Notaların sonsuzluğunda yaşayan devrimci
Bir yıl önce kaybettiğimiz Sarper Özsan, 1968'de Vatan Partili oldu. Yarım yüzyıl devrim mücadelesine soluk verdi. 1 Mayıs Marşı dahil ürettiği birçok müzik ile tarihe geçti, hafızalara kazındı. Kurduğu Aydınlık Korosu, parti ve sanat ilişkisinde çığır açtı.
İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ta işçi ve emekçilerin hep bir ağızdan coşkuyla söylediği 1 Mayıs Marşı’nın söz yazarı ve bestecisi Sarper Özsan aramızdan ayrılalı bir yıl oldu. Hayatı boyunca Vatan Partisi saflarında örgütlü mücadelede yer almış bir devrimciydi. 1970’li yıllarda Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) için yaptığı müzikler ve kurduğu Aydınlık Korosu, parti ve sanat ilişkisinde çığır açtı.
Özsan, Oktay Arayıcı’nın yazdığı “Asiye Nasıl Kurtulur?” oyununun müziği, Cem Karaca’nın seslendirdiği “Durduramayacaklar Halkın Çoşkun Akan Selini” parçasının bestesi, “Bereketli Topraklar Üzerinde” filminin müziği gibi birçok unutulmaz müziklerin de yaratıcısıydı.
Ruhi Su’nun 20 Eylül 1985′te hayata veda etmesinden sonra Ruhi Su Dostlar Korosu’nu 1987-1991 yılları arasında Özsan yönetti. O, müziğin toplumsal işlevini değerlendiren bestecilerimizin başında gelen bir müzisyendi.
Müziğe Kemal Eroğlu’dan aldığı mandolin dersleriyle başladı. Lise öğrenimi sırasında pop ve rock müziğiyle ilgilenmişti. 1962-1969 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuarı’nın kompozisyon bölümünde öğrenim gördü. Buradaki öğrenim hayatı boyunca Necil Kazım Akses ile armoni, kontrpuan, füg, orkestrasyon ve kompozisyon, İlhan Usmanbaş’la müzik formları ve müzik tarihi, Metin Öğüt’le solfej, Adnan Saygun’la modal müzik, Selçuk Gündemir, Tulga Cetiz ve Gülay Uğurata ile piyano çalıştı. Ayrıca Kemal İlerici’den iki yıl Türk Müziği makamları, dil örgüsü, ölçüleri, biçimleri ve armonileme dizgesi dersleri aldı.
68 GENÇLİK HAREKETİNİN NEFERİ
1960’lı yılların başında devrimci mücadeleye katılan Özsan, 68 gençlik hareketinin neferlerindendi ve Türkiye Gençlik Birliği (TGB) safralarında mücadele etti. Dönemi anlatırken, arkadaşlarımız sayesinde “gözleri parlayan”lardık diyor ve şöyle devam ediyordu; “Bizim o dönemlerde müthiş parlaktı gözlerimiz. Biz hakikaten çok inançlıydık, kendimize güveniyorduk, doğru bir noktada olduğumuzu biliyorduk hatta bunu o kadar ileriye de götürdüğümüz zamanlar oldu ki, üç gün sonra devrim yapacağımızı bile düşünebiliyorduk.”
Yine gençlik yıllarını anlatırken, çok kitap okuduklarını, Ankara’da nerede açık oturum varsa, nerede sergi, tiyatro, opera, konser, yalnız onlar değil, nerede miting varsa orada olduklarını anlatıyordu.
ERKAN YÜCEL’İN ÇOCUKLUK ARKADAŞI
Erkan Yücel’le çocukluk arkadaşıdır. Onu partiye Yücel üye yapar. Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi illegaldir. Yemin ederek partili olur. 1968 gençlik hareketi başladığında o da örgütlü bir partilidir. Parti toplantılarına girmeye başlar. Alanı müzik ve sanattır. Tiyatro müzikleri yapar, ama bir yandan devrimci tiyatrolar için müzikler yapar.
Mücadele yıllarında partili arkadaşlarından önce yakalanır. 141’e 1’den 8 yıl ceza alır. Bir de 3,5 yıl Eğirdir komando okulunun yanında mecburi ikamet sürgünü olur. Tabii, bütün amme haklarından da men edilmiştir. Cezaevinde 20 ayı doldurduğunda, Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP) davasına bağladılar.
PARTİNİN SANAT KOMİTESİ
TİKP kurulunca, komiteleri oluşturulur. Sarper Özsan o yılları şöyle anlatır; “1970’li yılların sonuna doğru o sırada bizim İstanbul Unkapanı’nda parti faaliyetlerinin yürütüldüğü binanın üst katında bir de teras katı vardı. Çalışmalarımızı orada yürütüyorduk. Burada normal partinin şimdi olduğu gibi işleri de yapılıyordu. O dönemde dediğim gibi komitemiz vardı. Birçok arkadaşımızla birlikte ben de komitedeydim. Ben komitede müzik konusunda görevliydim.”
Orada devrimci sanat konusunda tartışmalar yapılır. Aktif ve güncel konular tartışılır. Bu tartışmalarda siyaset baskın çıkar. Sanat hep ikincil, üçüncül ya da sonuncu durumdadır. Komitede Erkan Yücel gibi önemli sanatçılar da vardır.
AYDINLIK KOROSU NASIL KURULDU
Aslında bir koro kurma fikri Sarper Özsan’a ait. Daha önceden herhangi bir şekilde, “Sarper koro kur” şeklinde bir öneri gelmemiştir ona. Ama “madem ben bu işin içindeyim, madem okumuşum, hatta öğretmeniyim, ben yapmayacağım da kim yapacak” der ve kolları sıvar.
Üstelik zaman zaman, devrimci geceler olur ve gecelerde çatma korolar sahne alır. Onun kafasındaki koro, ilk başlarda tek sesli bile söylese, aslında çok sesli söylemesi gereken bir korodur. Onun için çalıştırmaya başlar Aydınlık Korosu’nu. Ama Aydınlık Korosu 35 kişiyi aşamaz. Oysa hele sesleri eğitimli olmayan birtakım kişilerle en az 60 kişi olması gerekir ona göre. Bir de çok ciddi bir disiplinle çalışmak gerekir. Koroyu oluşturanlar başka işlerde çalıştığı için tam istediği olmaz.
‘SANATÇIYI SANATLA PARTİYE ÇEKERİZ’
O hedeflediği koruyu şöyle anlatıyordu; “Öyle yetiştirmek istiyordum ki, gerektiğinde yurt içinde ve dışında yarışmalara katılalım. Eğer öyle olabilseydi o zaman, sadece marşlar söyleyen korodan çıkacaktık. Onun dışında gerektiğinde Batı müziğinden yapılmış, koro için yazılmış parçalar da söyleyecektik. Ve bu işi iyi bilen kimseler gerçekten iyi bir koro diyebilmeliydi. Eğer olabilseydi, o zaman çevremizde daha çok sanatçılar olacaktı. Biz sanatçıları sadece siyasetle kendimize çekmeye çalıştık, sanatla çekmeye çalışmadık. Sanat konusunda çok kaliteli şeyler yapıp da ‘valla bravo çocuklara, ben de orada şunu yapmak isterim’ diyebilecek duruma hiç gelmedik.”
PİYANOSUZ KASET DOLDURURLAR
Aydınlık Korosu’nun kasetlerini doldurmak için komik bir stüdyoya giderler. Stüdyoda piyano, bile yoktur. Küçücük bir klavye vardır ve onu Sarper Özsan çalar. Piyano sesiyle çalmaya çalışır, ama çıkan ses onu tatmin etmez.
Normal olarak böyle bir kasetin en az 15-20 günde çıkması gerekirken onlar 5 saatte yaparlar bu işi. Böyle bir çalışma onun için yeterli olmaz. Çünkü o bütün çalışmalarında çok titiz davranır. Ve durumu şöyle değerlendirir; “Bir kere zaten devrimciyiz, olanaksızlıklar içinde bir şey ortaya koyuyoruz. Ondan başka zaten dinleyeceğin bir şey yok. Eğer otuz tane olsaydı belki de hiç dinlemezdin bizimkini. Bilmem anlatabiliyor muyum? Orada tekti zaten, üstelik de bizim hareketimizin marşlarıydı. Neyi dinleyeceğiz ki, tabi ki onu dinleyeceğiz. Benim de zaman zaman dinlediğim oluyor.”
AHMET KAYA DA KORODA
Şişhane’deki parti binasının üst katında çalışırlar. Alet yok. O hep sesiyle öğretmeye çalışır.
Ahmet Kaya da oradadır. Kendisi de bir söyleşide “Ben Aydınlık korosundaydım” demişti. Hatta o söyleşide Serper Özsan’ı hak ettiği gibi övmüştü. “Onun sayesinde ben müzisyen oldum” demişti. Koroda yine o dönemde Gülsuyu’ndan gelen âşık geleneğinden arkadaşlar vardır.
PARTİYE BAĞLILIK
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, ölümünden sonra Sarper Özsan için şunları söylemişti; “En eski üyelerimizdendi. Onun kadar dürüst, saf, temiz bir insana çok az rastladım hayatımda. Yunus Emre diyor ya; ‘Çok canavarlar yürür donunda dervişlerin’ diye. Mao; ‘Benim içimde yüzde kırk maymun vardır’ diye ifade ediyor. Sarper’in içinde tek bir canavar bile yoktu.
Partiye bütün hayatı boyunca bağlıydı. Aydınlık Korosu’nu kurdu ve çalıştırdı. Çok güzel besteler yaptı. Hitler’in Korku ve Sefaleti oyununun bütün şarkılarını o bestelemişti. Orada ‘Durduramayacaklar Halkın Coşkun Akan Selini’ gibi güzel parçalar var. 1 Mayıs Marşı, Enver Gökçe şiirinin besteleri, Türkiye’nin devrim tarihine ve müzik tarihine girdi. 1 Mayıs Marşı’nın sözleri de kendisine aitti. Çok esaslı bir arkadaşımızdı, karakterli, devrimci, tertemiz. Saygıyla anıyoruz kendisini, unutulmayacak bir insan Sarper Özsan. Türkiye’nin devrim tarihine ve sanat tarihine adını altın harflerle yazdırdı.”