23 Ekim 2024 Çarşamba
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

“Müttefik” Almanya-AB’nin Türkiye’ye karşı FETÖ-PKK dostluğu!

Türk-Alman Günlüğü (Deutsch-türkische Journal/dtj) haber portalında Federal Almanya Savcılığının bir suç duyurusu yer aldı; “Türk istihbaratından bir hükümlünün suç ortağı da hakim karşısına çıkacak. Ayrıca bu davada üç şüpheli de Avusturya’da var.”

“Müttefik” Almanya-AB’nin Türkiye’ye karşı FETÖ-PKK dostluğu!
A+ A-
ALİ MERCAN / VATAN PARTİSİ YURTDIŞI TEMSİLCİSİ

İlk bakışta gayet normal, polisiye bir olay gibi algılanan bu açıklama, Almanya-Avrupa ve Batı-Türkiye arasındaki ilişkiler karmaşası üzerini örten bir perde işlevi görmekte ve düşünmeye zorlamaktadır.

14 Ağustos 2022 tarihli dtj/dpa haberinin devamında durum biraz daha aydınlanıyor: “Milli İstihbarat Teşkilatına (MİT) yönelik bir soruşturmada, Federal Savcılık ikinci bir kişi hakkında suç duyurusunda bulundu. Bir süredir mahkum olan asıl failin, Gülen hareketinin destekçileri hakkında bilgi toplamak için onu işe aldığı söyleniyor.” Bu bilgi Karlsruhe (Yüksek Mahkeme) yetkilisi tarafından açıklandı.

BİLGİ TOPLAYANA MAHKUMİYET, TERÖRİSTLERE ÖZGÜRLÜK

Temmuz ayı ortasında, Düsseldorf Yüksek Bölge Mahkemesi de Ali D. adlı bir kişiyi denetimli serbestlik şartıyla bir yıl dokuz ay hapis cezasına çarptırdı. Edinilen bilgiye göre, suç ortağı olduğu iddia edilen kişi de şimdi orada ve serbest.

O zamandan beri hüküm giyen D., Eylül 2021'de bir Düsseldorf otelinde düzenlenen büyük çaplı bir operasyon sırasında tutuklandı. 41 yaşındaki D, 2018'den beri PKK ve Gülen hareketi (FETÖ) destekçileri hakkında bilgi topladığını ve MİT gizli servisine ilettiğini itiraf etmişti. Alman vatandaşı olan zanlının bilgi almak için Ağustos 2021'de anlaştığı ve kısa bir süre sonra, tanıdığına iki isim verdiği ve bilgi aktardığı söyleniyor.

Temmuz ayı sonunda komşu Avusturya'da da tutuklamalar yapıldı. Devlet Güvenlik ve İstihbarat Başkanlığı (DSN) ve Tirol'de Anayasayı Koruma ve Terörle Mücadele Dairesi (LVT) tarafından yürütülen soruşturmalar sırasında, üç Türk casusluk şüphesi ile geçici olarak tutuklandı. Sanıkların evlerinde yapılan aramalarda çok sayıda bilgi taşıyıcı, cep telefonu ve alarm araçları ele geçirildi.

Buraya kadar haberlerin ne olduğunu genel olarak anlıyoruz. Ancak mahkemenin açıklaması ve haberin veriliş şeklinden olayların sanki Almanya’nın güvenliğine karşı bir casusluk faaliyeti gibi yansıtılmasını tam yerine koyamıyoruz ve Almanya ile AB’nin tutumlarıyla kıyaslıyoruz.

ALMANYA VE AB’NİN MÜTTEFİKİ TÜRKİYE Mİ, PKK-FETÖ’MÜ?

PKK terör örgütü ABD ve İsrail’in kontrolü ve desteği ile Türkiye’ye karşı bölücü terör saldırıları yürütüyor. Bütün “Batılı Müttefikler” PKK’yı terör örgütü olarak kabul ediyorlar. Ancak olguları incelediğimizde bu “Müttefiklerin” terör örgütlerinin Türkiye’ye karşı saldırılarında en büyük destekçiler olduğunu görüyoruz. FETÖ’nün (Fethullahçı Terör Örgütü) ise aynı şekilde Türkiye’ye karşı her türlü yıkıcı faaliyet içinde olduğu apaçık biliniyor. 15-16 Temmuz 2016’daki Gladyo darbe girişiminin esas aleti FETÖ’dür. Bu nedenle Devlet, Polis, Silahlı Kuvvetler vb. içinden onbinlerce FETÖ mensubu tasfiye edilmiş ve yargı kararıyla mahkum edilmişlerdir. Şimdi sürecin gerisine bakalım:

AB ülkeleri ve özellikle Almanya PKK terör örgütünün en serbest hareket ettiği ülkedir. PKK, çeşitli isimler altında paralel örgütler kurmakta, Alman siyasi partilerinde milletvekili olmakta, medya araçları kurarak Türkiye aleyhinde propaganda yapmaktadır. PKK’yı öven gösteri izinlerini Sol Parti ve Yeşiller’den görevliler almakta, konuşmacı olmaktadırlar. Suç işlediklerinde şikayet üzerine basılan bürolarına adı geçen partilerin yetkilileri gidip oturmakta ve arama yaptırmamaktadırlar. PKK esnaf vatandaşlarımızı haraca kesmiştir. Daha da vahimi PKK Almanya ve Avrupa’daki uyuşturucu ticaretinde rakipsizdir, adeta dokunulmazlığı vardır. Bütün bunlar, PKK’yı her alanda Türkiye’ye karşı tepe tepe kullanma karşılığındadır.

FETÖ’ye gelince; Atlantik merkezinin Türkiye’ye, bütün Türki Cumhuriyetlere ve Asya ülkelerine karşı yıkıcı faaliyetlerinin Gladyo aygıtı olan cemaat Almanya’da tam imtiyazlı konumdadır. FETÖ özel okullar açıyor, bunlar için destekler alıyor, darbe girişiminde rol aldıkları için Türkiye’den kaçıp Almanya’ya geliyorlar ve her türlü olanak hemen kendilerine sunuluyor. Zekeriya Öz, Celal Kara gibi mahkumiyetleri kesinleşmiş FETÖ’cüler resmi yollardan istenmesine rağmen iade edilmiyor. FETÖ’nün Avrupa ve Almanya İmamları aleni olarak, bürolarında yıkıcı faaliyetlerini yürütüyorlar. Batı ve özellikle en “disiplinli devlet” Almanya bu konularda gözümüzün içine baka baka bölücüleri ve Gladyocu terör mensuplarını kolluyor. Mahkumiyetleri bulunan terör suçlularını koruyor ve Türkiye’ye karşı koz olarak elinde tutuyor. İade taleplerini yerine getirmiyor.

Dtj, Almanya’nın bu terör örgütlerine karşı tutumuyla ilgili izahatlarını şu şekilde özetliyor: “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gülen hareketini Temmuz 2016 darbe girişiminden sorumlu olmakla suçluyor. Fethullah Gülen ise bunu şiddetle reddediyor. Ancak, bazı takipçiler bağımsız hareket etmiş ve olaya karışmış olabilir diyor. Federal Savcılık, PKK'yı da terör örgütü olarak sınıflandırıyor ve Türkiye'de çok sayıda suikast ve saldırı gerçekleştirdi” diye kayıtlara geçiriyor. Ancak devamı yok.

Türkiye’nin resmi makamları ve adalet kurumlarının açıklamalarına rağmen Alman makamlarının Terörist başıların açıklamalarını öne çıkartmaları “dost ve müttefiklik” derecelerini gösteriyor. Resmi açıklamalarda en önde gelen “dost ve müttefik ortak” ifadelerine rağmen Almanya ve AB Türkiye’ye karşı terörist faaliyetlerde bulunanları kolluyor, Türkiye’nin yanında durmuyorlar. Tam tersine onları destekliyor ve ülke güvenliği için bilgi toplamayı kendilerine karşı casusluk olarak mahkum ediyorlar.

Durumu daha iyi anlayabilmek için Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un Türkiye ziyaretine bakalım; Misafir olduğu ülkenin kendi muadili Bakanına karşı küstah ve sömürgeci elçisi gibi davranıyor. Ayrıca Atlantik Merkezince iç kargaşalık yoluyla iktidar değişikliği peşinde olan CHP-HDP-İYİ Parti yetkilileriyle basına kapalı toplantı yapıyor.

Almanya ve AB’nin Türkiye’ye yönelik politikalarında iki yüzlü olduğu söylenir. Duruma göre iki değil dört yüzlüler.







Son Dakika Haberleri alman Düsseldorf Yüksek Bölge Mahkemesi