'Mısır-Türkiye arasında Akdeniz'de sorun yok'
Gürdeniz, iki ülke arasındaki çelişkinin deniz hukukundan değil siyasi ideolojik ayrışmadan kaynaklandığını ancak ilişkilerde yeni bir sayfa açma zamanının geldiğini söyledi. Erenel de 'Akdeniz, Türkiye'nin öncülüğünde yeni bir noktaya ilerliyor.
Mısır devletine bağlı yayın organı Al Ahram gazetesinin Genel Müdürü Mohamed Sabreen'in “Türkiye-Mısır ilişkilerinde normalleşme” çağrısını, yazarımız emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ve emekli Tuğgeneral Fahri Erenel değerlendirdi. Gürdeniz ve Erenel, tarihsel birlikteliği olan iki ülkenin çıkarlarının da ortak olduğunu söylediler.
'İSTİKRAR İÇİN İKİ KİLİT ÜLKE'
Tümamiral Cem Gürdeniz, Türkiye ve Mısır'ın, bölgede kalıcı barış ve istikrar için kilit ülkeler olduklarını söyledi. Gürdeniz şu ifadeleri kullandı: “Kovid-19 sonrası yeni dönemde Doğu Akdeniz çanağındaki ülkeler enerjilerini gerginlik ve çatışma değil, karşı karşıya kalacakları sosyal ve ekonomik krizi en kısa zamanda atlatma çabası içinde olmalıdırlar.
"Mısır'ın güvenlik ve jeopolitik endişelerini anlıyoruz. Mısır da Türkiye'nin endişelerini anlamalıdır. Mısır bu noktada, özellikle ABD kaynaklı belgelerde sürekli olarak körüklendiği ve vurgulandığı üzere, Türkiye ile denizde bir çatışmaya yol açacak düşüncelere kapılmamalıdır. Zira her iki ülkenin Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanı sorunu yoktur. Türkiye’nin sorunu GKRY ve Yunanistan iledir. Gerçekte Mısır ve Türkiye tarihsel bir birliktelik içerisindedir. Türk ve Arap dünyalarının öncü iki büyük devleti gerek kendi etki alanları içindeki, gerekse Doğu Akdeniz'deki durumlarını karşılıklı olarak anlamak ve kabullenmek durumundadırlar.”
'TÜRKİYE KARŞITI CEPHEYE DAHİL OLMAMALI'
Mısır'ın barışı ve diyalogu başarabilmiş, en iyi ispat etmiş ülkelerden biri olduğuna dikkat çeken Gürdeniz şöyle konuştu: “İsrail ile üç kez savaşmıştır ancak Camp David sonrası bu ülke ile geliştirdikleri ilişkiler en azından son 47 yıldır Arap Dünyası ile İsrail arasında topyekun bir savaşı önlemiştir. Bu başarı, Türkiye ile ilişkilerinde de sağlanabilir. Bu nedenle ilişkilerde yeni bir sayfanın açılması ve Mısır'ın özellikle Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından başlatılan Türkiye karşıtı kampanyaya siyasi, ekonomik ve askeri cephede dahil olmaması gerekir. Bir daha vurgulamak gerekirse Mısır-Türk çelişkisinin ana nedeni deniz hukukundan değil siyasi ideolojik ayrışmadan kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin de dış politikamıza faydadan çok zarar veren, rekabet yaratan ve yanlış anlaşılmalara neden olan İhvan merkezli politikalardan uzak durması ve laik bir cumhuriyetin dış politika felsefesine göre hareket etmesi gerekir.”
'MEB KONUSUNDA SORUNUMUZ YOK'
İki ülkenin Doğu Akdeniz'de bir sorunları olmadığını belirten Gürdeniz şöyle devam etti: “Mısır ve Türkiye karşılıklı kıyıdaştır. Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) konusunda Türkiye ve Mısır'ın aralarında sorunu yoktur. Burada araya giren diğer ülkeler sorun yaratmaktadır. Mısır, şu ana kadar görüldüğü üzere ABD, Fransa, Güney Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan'ın tuzağına düşmemelidir. Diğer yandan Mısır'ın Libya konusundaki tutumu da yanlıştır. Libya'da BM tarafından tanınan meşru hükümeti tanımak yerine bir savaş lordunu tanımaya ve askeri olanakları ile desteklemeye devam ediyor. Mısır ve Libya'nın uzun bir kara sınırı olması nedeniyle bu konudaki güvenlik endişelerini anlıyoruz. Ancak bu endişeler emperyalizmin güdümündeki bir savaş lordunun vizyonu içinde giderilemez.”
'MISIR'IN SIKINTISI EKONOMİ'
Konuyu Aydınlık için değerlendiren Tuğgeneral Fahri Erenel de iki ülkenin tarihsel birlikteliklerinin olduğunu ve daha önce birçok platformda işbirliği yaptıklarını vurguladı. Erenel, şöyle konuştu: “Türkiye ve Mısır tarihsel süreç içerisinde birçok küresel platformda işbirliği yapmış iki ülke. Fakat şu an içerisinde bulunduğumuz süreçte farklı görüşleri mevcut ve iki ülke arasındaki ilişkiler düşük seviyede. Ama Mısır'da Türkiye'ye bakış açısı genel olarak olumlu. Burada gücü elinde bulunduran yüzde 3-5'lik bir kısım sadece Türkiye ilişkilerinde kötü sonuçlara neden oluyor.”
Mısır'ın genel itibariyle ekonomik sıkıntılar içerisinde olduğunu belirten Erenel, şu ifadeleri kullandı: “Mısır'a ekonomik olarak desteği Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) veriyor. Bu nedenle tabiri caizse Mısır'ın BAE'nin kuyruk suyunda olduğunu söyleyebiliriz. BAE, Mısır'ı bir vekalet ülke gibi kullanıyor. Libya'da Mısır'ın Hafter kuvvetleri üzerinden bir alacağı yok. Uzun zamanlardır Libya sınırından Mısır'a terörist geçişi ve sınır bölgelerinde terör olayları oluyor. Fakat ücra bölgelerde olan bu alanları kontrol etmek neredeyse imkansız. Mısır'ın Libya faaliyetlerini burada ekonomik sorunlarının sonuçları olarak değerlendirebiliriz.”
'İKİ ÜLKEYE DE BÜYÜK KATKILAR SAĞLAR'
“Doğu Akdeniz'de de Mısır, yapılması planlanan boru hatlarından faydalanamıyor. Bu açıdan Türkiye ve Mısır'ın ilişkilerinin normalleşmesi gerektiği görülebilir. Eğer Mısır etkinliği elinde bulunduran küçük grubun kontrolünden çıkarsa bu gerçekleşecektir. Bir süre sonra da Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşması imzalanması, iki ülke açısından oldukça önemli olacaktır. İki ülke arasında hem iyi ekonomik ilişkiler hem de iyi siyasi ilişkiler yine iki ülkeye büyük katkılar sağlar.”
'MISIR YENİ AKDENİZ YAPILANMASI İÇİNDE OLMALI'
Türkiye ve Libya arasında imzalanan Deniz Yetki Sınırlandırma Anlaşmasına Mısır'ın sessiz kaldığını çünkü bu anlaşmanın kendileri için de iyi olduğunu belirten Erenel, şöyle sürsürdü: “Bakacak olursanız Türkiye ve Libya arasında imzalanan anlaşmadan sonra Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi yüksek itirazlarda bulunurken, Mısır bu olaya sessiz kalmıştır. Çünkü Libya-Türkiye arasındaki anlaşma aynı zamanda Mısır'ın da lehine olmuş kazanımlar sağlamıştır.
"Mısır ve Türkiye'nin anlaşması ve iyi ilişkiler kurması esasında Türkiye'den fazla bölgede giderek yalnızlaşan Mısır için daha önemlidir. Mısır ve Türkiye bu bölgenin en güçlü iki ülkesidir. Mısır şu anki durumunu ve ilişkilerini düzeltip tekrar eski gücüne kavuşmalıdır.
"Türkiye'nin öncülüğünde Akdeniz yeni bir noktaya ilerliyor. Mısır da bu yeni Akdeniz yapılanmasının içinde olmalı. Türkiye buna zorunlu değildir. Fakat Mısır zorunlu. BAE'nin desteği ve kaynakları sonsuz değil. Eğer BAE desteğini çekerse Mısır daha yalnız olacak ve giderek zayıflayarak bir kaosun içine sürüklenecektir.”
'KAHİREDEN GELEN ÇAĞRI DİKKATE ALINMALI'
Onur Sinan Güzaltan: Mohamed Sabreen, Al Ahram Gazetesi’ndeki görevi gereği Mısır devlet çevreleriyle iç içe olan bir isim. Söz konusu makaleyle verdiği mesajların sadece kendi görüşlerini yansıtmadığını söyleyebilirim. Bugüne değin Kahire’deki temaslarımdan edindiğim izlenim, Mısır Devleti’nin içinde Türkiye ile ilişkileri normalleştirmek isteyen isimler olduğu fakat ABD-İsrail ve Körfez hattının bu grupları baskıladığı yönündeydi. Sabreen’in çağrısı önemli bir çıkış oldu, ilgili çevrelerce dikkate alınacağını umuyorum. Doğru mesajların verilmesi halinde, bu çağrının devamının gelmesi olası gözüküyor. Salgın sonrası, dünya yeni baştan şekilleniyor. Türkiye ve Mısır’ın da ilişkileri düzeltmemesi için bir neden yok. Cesur olunmalı. Sabreen’in makalesinde dikkat çekici nokta, Müslüman Kardeşler meselesinin, alışılmışın aksine görüşme şartı olarak sunulmamış olması. Not edilmeli. Mısır’la masaya oturulması halinde, olumlu sonuçlar alabileceğimiz bir sürecin içine giriyoruz fakat özellikle Körfez merkezli kışkırtmalara dikkat edilmeli. 2013’te El-Sisi’nin iktidara gelmesi sonrası Türkiye, Mısır’dan her anlamda uzak kaldı. Adımlar, Kahire’deki yeni gelişmeler bilinerek atılmalı. İki ülke yöneticilerinin geçmişi geride bırakıp, geleceğe odaklanması gereken bir sürecin içerisindeyiz. Doğu Akdeniz, Libya ve Suriye konularında iki ülkenin aktif işbirliği, Ankara ve Kahire’ye sonsuz fırsatlar, bölgeye ise barış getirecektir.