22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Mücadele dolu tarihiyle AYDINLIK

Bugün e-gazete ile atak yaptığımız Aydınlık'ın yüz yıllık tarihi, emperyalizm ve işbirlikçilerine karşı mücadeleyle doludur. Türkiye’ye yön veren haberleriyle Aydınlık’ın tarihini kısaca hatırlamak, ona sahip çıkmanın önemini ortaya koyuyor.

Mücadele dolu tarihiyle AYDINLIK
A+ A-
FERİT İLSEVER

Aydınlık 1 Haziran 1921 tarihinde, büyük zorluklarla Şefik Hüsnü Değmer önderliğinde yayın hayatına başladı ve İstiklal Savaşımızı kararlılıkla destekledi. İstanbul'da işçi sınıfımızın haklarını savundu. 1923 İzmir İktisat Kongresi'ne katıldı. Yazarları arasında Şevket Süreyya Aydemir, Nazım Hikmet, Kerim Sadi, Hasan Âli gibi önemli isimler bulunuyordu. Sonraki yıllarda yaşanan tutuklamalar nedeniyle yayınına son verdi.

Aydınlık Kasım 1968'de yeniden yayına başladı. Doğu Perinçek önderliğinde aylık teorik dergi olarak yayınını sürdürdü. Mihri Belli ve Hikmet Kıvılcımlı da yazarlar arasındaydı. Aydınlık, o dönemdeki stratejik tartışmada tarihi bir rol oynadı. Halk hareketiyle birlikte yükselen solda sorun, Türkiye'nin izleyeceği stratejiydi. Solun bir bölümü önümüzdeki görevi "Sosyalist Devrim" (SD) olarak tanımlarken, Aydınlıkçılar Milli Demokratik Devrim'i (MDD) savunuyordu. Yani ülkemizde sosyalizme ancak MDD'yi, bağımsız ve demokratik Türkiye'yi gerçekleştirerek ilerleyebilirdik. Hayat bu savımızı doğruladı.

Zaten "Sosyalist Devrim" diyenlerin de Bilimsel Sosyalizm ile bir ilgisi yoktu. Sadece Doğu Berlin merkezli sahte TKP'nin emrinde Sovyetler Birliği'ne hizmet ediyorlardı. Bunlar sonraki yıllarda Sovyetler Birliği sosyal emperyalist bir ülke haline geldikten sonra da bu süper devletin aracı haline geldiler. Aydınlık o koşullarda da iki süper devletle (ABD Emperyalizmi ve Sovyet Sosyal Emperyalizmi) mücadele zorunluluğunu savundu. Sosyal Emperyalizm çöktü. Bizim "Sosyalist Devrim"cilerin çoğu ABD Gladyosu'nun hizmetine girdi.

Mücadele dolu tarihiyle AYDINLIK - Resim: 1

DOĞRU EYLEM ÇİZGİSİ

Aydınlık'ın bu yıllardaki ikinci işlevi, TİP'in pasifizmiyle ve Mahir Çayan'ların başını çektiği maceracılıkla mücadeleydi. Aydınlık, her ikisi de halk hareketine yabancı olan bu tutumlara karşı, işçi sınıfımızın önderliğinde "Doğru Eylem" çizgisini savundu. Bu farklılıklar sonucu, Aydınlık Ocak 1970'ten sonra Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) olarak yoluna devam etti.

Aydınlık büyük özverilerle çıkıyordu. Yine o yıllarda halkımızı yönlendirmek ve mücadeleye seferber etmek için on beş günde bir çıkarttığımız İşçi Köylü Gazetesi de adeta bir mucizeydi. Ankara Ulus'taki matbaada harflerin tek tek nasıl dizildiğini hâlâ hatırlıyorum. Okurlarımız tıpkı bugün gibi, önce abone olmalıydı. Sonra tüm Aydınlıkçılar akraba, konu komşusuna İşçi Köylü Gazetesi'ni ulaştırmalı ve onları da abone yapmalıydı.

Tabii bir dergi ve gazete sadece bu katkılarla çıkamazdı. Aydınlık ve İşçi Köylü çalışanları olabildiği kadar gelirlerinden de katkıda bulunmalıydı. Hiç unutmuyorum; Hasan Yalçın'la birlikte 1969'da İTÜ'den mezun olduktan sonra, ben Ankara'da DSİ'de, O da TEK'te mühendis olarak çalışmaya başladık. İş saatleri dışında İşçi Köylü Gazetesi'nde çalışıyor, akşamları Kızılay ve Ulus meydanlarında gazeteyi satıyorduk. DSİ ve TEK'in misafirhanelerinde kaldığımız için, maaşlarımızın büyük kısmını Aydınlık'a veriyorduk. Diğer arkadaşlarımız da böyle yapıyordu.

HER ZAMAN ABD’NİN HEDEFİ

PDA, 12 Mart Muhtırası'ndan sonra, Nisan 1971'de Nihat Erim Hükümeti'nin Balyoz Harekâtı ile kapatıldı. Burada Nihat Erim'in önceki yıllardaki "Türkiye'yi Küçük Amerika Yapacağız" sözlerini de hatırlatalım. ABD Derin Devleti Gladyo, Türkiye'yi ne zaman "Küçük Amerika" yapmak, yani sömürge haline getirmek için harekete geçse, ilk olarak partimizi ve Aydınlık'ı hedef almıştır.

Bu noktada bir anımı iletmeden geçemeyeceğim. Nisan 1972'de 12 Mart Darbesi koşullarında gözaltına alındım. Gözlerimiz bağlı olarak götürüldüğümüz yerde (Sonradan Göztepe'de MİT'in Ziverbey Köşkü olduğunu öğrendik) işkenceci sorgucuların İlk sözü şu oldu: "Burası Genelkurmay Başkanlığı'na doğrudan bağlı Kontrgerilla Karargahı'dır." Biz bu sözü beynimizin bir köşesine yazdık ve Kasım 1974'te çıkardığımız Aydınlık haftalık dergide ve 1975'ten sonra Halkın Sesi'nde hep Kontrgerilla konusunu işledik. Kontrgerilla nedir, hangi faaliyetlerde bulunmaktadır vb... Gladyo'nun 1 Mayıs 1977 Taksim Katliamı'nın teşhirinde ve yükselen milliyetçiliği bastırmak için TSK'ya yönelik Tüsdek Darbesi'nin aydınlatılmasında çok önemli rol oynadık. Sol grupları 1 Mayıs'tan önce kapı kapı dolaşarak kargaşalık çıkartmamaları konusunda uyardık.

Mücadele dolu tarihiyle AYDINLIK - Resim: 2

İŞKENCECİ AVUKAT

Şubat 1975'te sıkıyönetim tarafından kapatılan haftalık dergimiz, Ekim 1975'ten sonra aylık teorik dergi olarak yayınına devam etti. 20 Mart 1978'de ise Aydınlık'ı günlük gazete olarak çıkarmaya başladık. 1978 Aydınlık'ı da diğerleri gibi büyük fedakarlıklarla çıkartıldı. Hali vakti nispeten yerinde olan Armağan Anar ablamız gibi Aydınlık dostları, evlerini, arsalarını satıp Aydınlık'a bağışladılar. Bizim gibi hiçbir şeyi olmayanlar da, nişan ve evlilik yüzüklerini satarak katkıda bulundular. Bu insanlar hâlâ gümüş yüzük taşırlar. Aydınlık 2.5 yıl boyunca her gün yayımlandı. 12 Eylül 1980 günü sıkıyönetim tarafından kapatıldı. Bu Aydınlık Kontrgerilla'ya karşı kararlı mücadele tarihimizin İlk örneğidir. Çalışanlarımızdan Gülay Göktürk bir gün heyecanla geldi ve "Bize 12 Mart'ta işkence yapanlardan birini, Sultanahmet Adliyesi'nde avukat cübbesiyle gördüm" dedi. İstanbul Barosu'nun belgelerini hızla tarayarak işkenceci avukatı saptadık; Necdet Küçüktaşkıner. Ertesi gün Genel Yayın Yönetmeni olarak ben, avukatımız rahmetli Emcet Olcaytu'yla birlikte avukatlık bürosuna gittik.

Adam tabii panik içine girdi. Çünkü o dönemde bazı "Sol" gruplar saptadıkları işkencecileri öldürüyordu. Bizi görünce, herhalde, "Beni de öldürmeye geldiler" diye düşündü. Ona, "Sakin ol, seninle röportaj yapacağız" dedik. Bize anlatmaya başladı: "Babam MİT'çiydi. MİT'e şöyle girdim. Şöyle eğitim gördüm" vb... Bu röportajı ertesi gün Aydınlık'ın manşetinde yayınladık. Bu bir başlangıç oldu. Neredeyse bir yıl yoğun bir çalışmayla, Kontrgerillacıları isim isim saptadık. Resimleriyle, adresleriyle yayımladık. MİT Müsteşarı Hiram Abas daha sonra, "Aydınlıkçılar bize iki kez darbe indirdi" derken, kastettiği birinci darbe bu kampanyamızdı. İkincisi ise 80'li yıllarda Mehmet Eymür'ün, Turgut Özal'ın talimatıyla hazırladığı MİT Raporu'nu teşhir ederek başlattığımız yayındı.

Mücadele dolu tarihiyle AYDINLIK - Resim: 3

BAHAR EYLEMLERİNDEN ZONGULDAK GREVİNE

1978 Aydınlık'ında Başyazarımız Doğu Perinçek'in yanı sıra, Cemal Süreya, Muzaffer Buyrukçu, Rıfat Ilgaz, Tahir Özçelik, Sina Çiladır, Nimet Arzık, İsmet Zeki Eyüboğlu, Abdullah Rıza Ergüven ve Nezih Coş gibi önemli isimler de yazıyordu.

80'li yıllarda çıkarttığımız 2000'e Doğru dergisiyle, '89 Bahar eylemlerine ve '91 Zonguldak Grevi'ne önderlik ettik. Toplumumuzu Kürt Sorunu'nun çözümü konusunda aydınlattık. Tüm halkımızı, özellikle PKK'yı, ABD'nin bölücülüğüne alet olunmaması konusunda uyardık.

Aydınlık'ı on üç yıl aradan sonra 1993'te Aziz Nesin ağabeyimizle birlikte, yeniden günlük olarak çıkartmaya başladık. Gazetemizde Doğu Perinçek, Feroz Ahmad, Metin Altıok, Burçay Anger, Korkut Boratav, Savaş Emek, Cezmi Ersöz, Şükrü Günbulut, Ahmet İnam, Fethi Naci, Baskın Oran, Fikret Otyam, İzzettin Önder de yer alıyordu. Eşref Bitlis suikastını ve Susurluk tezgahını açığa çıkarttık. Çiller Özel Örgütü'nü çökerttik. 1994'te gazetemiz haftalık dergiye dönüştü ve 2010 yılına kadar yayınını sürdürdü.

Mücadele dolu tarihiyle AYDINLIK - Resim: 4

E-AYDINLIK ATAĞI

ABD ve Fetullahçı Gladyo'nun 21 Mart 2008 Ergenekon operasyonlarının da ilk hedefi Aydınlık ve partimizdi. Bunun yanı sıra vatansever subaylarımız da hedefteydi. Aydınlık ve Ulusal Kanal bu tezgâhla ve BOP Eşbaşkanlığı'yla da kararlılıkla mücadele etti. On binleri Silivri Zindanı'nın kapılarında buluşturdu. 1 Mart 2011 günü yeniden günlük gazete olarak yayınlanmaya başladık. Vatan - Emek - Namus parolasıyla günümüze kadar geldik. 19 Ağustos 2011'de Aydınlık, Ulusal Kanal ve İşçi Partisi'ne baskın yapıldı. Çalışanlarımızın bir kısmı tutuklandı. 16 Nisan 2012'den sonra haftanın beş günü Avrupa baskısını çıkartmaya başladık. Bugün de e-gazete atağıyla yayınımızı güçlendiriyoruz.

Şimdi Vatan Partisi'nin önderliğinde, millet-ordu beraberliğiyle ve Aydınlık'ın büyük katkılarıyla, tüm emperyalist saldırıları püskürttük ve Devrim Dönemine girdik.

Parolamız; Bağımsız, Özgür, Güçlü Türkiye ve Aydınlık'a Doğru!

Tüm vatansever öncülerimizi ve yurttaşlarımızı e-Aydınlık'a abone olmaya çağırıyorum.

Aydınlık HİRAM ABBAS kontrgerilla