Mülteci istihdamı
Çalışma saatlerinin azaltılmasının verimliliği ve üretkenliği artırdığına ilişkin pek çok bilimsel çalışmanın yapıldığı günümüzde mültecilerin sigortasız, düşük ücretli, uzun çalışma saatlerine dayalı bir üretim modelini yaygınlaştırmak uzun vadede üretime zarar vermektedir
Son günlerde yeni bir mülteci tartışmasına şahit olmaktayız. Bu yazımızda ülkemizdeki mültecilerin (yabancı ve kaçak işçilerin)Türk ekonomisine ve istihdamına etkilerini inceleyeceğiz.
Bilindiği üzere ülkemizdeki mültecilerin büyük bir kısmı yoğun emek gücü gerektiren sektörlerde çalışmaktadır. Bu tür işler kalifiye iş gücü aramamaktadır. Uzun çalışma saatleri, düşük ücret, kayıt dışılık, yetersiz çalışma koşulları, fiziksel gücün yoğun kullanımı bu tür işlerin ortak özellikleri arasında sayılabilir. Düşük ücret ve uzun çalışma saatlerinden dolayı iş verenlerce mültecilerin çalıştırılması ekonomik açıdan daha tercih edilir olmaktadır. Ancak bu duruma kamuoyundan zaman zaman tepkiler gelmektedir. Bu itirazlara karşı gerek iş verenler gerek hükümet yetkilileri Türk vatandaşlarının bazı işlerde çalışmak istemediğini, yabancı çalışanların olmaması durumunda pek çok sektörde üretimin olamayacağını hatta ekonominin batacağını belirtmekteler.
Ülkemizin ve hane halkımızın ekonomik gelişime paralel olarak belirli bir hayat standardı bulunmaktadır. Bu hayat standartı, belirli bir maddi gücü, daha kurumsal bir iş seçimini ve konforlu bir iş alanını içermektedir. Zaten sorun da burada doğmaktadır. Kendisine yeterli maddi getiri sağlayamayan, temel ihtiyaçlarını dahi karşılamaya yetmeyen, çalışma şartları bakımından sorunlu işleri vatandaşlarımız tercih etmemekte bu tür işleri mülteciler üstlenmektedir.
Peki vatandaşımızı bu konuda suçlamak mültecilerin çalışkanlığını övmek, sanayimizin, tarımımızın pek çok iş kolunu yabancı çalışanlara teslim etmek ne kadar doğrudur?
Mültecilerin çalıştığı işletmelerin ortak özelliği buralardaki üretimin büyük oranda kol gücüne dayanması, sermaye yatırımlarının (mal&ekipman) yetersiz olmasıdır. Bu tür işletmeler sermaye yatırımı yerine ucuz emeği tercih eder.Yine bu işletmelerde kurumsallaşma yoktur veya yeterli oranda değildir. Uzun çalışma süreleri sonucu buralarda çalışanlar bir nevi modern köle durumundadır.
SÜREKLİ GÖÇMENLE SÜRDÜRÜLEBİLİR Mİ?
Doğal olarak Türk vatandaşları bu şartlarda çalışmak istememektedir. Peki mülteciler neden çalışmak istiyor. Bu kişiler daha iyi yaşam koşullarına kavuşmak veya savaş, çatışma, ekonomik kriz vb gibi durumlardan kaçıp hayatta kalabilmek amacıyla ülkemize gelmektedir. Hayata tutunabilmek amacıyla, bir nevi zorunluluktan dolayı bu şartlarda çalışmayı kabul etmektedirler. Doğal olarak kendilerine daha iyi bir gelecek kurma imkanı bulduklarında ise bu şartlar altında çalışmamaktadırlar. Örneğin son yıllarda TL’nin değer kaybetmesi sonucunda döviz cinsinden gelirleri yarı yarıya azalan pek çok göçmen ülkemizden ayrılmıştır. Bu durumda teorik olarak şu soruyu sormak istiyoruz. Eğer TL’nin değer kaybının sürmesi veya ülkelerindeki savaş, ekonomik kriz vb durumların sona ermesi gibi nedenlerden dolayı göçmenlerin ülkemizden ayrılması sonucu ne olacaktır? Pek çok sektörde vatandaşlarımız göçmenlerin çalıştığı alanlara yabancılaşmıştır. O işlerde kültür kaybı oluşmuştur. Tekrardan o işlerdeki yetkinlik nasıl kazanılacaktır?
Ülkemizde düzenini kurmuş, ülkemize kesin olarak yerleşmiş mültecileri incelediğimizde bunların çocuklarının yani ikinci ve üçüncü kuşak mültecilerin anne babalarıyla aynı şartlarda çalışmak istemediklerini görmekteyiz. Mülteci psikolojisine sahip olmayan bu kuşaklar da modern çalışma koşulları talep etmektedir. Dolayısıyla mültecilere teslim ettiğimiz sektörlerdeki iş gücünün devamlılığını sağlayabilmek amacıyla ülkemize sürekli olarak göçmen mi kabul edeceğiz? Bu sorunun da cevabını merak etmekteyiz.
Vatandaşlarımız daha düzenli bir yapısı olan, sigortasının yattığı, ast üst ilişkisinin belli olduğu kurumsal işletmelerde çalışmak istemektedir. O yüzden de örneğin fırınlar çalışan bulmakta zorlanmakta ancak ekmek fabrikalarına ihtiyaçtan çok daha fazla iş başvurusu olmaktadır. Yine aynı şekilde evde çocuk bakımına Türk çalışanları tarafından pek rağbet olmamakta ancak ana okulu/ kreşlerde çalışma isteği daha fazla olmaktadır.
Kurumsallaşmamış işletmelerde yukarıda açıklandığı üzere mülteci çalıştırılabilmesi işletmeler açısından haksız rekabet doğurmaktadır. Mültecilere asgari ücretten düşük ücret ödenmesi, sigortasız ve uzun çalışma süreleri vb sonucu mülteci çalıştıramayan kurumsal işletmeler dezavantajlı duruma düşmektedir. Bu yüzden kurumsal işletmeler istenilen seviyeye gelememekte, istenilen yatırımı yapamamaktadır. Kurumsal işletmelerin sayısının az olması istihdam oranını dahi etkilemektedir.
VATANDAŞLARIMIZIN ÇALIŞMA İŞTAHINI KAYBETMESİ
Sayıları milyonları bulan mülteci istihdamı sonucu milyonlarca vatandaşımız çalışma hayatından kopmaktadır. Bu durumun artık kanıksanmıştır, pek çok vatandaşımız “çalışma”ya yabancılaşmıştır. Çalışkanlığıyla ünlü Türk insanının tekrardan çalışma hayatına kazandırılması gerekmektedir. Beğenilmeyen, tercih edilmeyen iş kollarına yönelik özendirici politikalar geliştirilmelidir. Bu işlere saygınlık kazandırılması amacıyla teşvikler, pozitif ayrımcılıklar uygulanmalıdır. Bu sektörlerde çalışanın hakkının gözetilmesi amacıyla sendikalaşma zorunlu olmalı, modern iş ortamlarının oluşturulması amacıyla bu sektörlerdeki işletmelerin kurumsallaşmaları desteklenmeli, makine&ekipman ve teknolojinin buralarda kullanımının sağlanması gerekmektedir. Çalışma koşulları, sosyal hakların korunması devlet tarafından sıkı bir şekilde denetlenmelidir. Ayrıca sosyal yardımlar bu açıdan yeniden değerlendirilmelidir.
SONUÇ
Çalışma saatlerinin azaltılmasının verimliliği ve üretkenliği artırdığına ilişkin pek çok bilimsel çalışmanın yapıldığı günümüzde mültecilerin sigortasız, düşük ücretli, uzun çalışma saatlerine dayalı bir üretim modelini yaygınlaştırmak uzun vadede üretime zarar vermektedir. Kurumsal, kurallara uyan firmalarımızı da olumsuz etkilemektedir. Vatandaşlarımızı üretimden koparmaktadır. Mülteci istihdamı ile ekonominin sürdürülmesi geçici ve kolay bir çözüm yoludur. Toplumsal ve ekonomik açıdan yararı zararından daha azdır.
Çalışma çağındaki tüm vatandaşlarımız iş bulduğu takdirde halen iş gücüne ihtiyaç olduğunda mülteci istihdamına başvurulmalıdır. Şu unutulmamalıdır ki; mültecileri misafir etmek ile milyonlarca işsizin bulunduğu ülkemizde mülteci istihdam etmek çok farklı konulardır dolayısıyla çok farklı sonuçlar doğurmaktadır. Nihai hedef, emperyalizmin kökünün bölgemizden kazınması olmalıdır. Bu sayede insanlar mülteci konumuna düşmekten kurtulacak, ülkeler ve halklar kardeşçe, barış ve dostluk içinde yaşayabilecektir.
ekopolitika.com sitesinde yayımlanmıştır.