Yandex
16 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Muhafazakârlar ulusalcılaşıyor mu?

Muhafazakârlar ulusalcılaşıyor mu?
A+ A-
MUSTAFA SOLAK / TARİHÇİ

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Karar Gazetesi yazarlarıyla bir araya geldi. Yıldıray Oğur’un “Eskiden bu komplo teorilerini ulusalcılar dillendirirdi, şimdi muhafazakârlar dillendiriyor” sözü üzerine Abdullah Gül, “Evet öyle, aslında muhafazakârlar ulusalcılaşıyorlar” dedi. Oğur’un “bu tür komplolar” dediği şey Gül’ün, İngiltere Kraliçesi’nin adamı olduğuna ilişkin iddia. Gül, “muhafazakârlar ulusalcılaşıyor” ifadesiyle şu hususları belirtmeye çalışıyor:

1) Muhafazakârların ulusalcı olamayacağını kastediyor.

2) “Ulusalcılar komplocu olduğu için dışlanmalı” demeye getiriyor. Çünkü biz ulusalcılar bağımsızlığımıza öyle titriyoruz ki, onların komplo dediği her olasılığın üzerinde duruyoruz.

3) “Muhafazakârlar, düne göre ulusalcılaşıyor; yani ülkenin bağımsızlığını daha fazla düşünüyorlar. O halde muhafazakârların ülkenin geri kalanıyla birleşmesi önlenmeli” diyor.

MUHAFAZAKÂRLAR ULUSALCI OLAMAZ MI?

Ulusalcılığın ne olduğunu ortaya koyarsak, sorunun yanıtını daha rahat vermiş oluruz. Ulusalcılık, ulusunun bağımsızlığını, üniter devleti, Türk milletinin birliğini, laikliği, emeğinin ürününü (fabrikaları, tütününü, ayakkabısını, vb) savunmaktır. Ulusalcılık etnisiteye, din, mezhep ayrımına, ırkçılığa, yayılmacılığa karşı milliyetçiliktir. Irkçı, mezhepçi anlayışları reddeder.

Ulusalcılık, geniş bir yelpazedir; kendini sağda da solda da görenlerce sahiplenilebilir. Atatürk’ün devletçilik ilkesinden sosyalizme kadar uzanan bir ekonomik modeli içerir. Bir Kemalist de, sosyalist de, muhafazakâr da kendini ulusalcı sayabilir. Ulusun birliğini savunuyor, emperyalizme karşı mücadele ediyor, tarikat, cemaatlerin toplum ve devlet hayatında olmaması gerektiğini savunuyorsa ulusalcıdır. Dolayısıyla muhafazakârların önemli kısmı da ulusalcıydı ama ulusalcı duyarlılık şimdi artıyor.

GÜL'ÜN ZAMANLAMASI

Neden şimdi?

FETÖ darbe girişimi, alnı secde görenden zarar gelmeyeceği algısını esaslı olarak yıktı ve cemaat, tarikatların arkasında ABD, AB emperyalizmi olduğunu görmeye başlamalarını sağladı. Devlet yönetiminde, toplumun huzur içinde olmasında tarikat, cemaatlerin, din ve mezhebin değil laikliğin, liyakatin önemini bilinçlere çıkardı. Ümmetçilik değil milliyetçilik fikrinin birleştirici olduğunu görmeye başladılar. Bu ulusalcı duyarlılığın artışı demektir.

Colin Powell’la "2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma" yapan, 10 Kasım törenlerinde hastalanan(!) Abdullah Gül’ün ulusalcılıktan ve muhafazakârların ulusalcılaşmasından rahatsız olması doğal. Gül’ün muhafazakârların ulusalcılaşmasından rahatsızlığının bir nedeni, muhafazakâr kesimin HDP’ye duyduğu tepkiden olsa gerek. Gül, Ahmet Taşgetiren’in “HDP'ye yönelik bir tecrit, izolasyon var. Sağlıklı buluyor musunuz?” sorusunu şöyle yanıtlıyor:

“Cumhurbaşkanlığımda hepsini angaje etmeye çok önem verirdim. Her dış ziyaretimde bütün partilerden olduğu gibi onlardan da temsilci alırdım. Bu beni gittiğim yerde güçlü yapardı. Masaya şöyle oturunca hepsini tanıtırdım. MHP’li arkadaşımı da HDP’li arkadaşımı da tanıtırdım. Bütün gezilerimde de olmuşlardır.”

Gül, HDP’li siyasetçilerin PKK ile arasına mesafe koymamasını, “Öcalan’ın heykelini dikeceğiz”, “Sırtımızı PKK’ya yaslıyoruz” vb söylemlerini eleştirmiyor; aksine terörist PKK’nin taleplerinin sözcülüğünü yapan HDP’yi diğer partilerle eş tutup meşrulaştırıyor.

Atlantikçi cepheye karşı milli cephe örülmeli.

Ne istiyor? Gazetecilere verdiği demeçten gösterelim:

Ahmet Taşgetiren: Bu noktada Batı’nın günahları da gündeme geliyor. Yani ABD, Avrupa Türkiye'yi 15 Temmuz sonrası, PYD/YPG meselelerinde, Kıbrıs’ta anlamadı ve Türkiye buralara sürüklendi gibi bir değerlendirme de var.

Abdullah Gül: Batı'nın yanlışlıkları, günahları saymakla bitmez. Ama neticede bu işler kızgınlıkla öfkeyle değil, hesap kitap yapıldıktan sonra karara bağlanırsa bu ayrı bir mevzu.

ASIL CEPHELEŞME

Gül için Batı’nın günahları, basitçe eleştirilip geçiştirilecek bir konu. Kamuoyunun biriken tepkisini eleştiriyle boşalttıktan sonra öfkeyi bir yana bırakmaktan yana. Aslında emperyalizme teslimiyeti savunuyor. 15 Temmuz’u planlayan, PYD’ye 60 bin TIR silahı veren, “Türkiye’nin sondaj çalışması kışkırtmadır” diyen ABD, bunları Türkiye’yi anlamadığı için mi yaptı?

Aksine Türkiye’nin, planlarını bozduğunu anladı ve ülkemize tehditler savurdu, teröristleri destekledi. Gül bunlara değinmiyor. Türkiye’nin, iktidarın tutarsız politikalarına rağmen AB, ABD’den düne göre daha bağımsızlıkçı rotaya yönelmesinden rahatsızlık duyarak HDP’nin de içinde olacağı bir Atlantik cephesi öneriyor. Atlantikçi cephenin karşısında Milli cephenin örülmesi gerekiyor.

Gül’ün söylemi aslında ülkemizdeki saflaşmanın laik-anti laik değil, milli-gayrı milli olduğunu gösteriyor. Laiklik de milli meselelere dahildir; fakat cepheleşmenin esası olamaz. Bağımsızlık temelinde ulusalcılar yani milliciler bir araya gelmeli.

Son Dakika Haberleri