örgütü olan HDP’yi kapatmıyor. Birinci suçu bu. HDP’yi koruyor. İkinci suçu PKK’ya 540.000.000 TL Hazine yardımı sağlıyor. Üçüncü suçu parlamento üyelerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karşı çıkıyor. Bu 3 suç dolayısıyla Yargıtay 3. Ceza Dairesi suç duyurusunda bulunuyor.

TARİHİ DEĞERDE

“Anayasa Mahkemesi de yanlış kararlar verebilir. Karar vermek suç değildir. Suç olması için kasıt lazım. Anayasa Mahkemesinin başkanı ve çoğunluğu. Anayasa Mahkemesi başkanı ve çoğunluğu hep Atlantik’in Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'yi bölme planı cephesi içerisinde konumlanıyor. Yargıtay da kılıcı çekti. Yalnız üçüncü Ceza Dairesi değil, Yargıtay başkanı HDP’yi kapatma davasında tavır aldı. Bu nedenle tarihi değerde.”

ARKA ARKAYA YANLIŞ YAPTI!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yargıtayın bir yüksek mahkeme olduğunu herhalde kimse inkar edemez. Anayasa Mahkemesi, bu noktada maalesef birçok yanlışları da arka arkaya yapar hale geldi. Bu da bizi ciddi manada üzmektedir." dedi.

Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 16. Liderler Zirvesi'nin yapıldığı Özbekistan'dan dönüşünde uçakta gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı. Anayasa Mahkemesinin Can Atalay'la ilgili verdiği ihlal kararına karşın Yargıtay 3. Dairesinin aldığı kararın, ilk kez iki yüksek mahkemeyi karşı karşıya getirdiği, Yargıtayın Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmamasını ve Anayasa Mahkemesinin üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulunduğu hatırlatılarak, "Bu karar ve yüksek mahkemeler arasındaki bu gerilimle ilgili görüşünüzü merak ediyoruz." şeklindeki soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her şeyden önce Yargıtayın bir yüksek mahkeme olduğunu herhalde kimse inkar edemez. Anayasa Mahkemesi, bu noktada maalesef birçok yanlışları da arka arkaya yapar hale geldi. Bu da bizi ciddi manada üzmektedir." şeklinde konuştu.

KENARA ATILAMAZ

Şu an itibarıyla Yargıtayın aldığı kararın asla bir kenara atılamayacağına işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Anayasa Mahkemesinin kararına karşı Yargıtay da şu anda demiştir ki: 'Sen yüksek mahkemeysen ben de yüksek mahkemeyim ve yüksek mahkeme olarak da şu anda sizinle ilgili bir yaptırımı ben de talep ediyorum.' Bu talebinin gereğini bekliyor ve bu talebine karşı bunun gereğini yerine getirecek olan merci neresiyse o merciden bu talebini istiyor. Bu, parlamentoysa parlamentodan istiyor. Şimdi Can Atalay'ı alın, koyun bir kenara. Bundan önce yine benzer şeyler maalesef oldu. Parlamentomuz bu konularda ağır hareket ediyor yani birçok terörist, parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılması süreci geciktiği için kaçtılar, yurt dışına çıktılar."

SAPIKLARIN TEHDİDİ

Bu konuların bu kadar ağır ele alınmaması gerektiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çok seri kararla bu işlerin bitirilmesi lazım." dedi. "Seri olarak bu adımlar atılmayınca ondan sonra bakıyorsunuz birisi Amerika'da, birisi Almanya'da, birisi Fransa'da meydana çıkıyor." ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Ondan sonra da oralardan Türkiye'yi tehdit ediyorlar. Benim ülkem yurt dışına kaçmış sapıkların tehdidiyle karşı karşıya kalmamalı, kalamaz. Anayasa Mahkemesi de bu konuyla ilgili olarak Yargıtayın attığı bu adımı hafife de alamaz, almamalıdır. Eğer partimden bazı arkadaşlar da burada Yargıtayı yerip Anayasa Mahkemesine övgüler düzüyorsa onlar da yanlış yapıyorlar. Bizim 'Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz' anlayışıyla hareket etmemiz lazım. Buralarda kalkıp da birilerine şirin görünmenin anlamı yok. Son olarak şunu da vurgulamak isterim ki Anayasa yapma yetkisi Yüce Meclisimizindir ve bu yetkisini devredemez. Kimse de milletin iradesi ile oluşmuş Meclisin bu mutlak yetkisine el uzatamaz."

Anayasa Mahkemesi Yargıtay Can Atalay