16 Eylül 2024 Pazartesi
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

NATO’yla büyüyen terör

Türkiye’deki hatta yeryüzündeki bütün terör örgütlerini besleyen ABD ve NATO’dur. Türkiye son yıllarda PKK ve FETÖ terörüyle ilgili mücadelede çok mesafe aldı. NATO içinde kalarak, NATO’nun genişlemesine destek vererek terörün kökü kazınamaz. Bataklık kurutulmadan sivrisineklerden kurtulamayız.

NATO’yla büyüyen terör
NATO’nun doğuya doğru genişlemesi, İsveç ve Finlandiya’nın PKK’ya verdiği destekten daha büyük bir tehdit.
A+ A-
İBRAHİM KASAPOĞLU

Türkiye, 1984 yılından beri 38 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele ediyor. 15 Temmuz 2016 darbesinden bu yana da FETÖ ile uğraşıyor. Aslında 15 Temmuz bir Kontrgerilla-Gladyo darbesidir. Bunun da geçmişi Türkiye’nin NATO’ya girişi olan 1952 yılına dayanıyor. Yani Türkiye’nin son 70 yıllık tarihi bir anlamda terörle ve iç yıkıcılık ile mücadele tarihidir.

TERÖRİZM VE İÇ YIKICILIK NASIL BAŞLADI?

Kurtuluş Savaşımızda Anadolu’daki Millî Mücadeleyi boğmak için 30’un üzerinde ayaklanma ve isyanlar yapıldı. Ankara hükûmeti ateş çemberine alındı. Anzavur, Düzce, Konya, Yozgat Çapanoğlu, Çopur Musa isyanları bunlardan bazılarıdır.
Cumhuriyet kurulduktan sonra da iç yıkıcılık ve ayaklanmalar devam etti. Bu dönemde Mustafa Kemal ve hükûmeti 20’nin üzerinde iç yıkıcılık ve ayaklanmayla karşılaştı bunları bastırdı. Koçgiri, Nasturî, Şeyh Sait, Mutki ve Dersim isyanlarıyla, Menemen Kubilay olayı bunlara örnektir.
Gerek Kurtuluş Savaşımızdaki gerekse de Cumhuriyet dönemindeki bütün gerici ayaklanmaların ve iç yıkıcılık faaliyetlerinin arkasında zamanın emperyalist devletleri vardı.
Şeyh Sait ayaklanması, İngiltere'nin Musul tezini güçlendirmiş, İngiltere'ye yaramıştır. Ayaklanma bastırıldıktan sonra Milletler Cemiyeti Meclisi, 16 Aralık 1925 tarihinde Musul konusunda İngiltere'nin isteği doğrultusunda bir karar aldı. Yani Musul vilayetinin Irak'a bırakılmasına karar verdi.
Dersim ayaklanmasının elebaşı Seyit Rıza, 30 Temmuz 1937’de İngiltere Dışişleri Bakanlığına bir mektup yazarak onlardan destek ve yardım istemiştir. 1984 yılında emperyalistler, bu sefer PKK terör örgütünü piyasaya sürdüler. 90'lı yıllardan itibaren ise FETÖ eliyle tertipler sahneye kondu. Bunda başarılı olunamayacağı görülünce 15 Temmuz 2016’da darbe tezgâhladılar ve ezildiler. Görüldüğü gibi, 1920’lerden bugüne kadar bütün iç yıkıcılık ve terör faaliyetleri emperyalizm tarafından kışkırtılmış ve desteklenmiştir.

NATO’yla büyüyen terör - Resim : 1
Türk milleti ve ordusu el ele verip, 15 Temmuz 2016'da ABD/FETÖ darbesini bastırdı.

‘KÜÇÜK AMERİKA HEDEFİ'

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye Atatürk’ün bağımsız ve başı dik çizgisini terk ederek Atlantik cephesine katıldı. 1952’de NATO’ya girdik. Batı Avrupa gibi refaha kavuşacak, “Küçük Amerika” olacaktık. Türkiye’ye “demokrasi” gelecekti. Özgürlükler fışkıracaktı.
70 yıl sonra gördük ki bölünmeyle ve açlıkla yüz yüze kalmış, devlet ve millet olarak gırtlağımıza kadar borca batmışız. Hem millî güvenliğimiz hem de ekonomimiz büyük bir krize girdi. PKK/YPG gibi bölücü terör örgütleri binlerce canımızı aldı. FETÖ gibi yobaz terör örgütleri Cumhuriyetimizi yıkmaya kalktı. 12 Mart, 12 Eylül ve 15 Temmuz gibi faşist darbeler yaşadık. Maraş, Sivas, Başbağlar ve Çorum gibi katliamlara maruz kaldık. Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Eşref Bitlis ve Gaffar Okan gibi yüzlerce aydınımızı suikast sonucu kaybettik. En önemlisi de ABD’nin ülkemizi parçalama faaliyeti olan ‘Kukla Kürdistan’ (aslında ikinci İsrail projesi) projesiyle karşılaştık.
İşte ABD/NATO’nun getirdiği “demokrasi ve özgürlükler” bunlardır. Bütün bu melanetlerin arkasındaki gücün ABD/NATO olduğu hem belgelendi hem de Türk milleti yaşayarak gördü.

HATA NEREDE VE NASIL BAŞLADI?

2014-2015’lerden beri Türkiye hükûmetleri PKK ve FETÖ’yle ciddi bir mücadelenin içine girdi. Terör örgütlerine büyük darbeler indirildi. Türkiye, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG terörüne ve ABD’nin “Kukla Kürdistan” projesine karşı harekete geçti ve ABD planlarını bozdu. Ama Sayın Cumhurbaşkanımız Suriye ile işbirliği yapıp PKK’yı toptan temizlemek yerine ‘PKK’yı 40 km güneye süpürme’ projelerini savunuyor. Bu politika hem Suriye’yi bölen hem de ABD ve PKK’nın işine yarayan bir politikadır.
Hata, Davutoğlu ve Ak Parti liderinin eşbaşkan olduğu dönemdeki Suriye’nin parçalanacağı ve “Kısa süre sonra Emevi Camisinde namaz kılacağız.” politikasıyla başladı. ABD emperyalizminin kısa sürede başarı kazanacağı hayallerine kapıldılar. Hâlbuki çağımızda büyük, küçük hiçbir millet vatanını işgalcilere kolay kolay teslim etmez. 150 yılın gerçekleri bize şunu göstermiştir: Ezilen milletler ve devletler direnir.

NATO’yla büyüyen terör - Resim : 2
2014’ten itibaren PKK ve FETÖ’yle kararlı bir mücadelenin içine girildi. Terör örgütlerine büyük darbeler indirildi. ABD örgütlerini kurtaramadı!

ABD VE NATO’YA TAVİZ DEĞİL DİRENME BAŞARI GETİRİR

İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılması konusunda haklı olarak Sayın Cumhurbaşkanımız esti, gürledi, ama yağamadı. Siyasî hayatının en büyük hatalarından birini yaptı ve bu ülkelerin üyelik için ön başvurularına olur verdi. Asyalı dostlarımız nezdinde güvenilirliğine gölge düşürdü. En önemlisi de Türkiye’nin terörle mücadelesine zarar verdi.
Zafer naralarının hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Sonucun zafer mi yoksa teslimiyet mi olduğunu sevinerek kahkaha atanlardan anlayabilirsiniz. Daha mutabakat metni imzalanır imzalanmaz ABD Başkanı Biden’in yayınladığı üçlü fotoğrafta ağzı kulaklarına varıyor. PKK/YPG terör örgütüne destek veren Avrupa ülkelerinin liderleri Türkiye Cumhurbaşkanını tebrik ediyor. Bunlar değil miydi daha düne kadar “Tayyip Erdoğan diktatör, onu yıkacağız” diyenler. Şimdi ne değişti de hükûmetin tavrını övüyor. Herkesi memnun eden bir iş veya eylem olmaz. Aslında sevinen veya üzülenlere bakarak, yapılan işin doğruluğu veya yanlışlığı anlaşılabilir.
Aslında İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımı konusunda Sayın Tayyip Erdoğan ve hükûmeti, başında yanlış yerde durdu ve hatalı mevzilendi. Olayı İsveç ve Finlandiya’nın PKK terörüne destek verip vermemesi olarak gördü. Hâlbuki sorun NATO’nun doğuya doğru genişleyip genişlememesi ile ilgiliydi. İsveç ve Finlandiya PKK’ya destek vermese bile NATO’nun doğuya doğru genişlemesi sadece Rusya’ya değil, Türkiye’ye hatta bütün Asya ülkelerine bir tehditti. Türkiye hükûmeti mevzisini bu noktaya kurmalıydı. Askerlerin deyişiyle stratejide yapılan yanlışlık taktiklerle düzeltilemiyor.
Sayın Cumhurbaşkanımızın PKK’ya destek verdiği için, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmesine karşı çıkması doğrudur ve haklıdır. Ama NATO içinde PKK’ya destek veren sadece İsveç ve Finlandiya değil ki. Bizzat NATO’nun patronu ABD, PKK’ya binlerce TIR silah veriyor, hatta bunu saklamıyor bile. İsveç ve Finlandiya’nın yaptığı bunun yanında devede kulak kalır. Sorun İsveç veya Finlandiya’nın PKK’ya destek vermesi değildir. Sorun NATO’nun kendisidir. Hemen hemen bütün NATO ülkeleri PKK’nın arkasındadır. Siz hiç aranan PKK’lıların, FETÖ’cülerin İran’a, Azerbaycan’a, Çin’e, Hindistan’a, Pakistan’a, Rusya’ya, Türk Cumhuriyetlerine kaçıp saklandığını duydunuz mu? Amerika ve Avrupa PKK ve FETÖ için bir cennettir. Oralarda onlara ‘insan hakları’ ve ‘özgürlükler’ vardır.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve Ak Parti hükûmetinin en vahim hatası; NATO’yu bir güvenlik örgütü olarak görmesi ve NATO’yu ABD’den ayrı tutmasıdır. Hâlbuki NATO’nun varlık sebebi ABD’dir. ABD olmazsa NATO olmaz. NATO’nun patronu ABD’dir. NATO ABD emperyalizminin hem dünya hegemonyasını gerçekleştirmek hem de bizzat NATO ülkelerini avucunun içinde kontrol etmek için kurduğu bir saldırı örgütüdür. Afganistan’ı, Libya’yı, Yugoslavya’yı bombalayıp yakan, yıkan NATO’dur. Hizadan çıkan ülkeler SÜPERNATO eliyle ‘terbiye’ edilir. İllegal ve yeraltı örgütü Gladyo eliyle hükümetler yıkıp, hükümetler kuran, siyasî cinayetler, katliamlar ve tertipler yapan örgüttür NATO. Bırakın dünya ülkelerini sadece Türkiye’deki kontrgerilla faaliyetlerine bakarak bile NATO’nun gerçek ve kanlı yüzünü görebiliriz. 1955’teki 6-7 Eylül olaylarından tutunda, 15 Temmuz 2016 ABD/FETÖ darbesine kadar 70 yıllık süreçte ne kadar kanlı, karanlık ve gayrı meşru olaylar varsa hepsinin arkasında ABD/NATO’nun Gladyosu vardır.
Ayrıca NATO’ya giriş tarihimiz olan 1952 yılından bugüne kadar 70 yıllık süreçte ülkemizin millî güvenliğine bir gram faydası olmuş mudur? Türkiye’nin yararına tek bir eylemi ve katkısı var mıdır? 1974 Kıbrıs çıkartması gibi, PKK terörüyle mücadele gibi, 12 Mart, 12 Eylül, 15 Temmuz darbeleri gibi zor zamanlarımızda bizim yanımızda mı, yoksa karşımızda mıydı? İşte NATO gerçeği budur. Bu gerçeği kavramadan yapılan terörle mücadele eksik ve hatalı, hatta yanlış olur.

TERÖR BÖYLE TEMİZLENİR

70 yıllık NATO sürecinin bize öğrettiği en önemli ders, terörün anasının emperyalizm olduğu gerçeğidir. Türkiye’deki hatta yeryüzündeki bütün terör örgütlerini doğuran ve besleyen ABD ve NATO’dur. Emperyalizm bir vampirdir. İnsan kanıyla beslenir. Terör örgütleri emperyalizmin gelişen ve ezilen halkların kanını emmede kullandığı birer araçtır. Gerek bölücü gerekse de yobaz terör örgütleri emperyalizmden beslenir ve onların amacına hizmet eder.
Türkiye son yıllarda PKK ve FETÖ terörüyle ilgili mücadelede çok mesafe aldı. Çok başarılar kazandı. Tabii bunu Mehmetçiğimizin, Türk polisinin, korucularımızın canı ve kanı pahasına elde ettik. Ama henüz tamamen bitiremedik, temizleyemedik. Kökünü kazıyamadık. Artık yeter. Barış ve huzur 70 yıldır terörle boğuşan Türk milletinin hakkıdır, arzusudur.
Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan ve Ak Parti hükûmeti NATO’ya ve Suriye’ye hatalı bakışını düzeltmelidir. NATO içinde kalarak, NATO’nun genişlemesine destek vererek terörün kökü kazınamaz. Terörü Anadolu ve Batı Asya topraklarından temizlemek mümkündür ve yakındır. Bölücü ve yobaz terörünün arkasında ABD ve NATO vardır. Suriye ve bölge ülkeleriyle işbirliği yapılarak terör tasfiye edilebilir, hatta kurşun atmaya bile gerek kalmadan PKK beyaz bayrak çeker. Türkiye’den ve Batı Asya’dan ABD kovulmadan belki terörün beli kırılabilir ama tamamen temizlenemez. Terör örgütleri sivrisinek ise bataklık da emperyalizmdir. Bataklık kurutulmadan sivrisineklerden kurtulamayız.

NATO terör örgütü büyük terör örgütü küçük amerika