23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Nüfusun çeyreği verem taşıyıcısı

Verem, dünyada ölüm sebepleri sırasında ilk 10’da yer alıyor. Bazı hastalarda vereme bakterileri uyku durumunda olabileceği gibi kişiyi hasta etmeleri yıllar sürebilir. Hastalar, kanlı öksürük ve balgam, ağrılı öksürük gibi bulgular gösterir.

Nüfusun çeyreği verem taşıyıcısı
A+ A-
DOÇ. DR. FEHMİ KATIRCIOĞLU

Verem sayrılığı önemli bir sağlık sorunu iken kamucu yaklaşımlarla ülkemiz sağlığı için tehdit olmaktan uzaklaşsa da sağlık hizmetlerinde özelleşme, liberal sağlık anlayışı bu sayrılığın yeniden alevlenmesine neden oldu. Sayrılık taraması ve tedavisi için verem savaş dispanserleri önemli çalışmalar yaptı.

Verem Savaş Dispanseri röntgen bölümünde verem sayrılığının tanı amacıyla akciğer röntgenleri çekilir. Laboratuvar kısımlarında mikroskopla balgamda tarama yapılır. Tedavi takibi ve ücretsiz aşılama da yine dispanserlerde olur. Verem, akciğerleri etkileyen ve işlevlerini yapamaz hale getiren bir sayrılıktır. Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarına göre dünyada ölüm sebepleri sırasında ilk 10’da yer alır. 2016 yılında 1.7 milyon kişinin ölümüne sebep olmuştur. Bu sayrılık daha çok gelişmekte olan ülkelerde görülse de 2016 yılında vereme bağlı 9 bin olgu bildirilmiştir. Aynı raporlara göre dünya nüfusunun çeyreği verem bakterisi taşıyıcısıdır. Doğru koşullar altında verem, önlenebilir ve tedavi edilebilir.

Verem mikrobu, vücuda girmesinden sonra uzun bir zaman sayrılık yapmadan durabilir. Vücut, bu durumda verem mikrobuna karşı savunmaya geçer ve onu bir nevi hapseder. Bu duruma verem enfeksiyonu denir. Böyle bir durumla karşı karşıya kalan kişinin enfekte olduğu, ancak tüberkülin testi ile cilt testi yapılırsa ortaya çıkar. Latent verem adı verilen olgular, bakteri taşıyıcıları sayrılığın belirtilerini göstermez. Bu olgularda vereme neden olan bakteriler uyku durumundadır, kişiyi hasta etmeleri yıllar sürebilir. Aktif verem sayrılığı, kanlı öksürük ve balgam gibi solunum sistemi rahatsızlıkları şeklinde bulgular gösterir. Üç hafta süren ve normal nefes almayı zorlaştıran ağrılı öksürük nöbetleri görülür. Bununla birlikte; sebepsiz halsizlik, ateş gece terlemesi, iştah ve kilo kaybı gibi belirtiler de verir.

Verem yaygın olarak akciğerleri etkilese de, böbrekler, omurga, kemik iliği ve beyin gibi vücudun diğer organlarını da etkileyebilir. Semptomlar, bakteriden etkilenen organa bağlı olarak değişkenlik gösterir. Örneğin, böbreklerde oluşan verem, kanlı idrara neden olur. Bu nedenle bakterinin sıçrayıp enfekte ettiği organa göre verem çeşitleri de farklılık gösterir.

HAVADAKİ DAMLACIKLAR BAKTERİYİ TAŞIYOR

Verem hastalığı, "mikobakterium verem" adlı bir bakteriden kaynaklanır. Bu sayrılığın farklı çeşitleri vardır ve bazıları ilaca karşı direnç geliştirebilir. Verem bakterisi, havadaki damlacıklar içerisinde taşınır. Havaya karıştığı andan itibaren başka bir insan bu bakterileri soluyabilir. Verem hapşırma, öksürme, konuşma, şarkı söyleme yollarıyla vb bulaştırılabilir. Bağışıklık sistemi güçlü kişilerde, bakteri taşıyıcısı olsalar bile sayrılığın semptomları görülmeyebilir. Bu duruma potansiyel ya da inaktifenfeksiyon denir. İnaktif taşıyıcılarda görülen bakteri bulaşıcı değildir ancak zaman içerisinde aktif hale gelebilir ve hem taşıyıcıyı hem de çevresindeki kişileri hasta edebilir.

Enfeksiyon sayrılıklarına bağlı ölümlerde verem, Hepatit’ten sonra ikinci sırada yer alır.

VEREM TANISI

1- Tüberkülin Deri Testi: Genelde Verem Savaş Dispanseri’nde uygulanan bu test, kişide verem sayrılığı olup olmadığını tespit etmek için kullanılan en yaygın yöntemdir. Bu testte, sayrıya derinin hemen altından 0.1 mililitre PPD enjekte edilir. Sonuçlar iki üç gün içerisinde belli olur. Eğer enjeksiyonun yapıldığı bölgede 5 milimetrelik bir çizgi oluşmuşsa test sonucu pozitif olarak değerlendirilir. Ancak bu test yalnızca kişinin bakteriden etkilenip etkilenmediğini tespit eder, bakterinin aktif mi yoksa uykuda mı olduğuna dair bir sonuç sunmaz.

2- Kan testi: Deri testinden istenilen sonuç alınamadıysa kan testi uygulanır. Bu kan testi ayrıca deri testinde ortaya çıkma ihtimali olmayan başka enfeksiyonların da tespit edilebilmesi için tercih edilir. Kan testinin sonuçları pozitif, negatif ya da belirsiz şeklinde çıkabilir. Ancak deri testinde olduğu gibi kan testinde de bakterinin aktif olup olmadığı belirlenemez.

3- Göğüs röntgeni: Eğer deri ve kan testlerinizin sonucu pozitifse göğüs röntgeni gerekir. Bu röntgende akciğerlerde küçük ama belirgin noktacıklar aranır. Bu noktalar verem enfeksiyonunun işaretidir ve bağışıklık sisteminin bakteriyi izole edip edemediğini gösterir. Eğer göğüs filminizin sonucu negatifse latent tüberkülöz olduğunuz sonucuna varılır. Ancak noktacıklar görünmüyorsa tüm testlerinizin sonucu hatalı olabilir ve hepsinin baştan yapılması gerekir. Diğer testlerden farklı olarak röntgen, bakterinin uykuda mı yoksa aktif mi olduğunu gösterir.

4. Diğer testler: Diğer testlerinizin sonucuna bağlı olarak doktorunuz sizden balgam ya da mukus testi isteyebilir. Bu maddeler, akciğerlerinizin içinden alınarak verem bakterisinin tespiti için kullanılır. Eğer balgam testiniz sonucu pozitifse aktif verem bakterisinden söz edilir ve bulaşmasını önlemek için hastanın maske takması istenir. Sonuçlar negatif hale gelene kadar maskeyi çıkarmaması hem kendisi hem de çevresindekiler için önemlidir. Verem mikrobunu tespit edebilmek için ayrıca, bilgisayarlı tomografi, bronkoskopi, akciğer biyopsisi yöntemleri uygulanabilir.

UZUN SOLUKLU TEDAVİ

Verem sayrılığında, diğer bakteriyel enfeksiyon sayrılıklarında olduğu gibi birkaç haftalık antibiyotik tedavisi yeterli değildir. Aktif verem hastaları 6 ile 9 ay arasında pek çok farklı ilaç almak zorundadırlar. Test sonuçları negatife dönene kadar ilaç tedavisi ve rutin kontroller aksatılmamalıdır aksi halde enfeksiyon yeniden nükseder. Eğer tedavi ve kontroller aksatılmamasına karşın sayrılık yeniden oluştuysa, bakteriler ilaçlara direnç kazanmış olabilir ve değiştirilmeleri gerekir. Verem mikrobu birçok ilacın etken maddesine karşı dirençli olduğundan pek çok farklı ilaç bir arada alınmalıdır. Sayrılığın tedavisinde kullanılan en yaygın etken maddelerin, karaciğeri etkilemeleri olasıdır. Tedavi gören kişinin karaciğer rahatsızlığı belirtilerine dikkat etmeleri gerekir. Bu bulgular iştahsızlık, idrarda koyuluk, üç günden uzun süren ateş, sebepsiz bulantı ve kusma, sarılık ya da ciltte sarılaşma, batın ağrısı şeklinde kendilerini belli eder. Düzenli kan testiyle birlikte karaciğerinizin düzgün çalışıp çalışmadığını da kontrol ettirmeniz gerekir.

BESLENMEYE DİKKAT

İlaç tedavisinin yanı sıra verem tedavisinde beslenme de çok önemlidir. Sayrı için sağlıklı bir diyet yaparak ideal kilonun korunması ya da kiloluysa zayıflaması vücut direncini muhafaza etmesi için önemlidir. Ayrıca rafine un ve şeker tüketimini azaltmak, alkolden uzak durmak ve mineral yönünden zengin gıdalar almak hastalığın daha kolay atlatılmasını sağlar.

Son Dakika Haberleri hekimime soruyorum