‘Camp David ile meşrulaştıralım’
Netanyahu, asla kabul görmeyeceğini bildiği Selahaddin (Philadelphi) Koridoru üzerinden ateşkes görüşmelerini sabote ediyor. Tel Aviv'in sınır bölgesinde asker bulundurmasını Camp David'e ekletmeyi talep ediyor
Binyamin Netanyahu anlaşmayı “kabul ediyorum” ve “etmiyorum” söylemleri arasında sonunda baklayı ağzından çıkardı: “İsrail rehineler için hiçbir bedel ödemeyecek.”
Salı akşamı esir ailelerine hitap eden Başbakan, “Selahaddin Koridoru'ndan asla vazgeçmeyeceğiz.” dedi. Durmaksızın demeç veren Netanyahu, bir başka yerde de rehineler ile Gazze-Mısır sınırı arasında bir tercih yapması gerekirse, “Koridor'da kalmayı seçeceğini” söyledi. Başbakan, sabotaj planını, müzakerelerden bir sonuç çıkmaması için HAMAS'ın kesinlikle reddettiği, Mısır'ın direnişiyle karşılaşan Selahaddin Koridoru'nda güç bulundurma talebi üzerinden kuruyor.
Hatta o kadar ki Katar yayını el-Arabi el-Cedid'in özel haberine göre, pazartesi günü Kahire'ye giden İsrail teknik müzakere heyeti, Selahaddin Koridoru meselesinin 1978 yılında imzalanan Camp David Sözleşmesi'yle “meşrulaştırılmasını” talep etti.
İZİN ALMAKSIZIN DOĞRUDAN MÜDAHALE
Kaynaklara göre teknik heyet, toplantılar sırasında, Camp David'in gözden geçirilmesi ve İsrail'in Selahaddin Koridoru üzerindeki kontrolünü sağlayan yazılı bir anlaşma için resmi talepte bulundu. Tel Aviv'in istediği değişiklikler ya da yazılı anlaşma, “Filistin tarafındaki sınır bölgesindeki güvenlik durumunu denetlemesini” öngörüyor. Bu da Tel Aviv'in “güvenliğine tehdit” olarak gördüğü durumlar karşısında hareket etme üstünlüğünü ve herhangi bir tarafın önceden iznini almaksızın herhangi bir zamanda doğrudan müdahalesini garanti ediyor.
İsrail'in fazlasıyla cüretkar talebi, Kahire tarafından reddedildi. Kaynaklara göre Mısırlı yetkililer toplantı esnasında, “İsrail'in uygulamalarına öfkeli yerel kamuoyu göz önüne alındığında, anlaşmanın değiştirilmesi konusunu tartışmaya açmanın, Camp David'in dayanamayacağı krizlere kapı açacağını” ima etti. Mısırlı yetkililer ayrıca “Sınır bölgesinde İsrail güçlerinin ya da unsurlarının kalıcı olarak bulunmasını reddetme ve Kahire'nin bölgenin direniş amacıyla kullanılmamasını sağlayacak tüm garantileri sağlama taahhüdüne bağlılıklarını” vurguladı.
'CESETLER GERİ DÖNECEK'
Fakat dahası da var... İsrail müzakere heyetinden yetkililere göre Netanyahu ayrıca yerinden edilen Gazzelilerin kuzeye dönüşüne güvenlik denetimi getirilmesi; Netzarim Koridoru'nun kontrolü; HAMAS yok edilene kadar gerektiğinde çatışmaların yeniden başlatılması hakkı konularında da ısrarcı. KAN TV kanalı, müzakerelerde yer alan kaynakların Başbakan'ı bir kez daha anlaşmayı kasıtlı olarak sabote etmek ve kendi siyasi hesaplarına öncelik vermekle suçladığını aktardı.
KAN'a konuşan bir yetkili şunları söyledi: “Netanyahu'nun ifadeleri müzakereleri havaya uçurmaya yönelik, bunun başka bir açıklaması yok. Başbakan, bir sonraki zirve öncesinde çözüm üzerinde çalıştığımız kritik bir dönemde olduğumuzu biliyor. Ayrıca ilerleme olduğunu da biliyor ama sonra arabulucularla üzerinde anlaşmaya varılanın tam tersi açıklamalar yapıyor.”
Wall Street Journal'a konuşan İsrailli yetkililerse anlaşma yapılmadığı takdirde, “rehinelerin cesetlerinin geri döneceğini” çünkü “askeri güç kullanarak onları geri getirmenin hiçbir yolu olmadığını” ifade etti.
'SABOTAJI DURDURUN'
Esir yakınlarının yaptığı ortak açıklamadaysa "Başbakan'ın ifadeleri rehine anlaşmasının etkili bir şekilde baltalanmasıdır." denildi. "Netanyahu, rehineleri terk etmenin, esaret altında katledilmelerine yol açacağı gerçeğiyle yüzleşmekten kaçacak.” ifadeleri kullanıldı.
Açıklama şu sözlerle noktalandı:
"Tüm rehinelerin ölümüyle sonuçlanacak sert bir duruşta ne umut ne de kahramanlık vardır. İsrail hükümeti rehineleri 7 Ekim'de terk etti ve şimdi onları tamamen terk ediyor." Ana muhalefet lideri Yair Lapid de Başbakan'ı yerden yere vurarak, "Netanyahu'nun müzakereleri sabote etme girişimleri derhal durdurulmalı. Tüm rehinelere ölmeden önce hemen bir anlaşma yapılmalı." dedi.
OYUN METNİNİN ÖĞELERİ
Hatırlanacağı üzere önceki gün ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Netanyahu'nun Washington'ın sunduğu “köprü” teklifini kabul ettiğini açıklamıştı. Kulis haberleriyle ünlü Axios sitesi, İsrail Başbakanı'nın Blinken'i Selahaddin Koridoru'nda kalma konusunda ikna etmeyi başarmış olabileceğini aktardı. Üst düzey bir ABD'li yetkili haberi yalanlayarak, "Bakan Blinken ve ABD'nin ikna olduğu tek şey, ateşkes önerisinin bitiş çizgisine ulaştırılması gerekliliğidir." dedi.
Doha'da HAMAS'a sunulan “köprü” önerisinde Selahaddin Koridoru'na ilişkin olarak şu maddeler yer alıyor:
- İsrail, Gazze-Mısır sınırı boyunca varlığını azaltarak sürdürecek ancak geri çekilmeyecek.
- Filistin Yönetimi, “İsrail gözetimi” altında Refah sınır kapısını yönetecek.
Görünen o ki Netanyahu, Blinken'in iddia ettiği gibi bir anlaşmayı kabul ettiyse yukarıdaki maddeleri daha da İsrail lehine çevirerek kabul etti. Şimdi HAMAS'a emrivaki yapılıyor.
'DARBE'
Direniş, Joe Biden'ın hareketin “anlaşmadan geri adım attığı” yönündeki son açıklamalarının "yanıltıcı iddialar" olduğunu ve Gazze'ye yönelik saldırıyı sona erdirme konusunda istekli olan hareketin gerçek pozisyonunu yansıtmadığını söyledi. “Köprü” adı altında sunulan anlaşma teklifinin “darbe teşkil ettiğini” vurguladı.
Filistin Direnişi, Blinken'in HAMAS'ı anlaşmayı kabul etmeye çağırması hakkındaysa şunları belirtti: “Bu, Biden'ın 31 Mayıs tarihli açıklamasına ve BM Güvenlik Konseyi'nin Haziran ayında 2735 sayılı kararına dayanarak 2 Temmuz'da varılan noktaya karşı bir darbedir.” HAMAS gelişmeleri, Amerika'nın “terörist Netanyahu'nun yeni koşullarına ve Gazze'ye yönelik suç planlarına rıza göstermesi ve kabul etmesi" olarak değerlendirdi.