Moskova Devlet Üniversitesinden Dr. Aleksey Kiristaev: Kapitalizmin kâr hırsı aileyi hedefliyor
Sempozyumda konuşan biyoteknoloji uzmanı Dr. Kiristaev, cinsiyetsizleştirme ameliyatları düşünüldüğünde 600 milyar dolarlık bir endüstrinin söz konusu olduğunu söyledi. Kiristaev, ‘İlaç endüstrisi, değerleri ve toplum ilişkilerini yok ederek kâr elde etmeyi hedefliyor. Hükümetler önlem almalı.’ dedi
İstanbul Aile Vakfı’nın üniversiteler, Gaziantep Valiliği, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ile birlikte düzenlediği II. Uluslararası Aile Sempozyumu’nda “Aile, Modernite ve Küresel Meydan Okumalar” başlıklı oturumda Rusya’dan Dr. Aleksei Kiristaev, Hollanda’dan Dr. Arnold Yasin Mol, Hırvatistan’dan Dr. Ajla Čustović konuşmacı oldu. Oturumu Asst. Prof. Dr. Ahmet Lökçe yönetti.
ŞİRKETLER TEŞVİK EDİYOR
Gaziantep Üniversitesi Mâvera Kongre ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen sempozyumunun üçüncü gününde Rusya’dan gelen Dr. Kiristaev’in sunumu dikkat çekti. Moskova Devlet Üniversitesinde biyoteknoloji uzmanı olan Kiristaev, ilaç şirketlerinin LGBT dayatmasındaki rolünü anlattı. “Aile Sağlığı İçin Küresel Bir Tehdit Olarak Büyük İlaç Endüstrisi” başlıklı sunumunda Dr. Aleksei Kiristaev, milyonlarca çocuğun LGBT propagandasına maruz kaldığını, çocuklara cinsiyet kimlikleri arasında seçim yapabilmelerinin öğretildiğini söyledi. Bütün bu süreçlerin sonunda cinsiyet değiştirme kliniklerinin sayısının giderek artığını ifade eden Kiristaev sözlerine şöyle devam etti: “Büyük ilaç endüstrisi okul öncesi çağdan itibaren cinsiyet değişimini teşvik ediliyor. Bir kişinin cinsiyet değişiminin ABD’deki maliyeti 150 bin dolar. Dünya çapında 4 milyon transeksüelle bunu çarptığınızda 600 milyar dolarlık bir endüstriden bahsediyoruz. Ameliyat ve sonrası ilaç tedavileri milyonlarca aileyi etkiliyor. Bu kapitalist bencil bir ideal. LGBT salgını ile birlikte uyuşturucu kullanımı da artıyor. 35-44 yaş arası LGBT bireylerin bir tür ağrı kesici ve depresyon ilacı olan opioidi kullanma oranı diğerlerinden yüzde 35 daha fazla. Günde 115 ABD’li optiod kullanımından hayatını kaybediyor. Büyük ilaç endüstrisi, hem aile sağlığı hem insanlık için en büyük tehditlerden biri... Geleneksel değerleri ve toplum ilişkilerini yok ederek kâr elde etmeyi hedefliyor. Toplumlar bu konuda tam bilgiye sahip olmalı ve bütün bunlar hükümetler tarafından düzenlenmeli.”
HADİSLERİN YORUMU
Hırvatistan’dan gelen Dr. Ajla Čustović “Modernitenin Talepleri ve Geleneklerin Bağları Arasında İslam Aile Hukuku” başlıklı sunumunda, hadislerin yüzyıllardır erkekler tarafından yorumlandığını modern çağda kadınların bu konuya eğilmesine ihtiyaç olduğunu söyledi. Čustović’in bu yorumuna soru cevap bölümünde diğer akademisyenlerin itirazı oldu. Sempozyuma Arnavutluk’tan katılan Dr. Suada Kera, Hz. Ayşe’nin hadis yorumlarını hatırlattı, “Belki de biz kadınların bu konudaki çalışmalarından haberdar değilizdir.” diyerek itiraz etti.
Hollanda Rotterdam Üniversitesinde teoloji dersleri veren Dr. Arnold Yasin Mol da “Atomlar Olarak İnsanlar, Moleküller Olarak İnsanlar: Ailenin Karşılaştırmalı Teo-felsefi Antropolojileri” başlıklı sunumunda din felsefesi ve kültürle ilgili değerlendirmede bulundu.
II. ULUSLARARASI AİLE SEMPOZYUMU’NUN SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI
Son kale aile için somut işbirliği talebi
II. Uluslararası Aile Sempozyumu’nun kapanışı dün Gaziantep Valisi Kemal Çeber, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in katılımıyla yapıldı. II. Uluslararası Aile Sempozyumu bu yıl Filistinli Ailelere ithaf edildi. Sempozyumun kapanış oturumunda okunan sonuç bildirgesi şöyle:
1. Aile toplumun temel yapı taşı ve vazgeçilemez bir kurumudur. Ailenin bugün karşı karşıya kaldığı sorunlar ailenin varlığına yöneliktir. Ailenin varlığını devam ettirmesi için bilinçli nesillere, eğitimcilere ve yöneticilere ihtiyaç vardır. Ailenin yaşadığı krizi anlamak ve çalışmaların teoriden-pratiğe aktarılması için bütüncül bir bakış açısının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu anlamda bu tür sempozyumların önemi bir kez daha anlaşılmaktadır. Aile sempozyumu günümüz ailesinin yaşadığı krizi anlamak ve bütüncül bir bakış açısı geliştirmek adına önemli bir adım olmuştur.
2. Küresel tehditler altında bir an bile olsa ihmal edilmemesi gerektiği bir kez daha ortaya konulan, toplumun ve insanlığın refahı için daha çok ilgilenilmesi gereken son kalenin “aile” olduğu farklı boyutlarıyla vurgulanmıştır.
3. Ülkemizdeki farkındalığın uluslararası arenaya taşınması ve Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine Sürdürülebilir Aile’nin Korunması maddesinin eklenmesi büyük önem taşımaktadır.
4. BM nezdinde akredite Uluslararası Aile Ajansı’nın kurulması ailenin korunmasının uluslararası sahada önemli bir unsuru olacaktır.
5. Gaziantep örneğinde olduğu gibi bölgesel aile akademileri kurulmasının önemli olduğu düşünülmektedir.
6. Aile konusunda kamu, akademi, özel sektör, sivil toplum medya çalışma gruplarının oluşturulması,
7. Aile konusunda üniversite, kamu ve STK işbirliğinin güçlendirilerek, ülke geneline yayılması,
8. Aileyle ilgili yapılan çalışmaların teorik düzeyde kalmaması, ailelerin bu çalışmalardan faydalanması için gerekli adımların atılması önem arz etmektedir.
9. Aileye yapılan saldırıyı dünya milletlerinin aileleriyle beraber önlemek için muhtelif ülkelerdeki üniversitelerle ve araştırma merkezleri ile işbirliği yapmak önem arz etmektedir.
10. Milli ve manevi değerler aile birliğimizin sağlanması açısından son derece işlevsel bir role sahiptir.
11. Çocuk ihmal ve istismarını azaltma hedefi doğrultusunda, ebeveynlere olumlu ebeveynlik becerilerini artırmaya yönelik destek programlarının sunulmasının yanı sıra toplum genelinde ihmal ve istismar konularında farkındalık eğitimlerinin düzenlenmesi büyük bir önem arz etmektedir.
12. Ailenin küresel tehditlere karşı korunmasına yönelik kültür ve sanat alanındaki yapımların, dizi, sinema, dijital medya vb içeriklerin üretilmesinin teşvik edilmesi ve bu konuda gereken mevzuatın düzenlenmesi önem taşımaktadır.
13. Ülkemizde faaliyet gösteren, düşünce, söylem ve eylemleri ile Türk aile yapısını ve gençliği tehdit edici oluşumlar yakından takip edilmeli, faaliyetlerini şeffaf ve denetlenebilir bir yapıda yürütmeleri sağlanmalıdır.
14. Çocukların ekranların etkisinden korunması için oyun oynamalarını sağlayabilecek şekilde şehir planlamalarının yapılması, yatay mimariden ziyade geleneksel mimarinin teşvik edilmesi, ev planlarının aile içi iletişimi teşvik edecek şekilde ve milli kültürümüzü yansıtan mimari planlama felsefesine geçilmesi büyük önem taşımaktadır.
15. Gençlerin evliliğe teşvik edilmesi ve evliliğin desteklenmesi, milli güvenlik meselesi olarak gördüğümüz Türkiye’nin demografik gücünün artırılması açısından son derece önem taşımaktadır.