06 Ocak 2025 Pazartesi
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

NATO'yu genişletmenin vebali

Kime hayırlı olacak? Zaten Atlantik sistemine bağımlı nefes alan ve NATO’ya girmesiyle anahtar teslim ABD’ye teslim olacak olan Finlandiya’ya mı yoksa kendisini bölmek isteyen bir kuvveti kendi elleriyle genişleten Türkiye’ye mi?

NATO'yu genişletmenin vebali
A+ A-
Ata Ogün Kaplan | Teori Dergisi Yazı İşleri Müdürü

- Kanun teklifini oylarınıza sunuyorum.

- Kabul edenler? Etmeyenler?

- 276 oyun 276’sıyla kabul edilmiştir.

İşte dün akşam Finlandiya’nın NATO’ya alınması Gazi Meclis’imizde böyle kabul edildi. Üç saniye süren oylama sırasında, yaşadıklarımız bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçti.

15 Temmuz’da başımıza yağan bombalar, Mehmetçiğin katili PKK’ya verilen binlerce tır silah, Akdeniz’de yapılan Türkiye’yi işgal tatbikatları, Türkiye üzerine yazılmış kan banyosu, kaos ve kargaşa senaryoları, şehirlerimizde patlatılan bombalar, ekonomik, siyasi ve toplumsal dayatmalar...

276 vekilin tüm bunları bağrına basması yalnızca üç saniye sürdü. Oylamaya katılmayanları saymıyoruz bile. İnsan sormadan edemiyor; bu vekillerin gözü, kulağı, hafızası yok mu? Var elbette. Peki yukarıda yazdığımız olayları görmediler, yaşamadılar mı? Yaşadılar elbette. Ama mesele yaşamak değil, mesele 70 yıldır içlerine bir ur gibi işleyen NATO’cu karakteri.

Oturumu yöneten TBMM Başkanvekili CHP’li Haydar Akar oylamanın ardından Finlandiya devletine ve halkına hayırlı olsun dileklerini iletti. AK Parti vekili Yılmaz Tunç da tivitırda kabul oyu verdiğinin görüntüsünü paylaşarak aynı dilekleri paylaştı.

Kime hayırlı olacak? Zaten Atlantik sistemine bağımlı nefes alan ve NATO’ya girmesiyle anahtar teslim ABD’ye teslim olacak olan Finlandiya’ya mı yoksa kendisini bölmek isteyen bir kuvveti kendi elleriyle genişleten Türkiye’ye mi? Buradan tek “hayır” ABD’ye çıkar; bir taşla kuş sürüsü. ABD’nin ülkeleri kontrol aracı olan NATO genişliyor. Finlandiya ABD’ye anahtarı teslim ediyor ve ABD’nin nüfuz alanı büyüyor. ABD, bölmek istediği Türkiye’yi teslim almış oluyor.

YUMRUKLARIN BİRLEŞTİĞİ YER

Her konuda birbirine giren milletvekillerinin yumruklarının iki konuda birleştiğini görüyoruz. Birincisi, milletvekili maaşlarının artırılması ve emeklilik şartlarının iyileştirilmesi. İkincisi, NATO’ya bağlılık.
Yani milletin Meclis’i millete bu kadar uzak olabilir. Millet ekonomik zorluklarla boğuşurken, işsizlikle mücadele ederken vekiller güle oynaya maaşlarını katlıyor, emekliliklerini sefa garantisi altına alıyorlar.
Millet, 15 Temmuz’da NATO uçakları altında inlerken, Mehmetçik olup NATO silahlarıyla şehit olurken, İstiklal Caddesi’nde NATO bombalarıyla can verirken vekiller güle oynaya NATO’nun büyümesi için seferber oluyorlar.

Vekillerin aldığı bu utanç verici kararın vebali büyüktür. 276 vekil, bu partilerin tüm üst yöneticileri bir araya gelse bu vebali ödeyemez.

Vekiller, milletin canı pahasına önüne yattığı NATO tanklarını arkadan iterek hızlandırmaya çalışıyor. Mehmetçiği şehit eden NATO silahlarına kurşun taşıyor. İstiklal Caddesi’ne bir bomba da vekiller tarafından konuyor.

KADER BİRLİĞİNİ GÖRELİM

Bir de Finlandiya ve İsveç’in kuzeyde olduğu, o nedenle Türkiye’ye tehdit oluşturmayacağı tezlerini okuyoruz. Bu tezler iki yönden sakatlık içeriyor. Birincisi, bölgemize tehdidin arttığı her adım NATO’nun doğuya doğru genişlemesidir. Burada doğu yalnızca bir yön tayini değil, tehdidin arttığı bölgeyi işaret ediyor.

İkincisi ise hala Türkiye ve Rusya başta olmak üzere Asya ülkelerinin bir kader birliği içinde olduğunun anlaşılamamasıdır. Yunanistan’a yapılan askeri yığınakla, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınması arasındaki bağı görmeliyiz. Ermenistan üzerinden Azerbaycan’a yapılan kışkırtmayla, Ukrayna üzerinden Rusya’ya yapılan kışkırtmanın; Doğu Akdeniz’in karıştırılmasıyla Karadeniz’in karıştırılmasının; Kıbrıs’a dayatılan planlarla, Donbas’a dayatılan planların; Türkiye’ye uygulanan ambargolarla, İran’a uygulanan ambargoların; PKK’ya verilen silahlarla, Beyaz Saray’da ağırlanan Zelenski’nin arasındaki bağı görmeliyiz.
Ne Türkiye ne Rusya ne İran ne de Asya’daki başka bir ülke tek başına tehdit ediliyor. ABD’nin toptan bir saldırısı, yeni bir Haçlı Seferi var. O nedenle Türkiye’ye veya Rusya’ya yönelen tehdit tüm bölgemize yönelmektedir.

NATO tehdidinin muhatabı olan ülkeleri NATO’ya karşı olan hükümetlerin yönetmesi bir zorunluktur. “Ya devrim savaşı önler ya da savaş devrime yol açar” sözü burada geçerlidir. Ya bu ülkeleri NATO karşıtı hükümetler yönetir ve NATO’ya karşı dik durulduğu için savaş çıkmaz ya da NATO her gün ilmek ilmek hazırladığı işgal savaşını başlatır ve milletler başlarına bu savaşı kazanabilecek NATO karşıtı hükümeti getirir. Bu, 21. yüzyılın altın yasasıdır.

ABD’NİN ŞANSI VE ŞANSSIZLIĞI

ABD’nin en büyük şansı karşısında kendisinden korkan bir hükümetin ve kendisinden icazet alan bir muhalefetin olmasıdır. Fakat en büyük ve ebedi şanssızlığı ise ABD emperyalizmini yıkmak üzere kenetlenmiş, tam bağımsızlığa susamış bir milletin olmasıdır. Biraz tarih bilinci olan, günümüzü analiz edebilen biri ABD’nin şansının mı yoksa şanssızlığının mı daha büyük olduğunu hemen anlar.

Son Dakika Haberleri