05 Kasım 2024 Salı
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

New York Times: Amerikan seçim stratejisi Çin’i suçlamak

NYT makalesinde ABD’li siyasetçilerin artan Çin karşıtı söylemlerinin gerekçesi olarak yaklaşan başkanlık seçimleri gösteriliyor. Siyasetçilerin, ülkede insan kayıpları ve koronavirüsün ekonomik acıları üzerine gelişen öfkeyi kendilerinden uzaklaştırarak Çin’e yöneltmek istedikleri ifade ediliyor.

New York Times: Amerikan seçim stratejisi Çin’i suçlamak
A+ A-
ELİF İLHAMOĞLU

New York Times (NYT) gazetesinde 18 Nisan’da Jonathan Martin ve Maggie Haberman imzasıyla yayımlanan makalede ABD Başkanı Donald Trump başta olmak üzere ABD’li siyasetçilerin Çin’i hedef almasının arkasında yatan sebepler işlendi. ‘Cumhuriyetçilerin stratejisi Çin’i suçlamak. Fakat Trump bulanık mesajlar veriyor’ başlığıyla yayımlanan makalede, Amerikalı siyasetçilerin başkanlık seçimleri yarışında dikkati başka yöne çevirmek istedikleri vurgulanıyor.

Makalede, Cumhuriyetçilerin zora düşen seçim şanslarını artırmanın bir yolu olarak, Çin'i koronavirüsü tüm dünyaya yaymakla suçladıkları söyleniyor. Yani Çin’e karşı yönetilen iddialar Trump’ın seçim stratejisi olarak görülüyor ve dikkatlerin yönetimin koronavirüse karşı mücadelede yaşadığı zafiyetten Çin’e yöneltilerek ağır eleştirilerin ve tepkinin saptırılmaya çalışıldığı belirtiliyor.

KRİZ DEVAM EDİYOR

Kovid-19 salgınının dünyada merkezi haline gelen ABD’de vaka sayısı 740 bini, ölüm sayısı ise 39 bini aştı. Sağlık sisteminin boğulduğu, tıbbi malzemelerin ve sağlıkçıların yetersiz kaldığı ülkede morg kapasitesinin dolması sebebiyle ölenlerin bedenleri odalarda üst üste koyuldu ve toplu mezarlar açıldı.

Vaka ve ölüm sayısının her gün yükselmesine rağmen ekonomiyi canlandırabilmek için önlemleri gevşetme kararı alan Trump ise eyalet valileri ile sorunlar yaşıyor. Harvard Üniversitesinden uzmanlar da, ABD'de günlük Kovid-19 test sayısının 3 katına yani 500 bin ila 700 bine çıkarılmadan alınan önlemlerin kaldırılmamasını tavsiye etti. Donald Trump itirazlara ‘ne yapalım ekonomiyi mi durduralım’ sözleriyle karşılık vererek önlemlerin en kısa sürede hafifletilmesini, iş yerlerinin açılmasını ve ekonominin canlanmasını istediğini belirtti. Sağlıkçılar, bilim insanları, eyalet valileri hem gerekli önlemlerin geç alındığını hem de erken gevşetileceğini söyleyerek Trump’a tepki gösterdi.

DEĞİŞEN SÖYLEMLER

Trump diğer yandan da salgın sebebiyle Çin’i suçlamaya devam ediyor. Salgının başında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün Kovid-19 teriminin kullanılması yönündeki kararına rağmen ‘Çin virüsü’ tanımlamasını kullanan Trump, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile yaptığı telefon görüşmesinden ve Çin’den gönderilen yardımlardan sonra bu söylemi bırakmıştı. Geçen hafta ise Çin karşıtı söylemleri yeniden yükselten Trump, DSÖ’yü de Çin yanlısı olmakla suçladı. Önceki gün yaptığı konuşmada ise Çin’in gerçek sayıları sakladığını iddia ederek, Çin’in ölüm oranında aslında 1 numara olduğunu ve ABD’nin daha iyi durumda olduğunu savundu.

New York Times gazetesi, Trump’ın değişen söylemlerini ve ABD’li siyasetçilerde artan Çin karşıtı vurguları analiz etti.

SEÇİMLERİ KURTARMANIN YOLU

New York Times makalesinde, yükselen Çin karşıtı söylemlerin gerekçesi şu ifadelerle özetleniyor: “Hali hazırda 34 bini aşan Amerikalının ölümüyle ve Büyük Buhran'dan (1929) bu yana görülmeyen seviyelere yükselen işsizlikle yüzleşmek durumunda kalan Cumhuriyetçiler, zor bir seçimi kurtarmanın en iyi yolu olarak, Çin'i virüsün yayılmasında suçlu bir baş düşman olarak yükseltmek ve Amerika'nın Pekin'e karşı büyüyen düşmanlığının artırmak.”

Makalede, Tom Cotton ve Josh Hawley gibi gelecekte başkanlık emelleri olan muhafazakar Senatörlerin, virüsün ilk ortaya çıktığı ülke olan Çin’le kimin daha sert konuşabileceğini göstermek için yarıştığı iması yapılıyor. Aynı şekilde Cumhuriyetçi Parti yetkililerinin, Trump’ın Pekin'le karşı karşıya geleceği umudu taşıyarak, seçim çalışması yürüttükleri vurgulanıyor. Hatta bu kapsamda Cumhuriyetçi Parti’nin reklam filminde Asya kökenlilerin hedef alındığı ve yabancı düşmanlığını körüklediği söyleniyor.

ÇELİŞEN İHTİYAÇLAR

ABD Başkanı Trump’ın ise, ticaret görüşmelerine devam etmek istediği ve pazarları sarsmak konusunda tedirgin olduğu ve Çin'in hayat kurtarıcı tıbbi malzeme üreticilerine ihtiyacı olduğu için Başkan Xi Jinping ile ilişkisini koruma arzusunda olduğu, dolayısıyla da Cumhuriyetçilerin seçim stratejisinden yer yer saptığı ve ‘durumu karıştırdığı’ ifade ediliyor.

Örneğin bir yandan Çin’e ilk seyahat kısıtlamasını kendisinin getirdiğini vurguluyor, diğer yandan ise Xi’yi ‘iyi bir arkadaş’ olarak adlandırıyor. Ayrıca Xi Jinping ile yaptığı telefon konuşmasından sonra, daha önce ısrarla kullandığı ‘Çin virüsü’ ifadesini bıraktı. Diğer yandan ise Çin yanlılığı ile suçladığı Dünya Sağlık Örgütü’ne fonu kesti.

Makalede, Trump’ın, kamuya açık birbirinden farklı açıklamalarına rağmen, kampanyasının yaklaşımının temel direği, “insan kayıpları ve koronavirüsün ekonomik acıları üzerine gelişen öfkeyi birçok Amerikalı'nın zaten temkinli bir şekilde izlediği bir düşmana yani Çin’e saptırmak” olarak ifade ediliyor.

DEMOKRATLAR DA KULLANIYOR

Çin ile olan ilişkileri Demokratların da seçim kampanyası olarak kullandığı belirtilen makalede, Cumhuriyetçilere yanıt olarak Demokratların, Trumo'ın Çin'i öven mesajları üzerinden yüklendiği belirtiliyor. Öyle ki Demokrat grubu American Bridge Trump’ın Çin’e gönderdiği yardımları ve Çin’in virüse karşı mücadelesini öven görüntülerden oluşan bir reklam kampanyasına 15 milyon dolar ayırmış.

Makalede sonuç olarak her iki tarafın adaylarının da geçmiş kampanyalarda Çin'i hedef aldığı, ancak bu sefer ‘Wuhan kaynaklı virüs’ ülke çapında yayılırken ve ülke başkanlık seçim sezonuna girerken, bu kez söylemlerin çok daha sivri olduğu belirtiliyor. Bu durumun ise, yabancı düşmanlığını ve Asyalı Amerikalılara karşı ayrımcılığı artırabileceği vurgulanıyor.

ABD Trump Çin Asya Amerika new york times gazete başkanlık seçimleri