‘Nafakada istisnalara değil genele odaklanalım’
Adalet Bakanı Bozdağ, ‘1 gün evli kalıp da nafaka alan kaç kişi, bunun istatistiğini yapmak lazım. Onun da büyük bir rakam olduğunu düşünmüyorum’ dedi. Vatan Partisi Öncü Kadın Hukuk Bürosu Başkanı Av. Zühre Genişel, bakanlığı verileri açıklamaya çağırdı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, süresiz nafakaya ilişkin, “Önceliklerimiz arasında değil” açıklamasında bulundu. 180 bin boşanmadan 30 bininde nafaka hükmünün verildiğini belirten Bozdağ, kısa süreli evliliklerde nafaka bağlanmasının adil olmadığını, nafaka konusunda bir hazırlık yapıldığını da sözlerine ekledi. Vatan Partisi Öncü Kadın Hukuk Bürosu Başkanı Av. Zühre Genişel, tartışmanın istisnai durumlardan değil genel durumlara odaklanmasının daha doğru olacağına işaret etti. Genişel, Adalet Bakanlığını bu sürece katkı için verileri açıklamaya çağırdı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, salı günü A Haber canlı yayınında Melih Altınok’un soruları yanıtladı. Süresiz nafakanın kaldırılıp kaldırılmayacağının sorulması üzerine Bozdağ, Adalet Bakanlığının uzun zamandır gündeminde olan bu konunun çok tartışıldığını söyledi. Nafakanın 1988'e kadar süreli olduğunu, bu dönemden sonra değişiklikle nafakanın süresiz talep edileceğinin Medeni Kanun'da yer aldığını hatırlatan Bakan Bozdağ, bu alandaki Yargıtay içtihatlarına işaret etti. Anayasa Mahkemesinin de bunun anayasaya aykırı olmadığına hükmettiğini ifade eden Bozdağ, "İçtihat değişikliğiyle süresiz nafaka süreli hale dönebilir" demenin "bunlardan haberi olmamak ya da haberi olduğu halde farklı şekilde değerlendirmek" anlamına geldiğini vurguladı.
6 BOŞANMADA BİR NAFAKA HÜKMÜ VAR
Bekir Bozdağ sözlerine şöyle devam etti: “2021'de 279 bin 700 boşanma davası açılmış, bunun 180 bini boşanmış. 30 bin civarında da nafakaya hükmedildiğini görüyoruz. Geçmişte bu kadar boşanma yoktu. Bu kadar boşanma olmayınca da nafaka toplumda fazla karşılaşılan bir sorun olarak gözükmüyordu. Eşlerin büyük bir kısmı anlaşmalı boşanmış. Orada nafaka talebi yok. 180 bin içinde 30 bin büyük bir rakam değil. Yaptığımız hazırlıklar içinde bir yandan sosyal devlet ilkesini gözetmemiz lazım. Bir yandan toplumda yaşanan sorunun büyüklüğünü ölçülmemiz gerek. Öte yandan talebin yoğunluğunu ve talebin her iki tarafa hak ve menfaatleri çelişmeleri tespit etmemiz lazım.”
‘NAFAKA CAYDIRMAZ’
"Bir ay evli kalıyorsunuz uzun süre nafaka ödüyorsunuz" tartışmalarının hatırlatılması üzerine Bozdağ şunları söyledi: "Bir ay evlilikte ömür boyu nafakayı adil de doğru da hiç görmedim, görmüyorum da. Bunun adil olması ve hakkaniyete uygun olması son derece önemlidir. Bu konularda bakanlığın hazırlığı var, çözüm önerileri de var, onlar da somuta dönmüş durumda ama bu adım için zamana ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.”
Melih Altınok’un “Nafakanın evlilikte caydırıcı bir unsur haline geldiği tartışılıyor sözleri üzerine Bozdağ, şöyle konuştu: “Nafakaya iki tarafın mali durumuna göre hükmediliyor. Bir gün evli kalana ömür boyu nafakayı benim vicdanım da kimsenin vicdanı da kabul etmez. Bunu haklı gören biri olduğunu da zannetmiyorum. Ama baktığınızda bu 30 bin kişi içinde 1 gün evli kalıp da nafaka alan kaç kişi, bunun istatistiğini yapmak lazım. Onun da büyük bir rakam olduğunu düşünmüyorum. Kadınlar da boşanmayı istiyor, nafakayı istemiyor. İstese 180 bin boşanma içinde kusur icabı ile ya erkeğin ya da kadının birine nafaka düşer. Böyle bir rakam söz konusu değil. Boşanmayı dün kınanan ve ayıplanan bir hal olarak görürken artık insanlar normal görüyor. Nafakanın yüksekliği boşanmayı engeller mi, engellemez. Çünkü insanlar nafaka yüzünden değil evdeki huzur, saadet, geçim ve başka nedenlerle o riski göze alıyor. Kimse ilk göz ağrısından ayrılmak istemez. Belli ki yük çekilemez hale gelince boşanma kararı alınıyor. Ben boşanan çiftlerin nafakayı düşünerek hareket ettiğini düşünmüyorum. Nafakayı boşanma kararı aldıktan sonra hukukun tanıdığı haklar çerçevesinde görmek gerek.”
SINIRLAMAK TOPLUMSAL SORUNLARA YOL AÇAR
Öncü Kadın Hukuk Bürosu Başkanı Av. Zühre Genişel, gündemdeki nafaka tartışmalarını değerlendirdi. Genişel, nafaka konusunun çok tartışılmasına rağmen doğru tarafının gözden kaçtığını söyledi. Av. Zühre Genişel şöyle konuştu: “180 bin boşanmadan 30 bininde nafaka kararı çıkmış. Çoğunda nafakaya hükmedilmiyor. Takdir edilen nafakalar da geçim sağlayabilecek miktarda değil. Nafaka boşanmaya giden süreçte evliliğin birliğini sarsan tarafa mağduriyetin giderilmesi yükümlülüğünü veriyor. Mahkemeler boşanma tarihi itibari ile tarafların ekonomik durumunu inceler, buna uygun karar verir. Boşanmadan sonra ekonomik durumda bir düzelme varsa, nafakanın kaldırılması da kanunen mümkündür. Her dosya kendine özeldir. Uygun olan formülü hakimler uygulamakta. Uygulamadan kaynaklanan aksaklıklar varsa mahkemeler ve üst mahkemeler yoluyla düzeltilir. Ama kanunla nafakanın sınırlı hale getirilmesi daha büyük sorunlara yol açar. Nafakayı sınırlamak ya da kaldırmak, boşanma davasında zaten zorluk yaşayan kadını evliliğe mecbur hale getirecektir. Bir yandan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kadının iş hayatında yer alması için çalışmalar yürütürken diğer yandan nafaka ile ilgili bir kısıtlama ya da kaldırma kararı toplumsal sorunlara kadınların toplumsal rollerden kopmasına neden olacaktır.”
‘ADALET BAKANLIĞI VERİLERİ AÇIKLAMALI’
Av. Zühre Genişel, Adalet Bakanlığını bu sürece katkı sağlaması için istatistikleri açıklamaya da çağırdı. Genişel, “Kısa süren evliliklerin yüzde kaçı boşanma ile sonuçlanıyor. Boşanma kararlarının kaçında nafakaya hükmediliyor. Bahsedilenler çok istisnai durumlar. Asıl sorun nafaka miktarının ihtiyaca yanıt vermemesi ve çoğunun tahsil edilememesinde” dedi.
‘NAFAKA ÖNCELİKLERİMİZ ARASINDA YOK’
Adalet Bakanlığına getirildikten sonra bu konunun medyada yer aldığını anımsatan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Sanki bakanlık medyaya bilgi vermiş. Bu konu medyada yer aldı. Bizim böyle bir bilgi vermemiz söz konusu değil. Ben de medyadan takip ettim. Bir sürü ahkam kestiler, bakanlık şöyle, böyle yapıyormuş diye. Bize de bir sürü eleştiri yaptılar. Yapmadığımız bir işten yapmış gibi muamele ettiler, çok üzüldüm. Şu anda bakanlığımız bu sorunu görüyor, böyle bir sorunu Türkiye'nin var. Bu sorunla ilgili çalışmaları da bakanlığın var. Şu anki önceliklerimiz arasında bu soruna ilişkin adım atmak yok. Önceliklerimiz arasında yok."