Milliyetçi Avukat Hareketi (MAH): Baroyu bölücülüğe teslim etmeyeceğiz, göreve hazırız

Milliyetçi Avukat Hareketi, İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulunun görevden uzaklaştırılma kararını desteklediklerini bildirdi. Yeni durumun milliyetçi avukatlara önemli görevler yüklediği belirtilen açıklamada, “İstanbul Barosu’nun bir kez daha emperyalizm işbirlikçisi bölücülüğün tahakkümü altına girmemesi için üzerimize düşen tüm görevlere hazırlıklı olduğumuzu tüm kamuoyunun bilgisine sunarız.” denildi.

İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, 21 Mart’ta Baro Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu ve Yönetim Kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesine hükmetmişti.

Kararın ardından Milliyetçi Avukat Hareketi tarafından dün yapılan açıklamada şu satırlara yer verildi: “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan davaname üzerine yapılan yargılama neticesinde İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyelerinin görevine yargı kararıyla son verilmiştir. Türk hukukunun gereği olarak başlatılmış olan bu sürecin ilk aşaması hukuka uygun bir şekilde sonuçlanmıştır.

“Milliyetçi Avukat Hareketi olarak Türkiye’nin tam bağımsızlığına ve bölünmez bütünlüğüne hukukun üstünlüğü temelinde sahip çıkan mahkeme kararını memnuniyetle karşıladığımızı belirtmek isteriz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının ‘Temel Hak ve Hürriyetlerin Kötüye Kullanılamaması’ başlıklı 14. Maddesini açıkça çiğneyen İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulunun görevden uzaklaştırılmalarıyla oluşan bu yeni durumun, biz Milliyetçi avukatlara önemli görevler yüklediğinin bilincinde olduğumuzu, İstanbul Barosu’nun bir kez daha emperyalizm işbirlikçisi bölücülüğün tahakkümü altına girmemesi için üzerimize düşen görevlere hazır olduğumuzu tüm kamuoyunun bilgisine sunarız.”

NE OLMUŞTU

İstanbul Barosu'na ait resmi X hesabından 21 Aralık 2024 tarihinde yayınlanan yazılı açıklamada terör örgütü PKK üyesi Nazım Dastan ile Cihan Bilgin’in etkisiz hale getirilmeleri, söz konusu kişilerin ‘gazeteci’ oldukları öne sürülerek eleştirilmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin savaş suçu işlediği ileri sürülmüş, “Uluslararası hukuku ihlal eden bu olaya ilişkin derhal soruşturma başlatılması ve sorumlulardan hesap sorulması” istenmişti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Baro yöneticileri hakkında ‘basın ve yayın yolu ile terör örgütü propagandası yapmak’, ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak’ ve yetkilerini kötüye kullanmak suçlarından dava açtı. İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesince görülen davada, 21 Mart’ta Baro Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu ve Yönetim Kurulu üyelerinin görevlerine son verildi. İstinaf yolunun açık olduğunu bildiren Mahkeme kararında, en geç bir ay içinde yeniden seçim yapılmasına hükmedildi.

Kaboğlu ve 10 Yönetim Kurulu üyesi hakkında ‘Terör Propagandası yapmak’ suçundan da 12 yıla kadar hapis talebiyle iddianame düzenlenmişti.

ŞİMDİ NE OLACAK?

Tedbir kararı verilmediği için Baro Yönetimi şimdilik görevini sürdürecek.

İstanbul Barosu Başkanı Kaboğlu duruşmada "Verilebilecek bir karar İstinaf, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden bir şekilde dönecektir.” demişti.

1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 77/5 Maddesi, Türkiye tarihinde ilk kez bir davada uygulanıyor. ‘Baronun kurulması, organlarının görevden uzaklaştırılması ve görevlerine son verilmesi’ başlıklı maddenin 5. fıkrasında, "Amaçları dışında faaliyet gösteren barolar ile Türkiye Barolar Birliği sorumlu organlarının görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçilmesine, Adalet Bakanlığının veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince basit usule göre yargılama yapılarak karar verilir ve dava en geç 3 ay içinde sonuçlandırılır. Görevlerine son verilen organların yerine en geç 1 ay içinde yenileri seçilir." deniyor.

Karara karşı istinaftan sonra temyiz yoluna gidilebilecek. İstinaf başvurusu, gerekçeli kararın açıklanmasını takip eden iki hafta içinde yapılabiliyor. Gerekçeli kararın ise en geç bir ay içinde açıklanması gerekiyor. Hukuk çevreleri, Yargıtay kararının kesin hüküm olarak uygulanacağını, Anayasa Mahkemesi ve AİHM başvurularının bu kararın icrasını durdurmayacağını, pratikte kararın en erken altı ay içinde kesinleşebileceğini ifade ediyor.