'Dış kaynak'lı pilot tartışması
Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Hava Kuvvetleri Komutanlığına dış kaynaktan yani Hava Harp Okulu dışından pilot adayı alınacağını duyurdu.
Bakanlığın yayımladığı ‘Hava Kuvvetleri Komutanlığı 2023 Yılı Dış Kaynaktan Pilot Sınıfı Muvazzaf Subay Adayı Temini’ başvuru kılavuzuna göre; adayların ‘CPL’ diye bilinen ‘Ticari Pilot Lisansı’na sahip olmaları gerekiyor.
Adaylar için; 28 yaşından küçük olmak, lisans mezunu olmak ve Yabancı Dil Sınavı’ndan en az 60 puan almak gibi şartlar aranıyor. Pilotaj, bilgisayar mühendisliği, elektronik mühendisliği, elektrik-elektronik mühendisliği, endüstri mühendisliği, havacılık mühendisliği, havacılık ve uzay mühendisliği, işletme mühendisliği, makine mühendisliği, uçak mühendisliği, uçak ve uzay mühendisliği, uzay mühendisliği programlarından mezun olanlar, ilana başvurabilecekler.
Muvazzaf subay aday adayı olarak alınacak pilotlar, tüm seçim aşamalarını geçmeleri halinde başarı sıralaması esasına göre kontenjana girecekler. Adaylar, Subay Temel Askerlik ve Subay Anlayışı Kazandırma (SUTASAK) eğitimine tabi tutulacaklar. Eğitimi başarıyla tamamlayanlar, ‘Teğmen’ rütbesiyle istihdam edilecek, SUTASAK eğitiminin herhangi bir aşamasında başarısız olanların ise adaylıkları sonlandırılacak ve ilişikleri kesilecek.
Pilot sınıfı muvazzaf subay adayları, Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından belirlenecek uçuş eğitimlerine alınacak. Tüm eğitimleri başarı ile bitirenler, Hava Kuvvetleri Komutanlığında uygun kadrolara atanarak göreve başlayacak.
'DIŞ KAYNAK' SÖZÜNÜ 'YABANCI ÜLKE' ANLADILAR
Söz konusu düzenleme beraberinde tartışmayı da getirdi. Kimi emekli komutanlar dış kaynaktan alınan pilotların harbiyeliler kadar üstün performans gösteremeyeceğini belirtirken, kimi sosyal medya kullanıcıları ise “dış kaynak” sözünü “yabancı ülke” şeklinde anlayarak duruma tepki gösterdi. Bunun yanında firari FETÖ'cüler de uygulamadan kendilerine pay çıkararak, “15 Temmuz sonrası ihraçlarla birlikte Türk ordusunun sakatlandığını, kurumsal kimliğinin yıpratılarak kaliteli personel yetiştirmekte sıkıntılar yaşandığını” ileri sürdü.
İDEAL SAYIYA ULAŞAMADIK
2013’te Türk Hava Kuvvetlerindeki savaş pilotlarının zorunlu hizmet süresinin 18 yıldan 10 yıla düşürülmesiyle 286 pilot ayrılıp özel sektöre geçmişti. 15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte de darbe soruşturması kapsamında 500’ün üzerinde pilot ihraç edildi. Ardından emekliye ayrılan personeller de oldu. Böylece Hava Kuvvetleri, 1600 olan pilot rezervinin yarısını kaybetti. Toplam 800 pilot ayrıldı veya atıldı. 1 koltuğa 1,5 olması gereken ideal pilot sayısından uzaklaşıldı ve bir koltuğa 0,8 ortalamaya düşüldü.
Bunun üzerine Milli Savunma Bakanlığı, pilot açığının giderilmesine yönelik bir dizi önlem aldı. Bu kapsamda ilk olarak pilotların özlük haklarında iyileştirilmeye gidilirken, mecburi hizmet süresi önce 14,5 yıldan 18 yıla, ardından 21 yıla çıkarıldı. Çeşitli nedenlerle TSK'dan ayrılan pilotlara da Milli Savunma Bakanı onayıyla geri dönüş imkanı tanındı. Böylelikle aralarında muharip sınıftakiler de olmak üzere 100'e yakın pilotun "yuvaya" dönüşü sağlandı. Hava Kuvvetlerinde yer sınıfında görev yapan ve gerekli şartları taşıyan personele de pilot olma hakkı tanındı. Bu kapsamda da 200'e yakın pilot yetiştirildi. FETÖ kumpaslarının mağduru olmuş 1040 pilot adayına da yapılan çağrı neticesinde, 976 pilot adayı yeniden testlere girdi. Bunların da bir bölümü kuvvete dahil edildi. Yapılan tüm bu düzenlemeler sonucunda iki yıl içinde Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki pilot sayısı bini aştı. Fakat ideal pilot sayısına henüz ulaşılamadı. Üstelik artan görevler nedeniyle hedefler de yükseltildi.
'ZARARI YOK ETMEK FAYDA SAĞLAMAKTAN İYİDİR'
15 Temmuz'un ardından yalnızca Hava Kuvvetleri de değil, tüm kuvvetler personel açığını kapatmak için dış alımlara yöneldi. Ordunun birinci temin kaynağı harp okulları kalmak kaydıyla, Deniz Kuvvetlerimizden Özel Kuvvetlere kadar subay takviyesi yoluna gidildi. Çünkü eksik nedeniyle bir personel birden çok görevi yapıyor, tutması gereken nöbetin iki, üç katını tutuyor, uzmanlığı olmayan alanlarda çalışmak zorunda kalıyordu.
Aydınlık'a bilgi veren bir uzman, “Mecelle de bile şöyle yazıyor: Def'-i mefasid celb-i menafiden evladır. Yani zararı yok etmek, fayda sağlamaktan iyidir. 15 Temmuz sonrası ortaya çıkan personel eksiğimizi hızla kapatmak mecburiydi. Dolayısıyla bu uygulama kalıcı değil, sadece bir önlemdir.” bilgisini verdi. Nitekim dış kaynaklı personelin de çok kısa sürede kuvvet yapısına ve çalışma ortamına entegre olacağını belirten uzman, Atatürk'ün bu konudaki görüşlerini hatırlattı.
Mustafa Kemal, 1914 yılında Kurmay Yarbay rütbesiyle Sofya Askerî Ataşesi olarak bulunduğu sırada, Kurmay Binbaşı Nuri Conker'in “Zabit ve Kumandan” adlı kitabına karşılık olarak “Zabit ve Kumandal ile Hasbihal” adlı eserini kaleme almıştı. Burada “Harp Okulundan alınan diploma, genç teğmenin, bölük komutanının eğitimine hazır olduğunu gösterir.” diyen Atatürk, “Bana göre, gerçek ilmi verebilecek asıl mektep, kıt’adır.” ifadelerini kullanıyordu. Atatürk'ün görüşleri şöyleydi:
'DİPLOMA TEĞMENİN EĞİTİME HAZIR OLDUĞUNU GÖSTERİR'
“Talimnamelerin, 'harbin subaydan beklediği karakter, ilmî güç ve üstünlüğü' kazandıracak kısımlarının ve maddelerinin, okullarımızda, layık olduğu önemde öğretilip öğrencilere kazandırılmadıklarına ilişkin sözlerine katılıyorum; fakat senin burada sona eren giriş kısmını, birkaç cümle daha ekleyip sürdürdükten sonra, ispatlanmış olan 'canını verme' meselesini inceleyeceğim.
“Gerçekten, Harp Okulundaki eğitim düzeyi 'subayın asli görevleri'ni öğrencilerin ruhlarına sindirecek derecede tesirli değildi. Okul sıralarında, bu konuda daha ciddi, kapsamlı bir eğitim-öğretim devresi geçirilseydi dahi amacın elde edilemeyeceği inancındayım. Bana göre, gerçek ilmi verebilecek asıl mektep kıt’adır. Asıl sanat eğitimini verecek gerçek öğreticiler, eğiticiler birbirinden üstün komutanlardır. Harp Okulundan alınan diploma, genç teğmenin, bölük komutanının eğitimine hazır olduğunu gösterir. Genç teğmen, sanatın asıl ruhunu, katıldığı bölüğün askerleri önünde, bölüğün önderi yüzbaşıdan ve daha üstlerinden uygulamalı olarak işleri görürken öğrenecektir. Önce, bir takımın komutanı, sonra da bölüğe komutan olmak üzere hazırlanacaktır. İşte bu şekilde öğrenecek ve ardından öğretecektir.
“Ordu uygulamalı eğitiminde, ancak bu şekilde makamını dolduracak bölük, tabur, alay... vb. komutanlarını yetiştirerek milletin evlatları bir sürü gibi değil, şanlı şerefli insanlar olarak şan ve şerefe yönlendirilebilirler.”
YÜKSELEN TEHDİTLER GÖREV SÜRESİNİ ARTIRDI
15 Temmuz öncesine göre Türk Hava Kuvvetlerinin terörle mücadele operasyonları yüzde 30, Suriye’deki görev uçuşları yüzde 40 oranında arttı. Ege ve Doğu Akdeniz'de de görev uçuşları artırıldı. Dolayısıyla Türk Hava Kuvvetleri, NATO standardı olan 1 koltuğa 1.5 oranını, 1 koltuğa 2 pilot seviyesine çıkarmaya çalışıyor. Çünkü bir bombardıman uçağının özellikle bir savaş halinde tam randımanlı kullanılabilmesi için en az iki, avcı uçağı için ise üç pilota ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor.