Müzik erozyonunda kadın
Eğer ülkenizin, halkınızın bir kez dışa bağımlılığa boynu uzatılmışsa, siz de öylesine ağır zincirlere vuruluyorsunuz ki, yıllar boyu gözleriniz, yüreğiniz, düşünce dünyanız, ruhunuz o zincirlerin şakırtısına alışıyor. Farkında değiliz ama aslında her gün evlerimizde, işimizde, sokakta, her yerde adeta kültürel yozlaşma saldırısı altındayız. Her gün bu erozyon hücrelerimize pompalanıyor.
Dil en önemli iletişim aracımız. Yaşamın her alanında kullandığımız sözler toplumun yapısını doğrudan değiştiriyor. Aile yapımızda, eğitim anlayışımızda, manevi değerlerimizde, düşünce yapımızda, gelenek ve göreneklerimizde yozlaşmalar, zincirler olup sarıyor bizi.
İşte, toplumun çözülmesinin, her türlü saygının ve sevginin yok edilmesinin kaynağı bu.
Sanatın bütün dalları, insanın manevi dünyasının gelişmesi, zenginleşmesi için var. İnsanlık, başından beri yazarak, söyleyerek, işleyerek, besteleyerek, seslendirerek, oynayarak, anlatarak günümüze geldi.
Anadolu’muzun, her köşesinde de binlerce yıllık kültürel hazineler, aynı zamanda insanların gelenek ve göreneklerine yazıldı. Türkülerimizi, şarkılarımızı, sazlarımızı, dünyanın gözbebeği miraslarımızı en iyi batı bilir.
Kültürel erozyonun her türlüsü, milletçe hayatımıza birer truva atı gibi sokuldu. Gece gündüz “Modernlik”, “İleri zihniyet” diye özendirilerek, tv programıyla, müziğiyle, filmleriyle, kitaplarıyla, romanlarıyla, oyunlarıyla öylesine içimizde ve o kadar göz alıcı ki, kendimizi kaptırmış gidiyoruz.
Melodide, sözde, ritmde kirlenmeye bakıyoruz. Kadının aşağılanması üzerinden yaşamımızın değerleri pervasızca yıpratılıyor. Çürümüşlüğün, kültürel yozlaşmanın en yaygın kullanıldığı alanlardan biri olan müzikte erozyonun, kadınları aşağılayarak yapılması kültürümüze ve gerçek sanata, gerçek müziğe saldırılardır aslında.
Gelecek kuşaklarımıza yerleştirilmeye çalışılan, onları uyuşturan, bireyci, çıkarcı, bencil ve yoz anlayışlara karşı kendimizi, ailemizi, çevremizi korumalıyız.
Toplumsal iradeyi güçlendirecek kültürel her türlü çabanın, çalışmanın, devletçe desteklenmesinden, özendirilmesinden, geliştirilmesinden daha etkili yol yoktur. Kültürel ve sanatsal şarlatanlıkların önüne ancak devletin ve milletin kararlı, birleşmiş iradesi geçebilir.
Kırılacak zincirler varsa, o zincirlerden kurtulacak irade elbette ki vardır. Seyyit Nesimi, topraklarımızın iradesini unutulmaz dizeleriyle anlatmış:
Encüm ile felek benim vahy ile melek benim / Yıldızlara felek benim, vahiy ile melek benim
Çek dilini vü epsem ol ben bu lisâna sığmazam/ Çek dilini dilsiz kesil, ben bu lisana sığmazam