Mizah zor durumda
Karikatür, çizgi ile mizah yapma sanatı. “Mesajı güçlü, iletimi güçlü, tokadı basan bir sanat türü. O yüzden de karikatür sanatçılarının başı sıkıntıdan hiç kurtulmaz...” Mizah Sanatı Derneği Başkanı Adnan Taç’la, geçmişten günümüze mizah sanatını konuştuk.
Mizah Sanatı Derneği Başkanı Adnan Taç’la, geçmişten günümüze mizah sanatını konuştuk.
- Mizah deyince ilk Karadeniz insanı gelir insanın aklına. Trabzon’un yeri nedir mizahta?
Trabzon’un canı tez insanları genelde mizahla anılır. Gündelik hayatımızın içindedir mizah hep. Hayatı mizahla algılayan bir yönümüz var. Konuşmalarımız, arkadaşlarımızla olan diyaloglarımız hep mizah içerir. Aslında konuşurken mizah yapma niyetiyle olmasa bile bütün kurulan diyaloglarda mizahı bulursunuz. 70’li yılların başında Temel fıkraları yaygınlaştı. Karadeniz insanının kimliğini bulduğu bütün özelliklerini taşıdığı bir Temel figürü, kadınlar da bir Fadime figürü… Yaşamış bir kimlik değil ama Karadeniz insanının kimliğiyle bütünleşmiş bir tipoloji olarak bizim de mizah hayatımızda yerini almıştır.
KARADENİZLİ’NİN ÖZGÜVENİ VAR
Karadeniz insanının yüksek bir özgüveni var. Bu özgüven kendini eleştiren fıkralara bile gülüp geçmesi kadar yüksektir. İnsanın pratik düşünmesi ve pratik cevap vermesine sebep olabilecek türden diyalogları vardır.
Şöyle küçük bir örnek vereyim; başka bir bölgenin insanı Temel’e soruyor: “Siz Karadenizliler neden sorulan her soruya soruyla cevap veriyorsunuz?” Temel de durup bakıyor, “Niye soraysun?” diyor.
Pazarın birinde kadınlar satış yapıyor, çeşit çeşit marullar var. Temel soruyor: “Marul kaç lira?” Kadın, “düz olanlar 5 lira kıvırcık olanlar 7,5 lira” diyor. Temel aradaki fiyat farkının gereksiz olduğunu düşünerek soruyor: “Sen mi kıvırdın onu?”
KARİKATÜR: TOKATI BASAN SANAT
- Karikatür sanatçılarının başı hep beladadır neden?
Biz karikatür çizerken kıvrak zekayı kullanıyoruz. Karikatür sanatçısının kendisinde var aslında o kıvraklık. Karikatür, çizgi ile mizah yapma sanatı. Yani sözden arındırılmış, tek kare karikatürün size kitap olarak birçok şeyi anlattığı bir sanat dalı. Mesajı güçlü, iletimi güçlü, baktığın zaman tokadı basan bir sanat türü. O yüzden de karikatür sanatçılarının başı sıkıntıdan hiç kurtulmaz. Mahkeme kapıları bizim evimizin kapıları gibi olur bazen.
MİZAH MUHALİFTİR
- Türkiye’de mizah sanatında durum nedir?
Mizah Osmanlı’dan günümüze hep kullanılmış. Birçok dergi çıkmış; açılmış, kapanmış. Mizah muhalif bir sanat çünkü. O yüzden de genelde yönetenlerin de çok hoşuna gitmeyen türdeki eleştiriler bazen o işi yapanların ceza almasına ya da hapse girmesine sebep olmuştur.
1970’li yıllarda Gırgır, Çarşaf dergisi vardı. Dünyanın üç büyük mizah dergisinden birine sahip olduğumuz dönemleri biliyoruz. Rusya’nın Krokodil dergisi, Amerika’nın Mad dergisi ve Türkiye’de de Oğuz Aral’lı Gırgır dergisi vardı. Çok iyi gazetelerin 300-500 bin sattığı yerde Gırgır, 1 milyonun üzerinde satış yapıyordu.
Bizde de o tarihlerde bir mizah kültürü oluştu. Yoğunluklu olarak karikatür çizen arkadaşlarımız, büyüklerimiz vardı. Onlarla bize yol açıldı. Karadeniz gazetesinde 1980’li yıllarda çıkan ‘Taka Mizah’ sayfasıyla beraber bir giriş yaptık mizah ve karikatür dünyasına. Sayfalarda karikatür çizdik uzun yıllar. Ta ki 2000’li yılların başlarına kadar. O tarihlerde Trabzon’da 5-6 yerel gazete çıkıyordu, hepsinde mizah sayfası vardı. Şimdi gazetelerimizde maalesef ne karikatüre yer veriliyor ne de bir mizah sayfasına.
İŞİNİ KAYBEDENLER OLDU
- Neden kalmadı mizah sayfaları?
Ekonomik anlamda gazetelerin bu alana çok fazla bütçe ayırmamaları ile başladı süreç. Daha sonraki yıllarda karikatür ve eleştiri üzerine gelen birtakım yönetimsel sıkıntılar yaşanmaya başlandı. Eleştirilerin dozu arttıkça mahkemelik durumlar oluştu, cezalar arttı, işini kaybetmek durumunda kalanlar oldu. Dergiler kapandı, gazetelerdeki sayfalar kaldırıldı. En son Uykusuz diye bir dergi vardı, o da kapandı.
- Bu koşullarda bir Mizah Sanatı Derneği var. Neler yapıyorsunuz?
Derneğimiz 2011 yılında kuruldu. Ben aynı zamanda merkezi İstanbul’da bulunan Karikatürcüler Derneği’nin Trabzon il temsilcisiyim. Sadece karikatür çizmiyoruz. Sahne sanatlarında, görsel sanatlarda ve yazım sanatında da mizah var. Karikatür, fıkra, atma türküler, tiyatro, fotoğraf, heykel... Hem tiyatroyu hem fıkraları hem karikatürü yaşatmaya çalışıyoruz.
KOMEDİ OYNUYORUZ
- Tiyatro çalışmalarınızdan da bahsedebilir misiniz?
Tamamen komedi ağırlıklı oyunlar oynuyoruz. “Gugulumdakiler”i oynuyoruz… Ponponlu bereye biz burada “gugul” deriz. Çok güzel komedi oyunları oynuyoruz. Bizim farkımız şu. Bugüne kadar yazılmış sahneye konmuş bir oyunu asla oynamadık. Kendi yazım ekibimiz var. Yılda 10-12 oyun oynarız.
Tiyatroda illa klasikleri oynayacaksınız diye bir şey yok. Artık o bildiğimiz tiyatro mantığıyla hazırlanmış ağır dekorlar, ağır kostümlerle alakalı süreç artık evrilmeye başladı. Daha az dekorlu hatta dekorsuz, az aksesuarla, az kadroyla oyunlar çıkarılmaya başlandı.
Bir de şöyle bir şey var; mizahın gülen yüzü var. Burada bir klasik oyunu seyretmektense, mizah içerikli bir komedi oyununu daha çok seyrediyor insanlar. Yaptığınız mizahın kalitesi elbette ki olacak. Dozunda bir mizahla insanları farklı bir mizah anlayışı ile de buluşturmak gerekiyor. Gülmece, kara mizah, komedi türü de var mizahın. Kara mizahta düşündüren, bazen de trajikomik olaylarla “acınacak halimize güleriz” türünden mizah da vardır. Hepten komedi türü de vardır. Onun için biz Mizah Sanatı Derneği olarak ağırlıklı olarak komedi oyunlarını oynuyoruz. İnsanımızın gülmeye ihtiyacı var, ekonomik durum ortada.
SANATÇI YAŞAM ALANI BULAMIYOR
- Son sözleriniz nelerdir?
Biz istiyoruz ki devleti yönetenlerin ya da yönetmeye talip olanların bir kültür sanat politikası olsun. Sanatçılar kendi bulundukları şehirlerde yaşam alanı bulamıyor. Kültür merkezi sorunu var, galeri sorunu var, tiyatro salonu sorunu var. Tiyatro oynadığınız salonda konser, konser yaptığınız salonda tiyatro yapamazsınız. Söyleşi yaptığınız yerde konser veremezsiniz, tiyatro oynayamazsınız. Bu kent, üst tabakadan göç veriyor, alt tabakadan göç alıyor. Sanatçıların yanında olmak onların yaptıkları işe el vermek, destek olmak, eli taşın altına sokmak demektir.