22 Ekim 2024 Salı
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Mini bütçe fırtınası

Çiçeği burnunda Liz Truss hükümeti çalışmalara mini bütçe ile başladı. Bu mini bütçeye bir yangın söndürme müdahalesi olarak bakılabilir. Sorunların kökenine yönelik bir girişim ortada henüz yok

Mini bütçe fırtınası
A+ A-
METİN AKGERMAN

 İşin özü, kamu harcamaları bol kepçeden artırılıyor, global firmaların önüne, halkın huzurunu, sağlığını, refahını koruyabilmek için tek tük getirilmiş bazı kısıtlamalar ortadan kaldırılıyor. İngiliz para birimi pound doğal olarak bu ipsiz sapsız harcama bütçesi ile TL dahil tüm para birimlerine karşı düşüşe geçti. 22 TL/GBP sınırından dönen parite halen 20 TL/GBP'nin altında. GBP, USD karşısında son 35 senenin en düşük seviyesinde. 1972 de en üst seviyeyi 2,72 USD/GBP ile gören parite bugünlerde 1,07 USD/GBP seviyesinde.

Durum ister istemez, Osmanlı'nın gerileme döneminde, saray yönetiminin Galatalı bankerlerden sürekli artan faiz ve şartlarda borçlanması olayını, devamında gelen kapitülasyon ve çöküş sürecini hatırlatıyor.

İngiltere bu açılan bütçe deliklerini hangi borç ile kapatacak göreceğiz. Geldiğimiz çağda, Osmanlı'nın cebi derin finansörlerinin yerini, yine cebi son derece derin olan küresel varlık yönetimi şirketleri aldı diyebiliriz. Eninde sonunda kapısı çalınıp para/yatırım istenecek firmalar, küresel emeklilik varlıklarını yöneten firmalar. Belki yönettikleri bazı fonlar üzerinden İngiltere'nin batık varlıklarına yatırım yaparak İngiltere ekonomisini yüzdürebilirler ve zararı yönettikleri portföylere çok dokunmayacak şekilde dağıtabilirler. Bu işlerin bedeli acaba ne olacak? Zaten dünyanın parasını yöneten firmaların karşısındaki devlet yönetimlerinden daha çok para isteyecek halleri olmasa gerek.

 Kar eden firmaya herkes ortak bulur. Marifet batık firmalara ortak ve yatırımcı bulabilmekte. Görünen o ki, İngiltere hükümeti bu konuda hayli marifetli. Özellikle bazı körfez ülkeleri İngiltere'nin batık varlıklarına yatırım yapma meraklısı.

GELELİM MİNİ BÜTÇE DETAYLARINA

Enerji fiyatları iki katından fazla arttı ve fiyatlara yıllık 2500 GBP üst sınır getirildi. İşyerlerine de benzer destek olunacak. Yılda 60 milyar GBP sadece bu kalemin maliyeti. Gelir vergisi yüzde 20’den yüzde 19 seviyesine indiriliyor. Yüksek gelirlilerin (yılda 150 bin GBP üzeri kazançlar) faydalanacağı en üst vergi dilimi iptal ediliyor. Artık yüzde 45 limit yok, en üst limit yüzde 40 oldu. Böylece yüksek gelirlilerin vergilendirmesi azaltılıyor. Yani gelir eşitsizliği uçurumu artırılıyor.

Emlak alım harçlarında, ilk alımlarda geçerli olan harç muafiyeti daha pahalı evlere de uygulanacak. 300 binden 425 bin GBP’ye artırılıyor ev fiyat limiti. İlk ev satın alımı olmayan durumlar için de vergi istisna limiti 125 binden 250 bin GBP’ye çıkartılıyor. Yani pahalı evlerin alım-satım işlemlerinin artması teşvik ediliyor ve emlak vergilerinden büyük ölçüde feragat ediliyor. Artan sağlık sistem harcamalarının zararını azaltabilmek için artırılmış olan sosyal sigorta ödemesi artırımı kararından vazgeçiliyor. Kurumlar vergisinde 6 puanlık artış planlanmıştı, vazgeçiliyor. Yılda milyonlarca pound bonus ödemesi alan bankerlerin bu bonus ödemelerine üst sınır getirilmişti bu sınır kaldırılıyor. Küresel bankerlere "gelin Londra’da kazanın" mesajı ile gel gel yapılıyor ve elbette gelir adaletsizliğinin canına okunuyor.

Alkollü ürün ithalatına getirilmesi planlanan vergi artışı kaldırılıyor. Yabancı ziyaretçilerin alışverişlerinde ilave KDV iadesi/indirimi öngörülüyor. 38 bölgede hükümet özel yatırım bölgeleri kuracak ve buralarda imar izni, sektörel lisanslar vs. bürokrasinin kolaylaştırılması ve yabancı yatırımı çekilmesi hedefleniyor. “Universal Credit" denen, çalışamayan veya iş bulamayan kesimlere verilen gelir destekleri azaltılıyor, kriterler zorlaştırılıyor.

Bunlara ilave olarak Liz Truss hükümeti, çevreye etkileri dolayısı ile hayli tartışılan ve bugüne kadar İngiltere içinde kullanımı yasak olan Çatlatma ( Fracking) yöntemi ile kaya gazı üretimi konusunda da yeşil ışık yakarak yeni lisanslar vermeyi planlıyor.Yeraltına tonlarca su, kum ve kimyasal pompalamayı gerektiren bu süreç bölgede depremleri tetikliyor ve yeraltı sularını kontamine ediyor. Bu gibi sakıncalardan dolayı şimdiye kadar yasak idi.

Son olarak şeker vergisi konusu var. Gayet başarılı bir vergi türü olan şeker vergisi ile şekerli içeceklere, seker miktarlarına göre değişen miktarda ilave şeker vergisi uygulaması 2018'den beri uygulamadaydı. Bu sayede birçok üretici, içecek formülasyonlarındaki şeker seviyesini İngiltere pazarında azalttı. Hem halkın sağlığı iyileşti, hem hazineye yüz milyonlarca pound vergi üretildi. Bu vergi ile ilintili sağlıklı beslenmeyi teşvik edici başka kısıtlamalar da var. Misal, çok yağı ve şekeri olan hazır yiyecek ürünlerinde 1 alana 1 bedava tarzı kampanyalarda kısıtlama var idi. Truss bunu da kaldırmayı vaat etmişti ancak henüz ilintili kanuni düzenlemeler ve itirazlardan dolayı başarılı olamadı.

Neden bu değişimlere mini bütçe diyorlar? Çünkü bütçe denebilmesi için bu giderlerin karşılığına gelir konması ve dengeli bir hale getirilmesi gerekli, bu paket ise sadece kamu harcamalarını artıran bir paket olduğundan medya kurumları bu pakete "mini bütçe" ismi taktılar. Yaklaşımın ruhuna bakacak olursak, "zengini daha az vergilendir, artan bütçe açıklarını daha çok orta direğin üzerine yık, sosyal devlet unsurlarını zayıflat" şeklinde özetlenebilecek sosyal eşitsizliği artıracak bir düzenleme diyebiliriz.

 Nasıl Liz Truss bu şekilde "fakirden al, zengine ver" türü düzenlemeleri uygulayabiliyor? Hatırlayalım, Liz Truss'a kim oy verdi? Onu kim seçti? Halk mı seçti? Hayır. Muhafazakar parti üyeleri seçti yani, yaşlı, çok zengin ve erkek olan kısıtlı bir kitlenin önüne iki seçenek kondu ve Liz, bu kitlenin nabzına göre bir seçim vergi paketi oluşturdu. Rakibi olan Rishi Sunak tam tersi bir paket hazırlamıştı ve haliyle seçilemedi. Eğer seçim halkın önüne konsaydı muhtemelen "fakirden al, zengine ver" ruhunda bir vergi paketi geçecekti. Elbette Liz'in seçilmesini bu pakete indirmek çok eksik olur. İçinden geçilen özel jeopolitik konjonktürün gereklilikleri ana etkendir.

Piyasalar bu karşılıksız harcama paketine GBP'yi zayıflatarak ve enflasyonu artırarak tepki verdi. Merkez bankası faizleri artırdı. Orta gelirliye damlalık ile aktarılan vergi desteği, enflasyon hortumu ile geri alınıyor. Hanelerin 25-30 yıl vadeli aldığı, piyasa faizine endeksli konut kredilerinin aylık geri ödemeleri hızla artmakta. Kiralar artmakta. Sosyal devlet unsurlarının zayıflatılmasının sonuçlarının bu hükümet için hayırlı olacağını tahmin etmiyorum. Bakalım İngiltere'de "Genel seçim isteriz" tamtamları ne zaman çalmaya başlayacak? Liz Truss'In hem kendi partisinde hem halkın nezdinde hızla kredibiliteye ihtiyacı var. Zaten halkın oyları ile gelmemiş ( üstelik halkın seçtiği bir liderin ayağı kaydırılarak gelen) bir başbakan, üstüne derinleşen hayat pahalılığı ve kötü yönetim unsurları eklenirse İngiltere’nin pek objektif (!) medyası, köşe yazarları, ne kadar parlatsalar da hükümeti kurtaramazlar. 1 GBP, 1 USD'den daha değersiz hale gelirse, etkili finans çevrelerinden ilave alarm zilleri duyulacaktır. Bu gidişle İngiltere’den bir kaç sene istikrar beklememek lazım.

Son Dakika Haberleri