Avrupa Parlamentosu Raporu: Siyasi çizgi değişmeden tam üyelik yok
Hükümete yakın kesimler NATO'da İsveç'e evet dememiz karşılığında AB kapısının açılacağını öne sürerken Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raporu 'Türk hükümetinin izlediği siyasi çizgi değişmediği sürece tam üyelik amaçlı müzakereler başlamacak' diyor.
Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesi, 18 Temmuz'daki oylamada Türkiye hakkındaki 2022 Komisyon Raporu'na ilişkin rapor taslağını 47 oyla kabul etti. 10 üyenin çekimser kaldığı bildirilirken, ret oyu kullanılmadığı kaydedildi. AP Dış İlişkiler Komisyonu, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki tam üyelik görüşmelerinde fiili olarak var olan hareketsizliğin aşılmasını ve Ankara ile Brüksel arasında tam üyelik müzakereleri yerine "gerçekçi" bir format geliştirilmesini talep etti.
Türkiye raporunda, "Türk hükümetinin izlediği siyasi çizgide radikal bir değişiklik olmadığı sürece, AB ile Türkiye arasındaki tam üyelik amaçlı müzakereler yeniden başlayamayacaktır" ifadesine yer verilmesi dikkat çekti. Komisyon'da kabul edilen ve yaz tatili sonrasında Avrupa Parlamentosu'na sunulacak raporda AB Komisyonu'ndan Ankara ile Brüksel arasındaki ilişkiler için yeni model arayışına girmesi talep ediliyor. Böylece fiili olarak dondurulmuş olan tam üyelik müzakerelerinin yeniden başlaması yerine yeni bir format talebi dile getiriliyor. AP'nin Türkiye raporunun, oturumların başlayacağı Eylül ayında ele alınması bekleniyor.
MÜLTECİLERİN TUTULMASINA DESTEK SÜRECEK
Türkiye'nin güvenlik, ticaret, ekonomik ilişkiler ve göç gibi konularda önemli bir ortak olduğu belirtilen raporda, mülteciler konusunda Ankara'ya destek verilmesi ve depremlerin ardından yeniden imar konusunda Türkiyeye yardıma edilmesi tavsiyesinde bulunuyor. Raporda ayrıca Ankara'dan “demokratik değerlere, hukuk devleti ilkelerine ve insan haklarına saygı göstermesi ve AB'nin temel ilkelerini tanıması” isteniyor.
NATO BAŞKA, AB'YE ÜYELİK BAŞKA
“Bir ülkenin NATO'ya üyelik süreci AB'ye üyelikle hiçbir şekilde ilişkilendirilemez.” cümlesine yer verilen Raporda, İsveç'in NATO'ya üyeliğinin daha da geciktirilmeden onaylanması talep edilirken, “Her ülkenin AB'ye üyelik yolunda katettiği mesafe kendi yaptıklarına bağlıdır.” ifadesi yer alıyor.
RUSYA YAPTIRIMLARINA KATILMAMASI ÜZDÜ
Raporda, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nunda (BMGK) Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını kınama yönündeki desteği övgü alırken, yaptırımlara katılmayışından duyulan üzüntü de dile getiriliyor.
ADALET BAKANI: MARJİNAL ÇEVRELERİN TESİRİ
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, rapor taslağının, Türkiye'deki güncel reform çalışmalarını ve insan hakları ile hukukun üstünlüğü alanlarındaki gelişmeleri nesnel verilere dayalı değerlendirmekten oldukça uzak olduğunu ifade etti. Sosyal medya hesabında açıklama yapan Bakan Tunç şunları kaydetti:
“Söz konusu raporun, son yıllarda AB çevrelerinde sıkça rastladığımız üzere bazı marjinal çevrelerin tesiri altında ve tek yanlı kaleme alındığını belirtmeliyiz. Umulur ki Komitenin anılan yaklaşımı AP Genel Kurulunca terk edilir ve ülkemize yönelik daha objektif, adil, tutarlı, verilere dayalı, bilimsel yaklaşımla hazırlanmış bir karar tasarısı kabul edilir. Bu vesileyle ülkemizin hukuk ve yargı alanında kendi insanının esenliği için ortaya koyduğu reform kararlılığını bir kez daha vurgular, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne olan sarsılmaz inancımızla dün olduğu gibi bugün de güçlü bir şekilde yolumuza devam edeceğimizin bilinmesini isteriz.”
60 YILLIK ÜYELİK MASALI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç'in NATO'ya üyeliğinin görüşüleceği Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta 11-12 Temmuz'da yapılan NATO zirvesine seyahat öncesinde Ankara-Brüksel arasındaki ilişkilerin yeniden canlandırılmasını talep etmiş, İsveç'in NATO'ya üyeliğinin onayını, bu ilişkilerin canlandırılmasıyla ilişkilendirmişti.
Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik süreci, 1963 yılında Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ortaklık antlaşması imzalamasıyla başlayan ve 1987 yılında tam üyeliğe başvurmasıyla ivme kazanan bir süreç. 1999 yılında AB üyeleri tarafından aday olarak kabul edilen Türkiye, 2005 yılında tam üyelik müzakerelerine başladı ama yine sonuçlanmadı. AB-Türkiye ilişkileri, Türkiye’nin FETÖ ve PKK operasyonları nedeniyle 2018 yılından beri fiili olarak dondurulmuş durumda.
AB’ye üyelik uzun zamandır Türkiye’ye bir yem olarak kullanılıyor. Almayacaklarını AB'nin liderleri başından beri ifade ediyor. ‘Burası bir zenginler kulübü. İkincisi burası bir Hristiyan kulübü. Ama Türkiye'yi Avrupa kapısına bağlarız. Orada kontrol altında tutarız, ne Asya'ya kaçar, ne de içeri alınır.’ şeklinde bir politika güdüyor.