08 Ocak 2025 Çarşamba
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Moskova Antlaşması'nın 102. yılı 1: İtilaf Devletlerinin ölüm fermanı

Sovyet devletinin Kafkasya'daki askeri ve siyasi liderleri, Moskova'ya Türkiye'yle ilgili birçok rapor gönderir. Azerbaycan Bolşeviklerinden Şahtahtinski'ye göre, küçükten büyüğe Türklerin hepsi, Rusya'yla samimi bir ittifakın İtilaf Devletlerinin ölüm fermanı olacağını düşünmektedir

Moskova Antlaşması'nın 102. yılı 1: İtilaf Devletlerinin ölüm fermanı
Türk heyeti adına Yusuf Kemal Tengirşenk imza atarken. Yanında Ali Fuat Paşa.
A+ A-
DR. MEHMET PERİNÇEK

16 Mart 1921'de Türk- Sovyet Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması Moskova'da imzalandı. Mustafa Kemal ve Lenin'in iradesinin belirleyici olduğu antlaşma, Ankara hükûmeti tarafından uluslararası alanda imzalanmış ikinci antlaşma özelliğini taşımaktadır. Mehmet Perinçek, Kaynak Yayınları'ndan çıkan Kafkasya'da Türk-Sovyet Askeri İşbirliği (1919-1922) kitabında, bu antlaşmayı Doğu Cephesi açısından ayrıntılı bir şekilde yazar.

Perinçek, kitabın önsözünde Türkiye ve Rusya'nın çatıştığında birlikte kaybettiğini ve emperyalistlerin kazandığını; iki ülkenin anlaştığında ise Batı planlarını bozduğunu ve bölgeye huzur getirdiğini kaydeder. Perinçek ayrıca, “Bugün de iki ülkenin stratejik işbirliği, Avrasya çağının perdesini açacak ve yine tüm mazlumlar dünyasına umut olacaktır.” diyerek Türkiye-Rusya birlikteliğinin bölgedeki sorunları çözmede güncel olduğunu vurgular. Kitaptaki, “Batı'nın Kışkırtmalarına Cevap: Moskova Antlaşması” bölümünü okurumuzun dikkatine sunuyoruz. Arabaşlıklar tarafımızdan konulmuştur. Tamamını okumak isteyenler kitabı Kaynak Yayınları'ndan edinebilir.

Moskova Antlaşması'nın 102. yılı 1: İtilaf Devletlerinin ölüm fermanı - Resim : 1

Londra Konferansı'na paralel olarak Moskova'da da Türk ve Sovyet heyetleri arasında görüşmeler sürmektedir. Bu diplomatik müzakerelerin yanında Sovyet devletinin Kafkasya'daki askeri ve siyasi liderleri de Moskova'ya Türkiye'yle ilgili birçok rapor gönderirler. Antlaşmayla ilgili önerilerini belirtirken Batı'nın Türkiye'yi Kafkasya üzerinden Rusya'ya karşı kışkırtma girişimleri üzerine fikirlerini de ifade ederler. İmzalanacak antlaşmada ve belirlenecek sınırda en önemli rolü Güney Kafkasya oynamaktadır. Dolayısıyla Sovyet devletinin Kafkas uzmanlarının bu meselelerdeki görüşleri kayda değerdir.

Azerbaycan Bolşeviklerinden Şahtahtinski'nin Orconikidze'ye o dönemde yazdığı anlaşılan bir mektupta Kâzım Karabekir ele alınmaktadır. Şahtahtinski, Karabekir'in İtilaf Devletleriyle her türlü antlaşmaya karşı olduğunu ve Ankara'yla bu konuda aralarında tartışma yaşandığını yazmaktadır. Ankara, Batı'yla daha uzlaşmacı bir tavır sergilemektedir.

Şahtahtinski, Kâzım Karabekir'in Anadolu'daki popülerliğini ve İngiliz karşıtlığını ise şu cümlelerle anlatır:

“Karabekir'in Anadolu'daki popülerliği, esas olarak halkın ihtiyaçlarıyla oldukça fazla bir şekilde ilgilenmesiyle açıklanıyor. Onun kurduğu yetimhanelerde dört binin üzerinde yetim kalıyor. Doğu Anadolu halkını savaşa ancak Karabekir götürebilir, o da Rusya'ya karşı bir seferin kitleler içindeki bütün popülaritesini ortadan kaldıracağını biliyor.

“Ankara hükümeti, Anadolu nüfusunun ruh halini ve Karabekir'in onun üzerindeki etkisini çok iyi biliyor. Bu yüzden onun onayı olmaksızın hiçbir işe girişmiyorlar. Ve ayrıca Karabekir, Anadolu'nun bütün okullarında okutulan yazılarında ve şiirlerinde Türk gençliğinin ruhuna İngilizlere nefreti aşılayarak en ağır sözlerle İngilizlere sövüyor. Eğer Türkiye İtilaf Devletlerinin kucağına atlarsa, doğal olarak Karabekir, zor bir duruma düşer ki Karabekir bunun idrakine varmamış olamaz.”

KARABEKİR İÇİN NE DEDİLER?

Moskova Antlaşması'nın 102. yılı 1: İtilaf Devletlerinin ölüm fermanı - Resim : 2
Raporda tüm Doğu Anadolu ve onun başında bulunan
Kâzım Karabekir Sovyet Rusya'nın en parlak ve samimi dostları
olarak görülmektedir.

Şahtahtinski, Karabekir'in ordusunda Sovyet Rusya'ya içten sempati duyan çok sayıda subay olduğunu da yazmıştır.

Şahtahtinski, Karabekir'in kendisine en samimi bir şekilde eğer birbirlerini anlamazlarsa, bunun Türkiye için büyük bir üzüntü, şüphesiz Rusya'nın da zararına olacağını söylemiştir. Şahtahtinski'ye göre eğer İtilaf Devletleri Sovyet Rusya'ya karşı herhangi bir yerde az ya da çok ciddi yeni bir cephe açmayı başaramazsa devrimci Türkiye, hiçbir şekilde Rusya'ya karşı tavır almayacaktır.

Şahtahtinski, Orconikidze'ye mektubunun sonunda önerilerini de sıralar. Buna göre ilk olarak, Karabekir'in resmi isteği hemen yerine getirilmeli ve ona 30 bin pud mazot, 10 bin pud gazyağı ve 5 bin pud benzin yollanmalıdır. İkinci olarak, Karabekir'e hediye olarak lüks bir vagon gönderilmelidir. Üçüncü olarak, Nahçıvan bölgesi, Moskova Konferansı'na kadar Rusya'nın himayesinde özerk bir birime çevrilmeli ve onun üzerinden Ermenistan'ın ve Ermenistan'da bulunan Rus birliklerinin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla İran'ın zengin bölgeleriyle ticaret başlatılmalıdır. Şahtahtinski'ye göre stratejik açıdan büyük önem taşıyan bu yer Türklerin himayesine bırakılmamalıdır. Rusya'nın himayesindeki bir özerk yapı Türkleri de tatmin edecektir. Ayrıca yakın gelecekte özerk Nahçıvan bölgesinden İran Azerbaycanı'na doğru bir çıkış yapmak gerekebilecektir. Bunu Ermenistan üzerinden veya onun adına yapmak da mümkün değildir. Diğer taraftan Nahçıvan bölgesinin Ermenistan'a bağlanmasına Türkler hemen Maku Hanlığı'nı işgal ederek cevap verebilecektir. Bu da Şahtahtinski'ye göre her anlamda Sovyet Rusya'nın aleyhinedir.

Şahtahtinski, Moskova Konferansı öncesi kaleme aldığı başka bir raporda Daralgöz ve Zengezur'da bulunan Taşnakların Gümrü Antlaşması'na göre Türklerden iktidarlarını gerek iç gerekse de dış düşmanlardan koruma talep etmeye hakkı olduğuna dikkat çeker. Bununla birlikte Taşnak hükümeti, Dağlık Karabağ'ı işgal edip Ermeni köylü şûrasını toplamış, bu şûra adına Müslüman nüfusa Bolşeviklere karşı ortak mücadele için birleşme çağrısında bulunmuştur. Ancak Türkiye'nin antlaşmadan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesini daha talep etmemiştir. Şahtahtinski, bu durumdan Taşnakların Türklerden garantörlüğünü yerine getirmesini ancak İtilaf Devletlerinin Türkiye'yle tam olarak anlaşmasıyla talep edeceği sonucunu çıkarmaktadır. Böylece Türkler, bunun için fiziki imkâna da sahip olacaktır.

Diğer yandan yurtdışından gelen Hatisov, Ermenistan'da Sovyet iktidarının kurulmasının ardından Ermenistan'ın Türkiye'nin özerk bölgesi olması konusunda bir antlaşma imzalamıştır. Şahtahtinski'ye göre Hatisov, bu hamleyi İtilaf Devletlerinin yönlendirmesiyle yapmıştır.

Şahtahtinski, Türklerin Gümrü'yü konferans sonuçlanıncaya kadar boşaltmayacağını, ancak kesin bilgiye göre Türklerin Gümrü'de hiçbir şekilde gözü olmadığını da belirtir.

Şahtahtinski, olumsuz olarak nitelediği bu tespitlerinin ardından olumlu olguları sıralar. Buna göre küçükten büyüğe Türklerin hepsi, Rusya'yla samimi bir ittifakın İtilaf Devletlerinin ölüm fermanı olacağını düşünmektedir.

Raporda tüm Doğu Anadolu ve onun başında bulunan Kâzım Karabekir, Sovyet Rusya'nın en parlak ve samimi dostları olarak görülmektedir. Şahtahtinski, bunun psikolojik nedenlerle açıklanabileceğini belirtir. Önceki savaşlarda Rus saldırısının tüm ağırlığını çeken Doğu Anadolu, Rusya'nın yenilmez ve onun tükenmez insan malzemesine sahip olduğuna inanmaktadır. Rusya, bütün savaşlardan zaferle çıkmıştır.

Tam tersi olarak İngiliz ve Fransızların Çanakkale harekâtı, İngiltere'nin sahip olduğu kudret algısını bitirmiştir. Karabekir, halkın bu ruh halini çok iyi bilmektedir. Bunun dışında Karabekir, Anadolu'nun bütün okullarında okutulan yazılarında ve şiirlerinde Türk gençliğinin ruhuna İngilizlere nefreti aşılayarak en ağır sözlerle İngilizlere sövmektedir. Eğer Türkiye İtilaf Devletlerinin kucağına atlarsa, doğal olarak Karabekir, zor bir durumda düşecektir ki Karabekir'in bunun idrakine varmaması mümkün değildir.

Şahtahtinski, raporunda İtilaf Devletleri ajanlarının Sovyet Rusya'yla ittifaka karşı ileri sürdükleri temel argümanın Bolşevizmin Rusya'da tutunamayacağı ve o zaman Türkiye'nin Avrupa'yla ve hatta milliyetçi Rusya'yla tek başına karşı karşıya kalacağı fikrinin olduğunu belirtir. Karabekir, bir görüşmelerinde Şahtahtinski'ye bu argümandan bahsetmiştir. Şahtahtinski ise ona şu cevabı vermiştir:

"Sovyet Rusya sayesinde artık Başkır, Kırgız, Türkistan, Hiva, Buhara ve Azerbaycan Cumhuriyetleri var. Sovyet Rusya'nın himayesinde bu cumhuriyetler, birkaç sene içerisinde güçlenebilir ve gelişebilir ve eğer komünizm olur da tüm dünyayı sararsa, o zaman biz, Müslümanlar, bu rejime inananlar olarak sevinçle komünizmin zaferine bağlı olan umutlarımızın gerçekleşmesini selamlayacağız. Şayet Rusya'da başka bir rejim egemen olursa ve Rusya yeniden milli çatışmaların arenasına dönüşür ve Avrupa'nın jandarması olarak gücünü Türkiye'ye karşı yönlendirirse, ki Türklerin en çekindiği şeydir, o zaman Sovyet Rusya'nın himayesinde güçlenen Müslüman cumhuriyetler, Sovyet olmayan Rusya'nın Doğu'daki bunun gibi saldırgan politikalarına mutlaka başarıyla karşı koyacaklardır. Türklerin düşman kampına geçmesi ise Sovyet Rusya'yı kendini korumak için şu an bu cumhuriyetlerde yürüttüğü yapılandırma çalışmasını durdurmak zorunda bırakacaktır.”

Moskova Antlaşması'nın 102. yılı 1: İtilaf Devletlerinin ölüm fermanı - Resim : 3
Azerbaycan Bolşeviklerinden Şahtahtinski.

ERMENİ MESELESİNDE TÜRKLER GERİ ADIM ATMAZ

Şahtahtinski, en güçlü Türk yetkililerin ve tüm Doğu Anadolu nüfusunun Sovyet Rusya'nın sadık dostları olduğunu gösteren diğer önemli bir faktörü de raporunda ele alır. Şahtahtinski'ye göre Ankara hükümeti, eğer İtilaf Devletlerinin kucağına atlamak eğilimi içindeyse Sovyet Rusya'nın dostlarına ittifak için bütün araçları tükettiklerini, ancak Rusya'nın Türkiye'nin uzattığı eli tutmadığını kanıtlamak zorundadır. İtilaf yanlıları sadece bu yolla Sovyet Rusya'nın Türkiye'deki dostlarını silahsız bırakabilecek ve Ankara hükümeti bundan sonra İtilaf Devletleriyle anlaşabilecektir. Şahtahtinski, raporunda Ermeni meselesini de irdelemiştir. Ermeni meselesinde Türkler, geri adım atmamaya kararlıdır. Türklerle sağlam bir ittifak imzalamak için Ermeni meselesi görüşmelerin nesnesi olmamalıdır. Ermeni meselesinin nihai çözümü için başka daha uygun bir an bulunmalıdır.

Türklerden Gümrü'yü ve demiryoluna yakın bulundukları diğer kazaları boşaltmaları talep edilmelidir. Nahçıvan bölgesi ise stratejik bir nokta olarak Türklerin himayesine bırakılmamalıdır. Ayrıca Ermenistan'la da birleştirilmemelidir. Çünkü buna hem bölge halkı karşı çıkacak hem de Türkler bunu kabul etmeyecektir. Bu sebeple bölge Sovyet Rusya'nın himayesi altına özerk bir yapıya sahip olmalıdır.

Şahtahtinski, Daralgöz ve Zengezur'un Taşnakların elinde kalmasının olumsuzluklarını da ortaya koyar. Böylece Taşnaklar, İtilaf Devletleri ajanlarının yaşadığı Tebriz'le bağ kurabilmektedir. Neredeyse Karabağ'ın tüm dağlık kesimini ele geçirmişlerdir. Şahtahtinski, diğer taraftan Azerbaycan'daki durumu da kritik olarak değerlendirmektedir. Orada büyük bir ordunun bulundurulması akıl almazdır. Baharda ancak kısmi bir saldırı olabilecektir. Dağıstan'daki durum daha kötüdür. Bütün bunlar Türkiye'yle anlaşmanın zorunluluğunu söylemektedir. Çünkü Türkiye'yle ittifak, Dağıstan, Azerbaycan ve Ermenistan'dan karşıdevrimcilerin toplandığı ve iyi çalışma yürüttüğü Gürcistan'ın sovyetleştirilmesi imkânını da verecektir. Gürcistan'da Sovyet iktidarının kurulması karşıdevrimci güçleri nihai olarak etkisizleştirecek ve Azerbaycan'dan ordunun büyük bir kısmını Kuzey Kafkasya'ya kaydırma imkânı verecektir.

DEVAM EDECEK

Son Dakika Haberleri Moskova Antlaşması Sovyetler Birliği