Nefesiyle evrene ezgiler saçan Türk sanatçı
Flüt Sanatçısı Lelya Bayramoğulları, Türkiye’nin öncü bir eğitmeni ve müzisyeni olarak Antalya’da yaşıyor. Trio Patara’nın da kurucusu olan Bayramoğulları ile flüt sanatını ve yaptıklarını konuştuk.
Yarına dair hayalin, geçmişten esinin nefesimizle dünyaya karışması. Dünyadan alınan nefesi en güzel verebilme şekli. Aşkın notalar arasında zarifçe salınışı; Flüt. Neolitik çağdan bu yana, çıkardığı büyülü ses ile birçok medeniyetin kültürel yaratımına eşlik eden bu büyülü çalgının evrensel yolculuğu devam ediyor.
Antalya Devlet Senfoni Orkestrası Flüt Sanatçısı Lelya Bayramoğulları da nefesiyle evrene ezgiler saçan bir dünya sanatçısı. Antalya'nın ilk Flüt Sanatçısı, Akdeniz Üniversitesi Konservatuar Flüt Bölümü’nün kurucusu. Zamanla müzik aşkı sınırları aşıyor. Sanatı, aydın duruşu, insana dokunan hizmetleri ile ülkemizi yedi kıtada temsil etmekle kalmıyor, toplumun tüm katmanlarına flüt sevgisini taşıyacak projeler geliştiriyor.
İLK SESLENDİRİLİŞLE TARİHE İZ BIRAKMAK
Flüt Sanatçısı Lelya Bayramoğulları, 2019'da Japonya'da Türk Kültür Yılı kutlamaları kapsamında Doç. Dr. Özge Gülbey Usta'nın kendisine ithaf ettiği solo eserin ilk seslendirilişini gerçekleştirdi.
Özbekistan'da yılın en iyi bestecisi seçilen Devlet Sanatçısı Mustafo Bafoev, Lelya Bayramoğulları’na ithafen Flüt Konçertosu yazdı. Bayramoğulları da Taşkent Senfoni orkestrası eşliğindeki görkemli konserle eserin ilk seslendirilişini gerçekleştirdi. Sanatçı ile Taşkent konseri dönüşünde buluştuk. Aydınlık sanat sayfamıza konuk oldu.
"Özbekistan konseri bir dönüm noktası oldu. Konservatuar kapsamında olan festivalde gerçekleşti konserim. 75 yaşını doldurmuş devlet sanatçısı Prof. Mustafa Bafoyev benim için bir konçerto yazmak istedi. Benim Yurt dışında yaptığım çalışmalar, pandemide yaptıklarım, hiç durmadan üretmeye devam etmem sanırım onun ilgisini çekti. O heyecanla ilk defa bu konçertoyu seslendirmek, hiç bilmediğiniz bir şeye yeni ifadeler, yeni renkler, yeni anlamlar yüklemek. İlk seslendirilişle tarihe bir iz bırakmak. Bir Türk ve bir kadın sanatçıya yer verilmesi gurur verici."
‘EN ESKİ ÇALGILARDAN BİRİ’
Lelya Bayramoğulları aynı zamanda birçok uluslararası yarışmada jüri üyeliği yapıyor. Genç sanatçılara bu yarışmalara katılmaları için çağrıda bulunuyor. "Jüri üyeliklerimi etkin olarak son dört yıldır sürdürüyorum. Alman ve Hollanda Uluslararası flüt yarışmalarında ülkemizi temsil ediyorum. Türk Flütçülüğü için önemli bir gelişme. Yeni ilanlarımız çıktı. Tüm genç meslektaşlarımı yarışmalara davet ediyorum. Çok iyi yetişmiş sanatçılarımız var. Cesur olsunlar, hiç çekinmesinler, gayet güzel ilerliyoruz."
Sanatçıya Türk üflemeli çalgıları ile flütün ortak yönlerini soruyoruz.
"Kendi kültür ve geleneklerimizde de var. Kaval, ney... Obuaya yakın zurna, klarnet. Ama tabi dönemlere, tarzlara göre ayrılıyor ve değişiyor. Flütü ney tınısına çok benzetirler. Mistik havası, şifalı sesi vardır ve en eski çalgılardan biridir. Pan’ın çalgısı mitolojilere konu olmuş bir enstrüman. Besteciler de yer vermiş, Mozart’ın en bilinen sihirli flüt operası gibi. Benim için de büyüleyiciydi nefesimin notalara dönüşmesi."
YEDİDEN YETMİŞE FLÜT EĞİTİMİ
Nefesinin notalara dönüşmesi İzmir'de başlıyor. Çocukluğu opera ve tiyatro temsillerinde geçiyor. Bale ve mandolin kurslarından sonra blok flüt ile tanışıyor.
"O içinizden gelen sıcaklığı ve enerjiyi üflemek başka bir duyguydu ve bunu geliştirmek istedim. Öğretmenlerim konservatuara yönlendirdi. Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Devlet Konservatuarında flüt eğitimime başladım."
Gittiği her şehir ve ülkede Bayramoğulları’nın önceliği çocuklar. "Çünkü onların konserlere gitme şansları yok" diyor. Konser programına eklediği okullarda, yetimhanelerde çocukları flütün büyülü tınılarıyla tanıştırıyor. Akdeniz Üniversitesi’nde ise 60 yaş üzeri vatandaşlar için kurulan Tazelenme Üniversitesinde de gönüllü flüt öğretmenliği yapıyor. Salgın sürecinde çevrim içi derslerle ileri yaştaki flüt meraklılarına eğitim verdi. Şimdi onları flüt orkestrasında bir araya getirecek.
"Kimisinin içinde kalmış yapamamış, farklı istekler, yeni başlangıçlar derken kendimizi gönül birliğinin içinde bulduk. Onlar da öğrendikleri parçaları torunlarına çalıyorlar ya da özel günlerde dostlarına armağan ediyorlar."
PATARA’DAN İLHAM ALDI
Salgın sürecinde sanat neredeyse sustu. Bu durum Bayramoğulları’nı bir ilke yönlendirdi. 2020 yılı Patara yılı ilan edilmişti. “Öncü ve şifa olsun” diyerek Trio Patara’yı kurdu. Trio Patara, ‘Işık Ülkesi’ne bir albüm armağan etti.
"2020 yılı da Patara yılıydı. Şehrimize bahşedilmiş bir yıldı. Ancak salgın dönemine geldi. Orası da ışık ülkesi. Oradaki arkeolojik çalışmaların başında da çok değerli Prof. Havva İşkan Işık ve eşi Fahri Hocam var. Orada 34 yıldır bir çalışma sürdürüyorlar. Patara'nın da ilhamı ile hiç yapılmamış bir şey olsun diye düşündüm. Öncü olsun. Sonrasında şifa getirsin, bu tınılar da flüt olsun, arp olsun rahatlatan, mistik sesler dünyanın en eski çalgıları. Bu şekilde Trio Patarayı kurduk. 3 kadın olmak, ilk olmak, daha önce hiç yapılmamış olması, özgün bir repartuar olmaması gibi zorlukları oldu. İyilik ve güzelliklerle başladık ve onlara vesile oldu. Büyük bir ivme aldık, toplumdan büyük dönüşler aldık. Olumlu tepkilerle güzel bir enerji yakaladık. "
Bu çalışma 2020 yılında Kültür Bakanlığı'nın desteği ile sunulan ‘ Pataraya Armağan’ adlı albümle ölümsüzleşti. Bu bitmek bilmez üretkenlik, sanatçının bundan sonraki hedeflerine de yansıyor.
"Türk Flütçülüğünü, Türk Müzisyenliğini mümkün olduğunca yayabilmek, en iyi şekilde tanıtabilmek ve gençlerimize aktarabilmek, akademik yönümle birlikte orkestra sanatçılığımın verdiği tecrübeyi yeni kuşaklara aktarmak boynumun borcudur. Bu yüzden yeni nesilleri yetiştirmede katkım olsun istiyorum."