18 Ekim 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Numan Kurtulmuş'tan Azerbaycan dönüşü önemli açıklamalar: Anayasa'daki flu alanlar giderilmeli

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Azerbaycan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kurtulmuş, 'Özellikle yargıyla ilgili alanda, yargı kurumları arasında bir çelişkinin, yargı kurumları arasında güç mücadelesinin olmayacağı bir sistemi inşa etmemiz lazım.' dedi.

Numan Kurtulmuş'tan Azerbaycan dönüşü önemli açıklamalar: Anayasa'daki flu alanlar giderilmeli
A+ A-

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, yargı kurumları arasında güç mücadelesinin olmayacağı bir sistemin inşa edilmesi gerektiğini belirterek, "Anayasal olarak her şeyin yerli yerine oturtulması, 'benim sözüm daha kuvvetli' yarışı içinde kimsenin olmaması lazım. Anayasa'daki flu alanlar giderilmeli." dedi.

KURTULMUŞ'TAN AZERBAYCAN DÖNÜŞÜ AÇIKLAMALAR

Kurtulmuş, Asya Parlamenter Asamblesi (APA) 14. Genel Kurulu'na katılmak üzere gittiği Azerbaycan'dan dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bakü'de yapılan APA Genel Kurulu kapsamında yürüttüğü temaslar ve Türkiye'nin Asya ülkeleriyle ilişkilerine yönelik soru üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin geçen dönem APA Dönem Başkanlığı'nı deruhte ettiğini, uzun yıllar başkanlığın Türkiye'de kaldığını hatırlattı. TBMM olarak APA Dönem Başkanlığı'nı Azerbaycan Milli Meclisi Başkanlığına ve Meclis Başkanı Sahiba Gafarova'ya devrettiklerini ifade eden Kurtulmuş, "Onun için bu tören bizim için de anlamlıydı. Asya, büyüyen, gelişen bir bölge. Diyebiliriz ki canlanmış olan yeni bir medeniyet havzası. Çok farklı kültürlerin olduğu, çok önemli gelişme istidadında olan ekonomilerin olduğu, çok büyük fırsatların olduğu bir kıta. Öyle görünüyor ki önümüzdeki dönemde dünya dengeleri içerisinde Asya'nın çok ayrıcalıklı bir yeri olacak." diye konuştu.

Türkiye'nin Avrupa'nın en doğusunda, Asya'nın en batısında, jeostratejik olarak geçiş noktasında bulunan, aynı zamanda kültürlerin geçiş noktasında bir ülke olduğuna işaret eden Kurtulmuş, bir taraftan Avrupa ve Batı ilişkilerine ve bölgesel ilişkilere önem verirken Asya ilişkilerini de ciddi şekilde öncelemesi, önemsemesi gerektiğini vurguladı.

Avrupa rönesansından çok önce Asya’da bilimin, teknolojinin, kültürün, sanatın, estetiğin zirvede olduğu büyük medeniyetler kurulduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, bugün de Asya'nın, yeni dünya dengeleri bakımından büyük bir fırsat penceresi açtığını söyledi. Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bundan hem Türkiye olarak istifade etmek lazım hem de yeni dünya dengelerinde Asya'yı bir barış ve istikrar bölgesi haline getirecek çabaların içinde olmamız gerekiyor. Uluslararası sistemde denge ortadan kalktığı zaman çatışmalar ve gerilimler başlıyor. Şu anda maalesef dünya sistemi bir denge içinde değildir. Herhangi bir gücün dünyada egemen, tek başına etkin olması söz konusu değildir. Bölge bölge farklı ülkelerin, farklı güç merkezlerinin dünya ekonomisi, dünya siyaseti üzerinde etkisi var. Bu da ister istemez daha fazla gerilim, daha fazla çatışma ortaya çıkarıyor. Onun için Asya'da güven ve istikrarı önceleyecek çalışmaların yapılması, bu anlamda Türkiye'nin barışçıl perspektifleri hazırlamasının hem Türkiye'nin geleceği hem içinde bulunduğu bölgede alternatiflerini çoğaltması hem de Asya ülkeleri arasında karşılıklı işbirliğini artırması bakımından önemli olduğu kanaatindeyim."

'KAAN'I TAKİP EDİYORLAR'

Kurtulmuş, "İkili görüşmelerinizde ülkeler arasındaki ticari ilişkiler de gündeme geldi. Milli muharip uçak KAAN'ın ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirmesi gibi Türkiye'nin savunma sanayii alanındaki atılımları bu ülkelerde nasıl yankı buluyor?" sorusu üzerine TBMM Başkanı seçildikten sonra 50'ye yakın meclis başkanıyla ikili görüşmeler yapma imkanı bulduğunu ifade etti. Kurtulmuş, şunları kaydetti:

Numan Kurtulmuş'tan Azerbaycan dönüşü önemli açıklamalar: Anayasa'daki flu alanlar giderilmeli - Resim : 1

"İstisnasız şunu söyleyebilirim ki muhatap olduğumuz ülkelerin meclis başkanlarının hemen tamamı ister Doğu'dan ister Batı'dan olsun, Türkiye'nin son yıllarda ortaya koyduğu yükselişi fevkalade ciddi şekilde takip ediyorlar. Türkiye'nin güçlü ve büyük bir ekonomi haline gelmesini ilgiyle izliyorlar. Özellikle bu çerçevede savunma sanayi alanında Türkiye'nin başarılarını da dikkatle takip ediyorlar. Hatta ülkelerin bir kısmı, savunma sanayii başta olmak üzere özellikle yüksek teknolojilerde Türkiye ile işbirliğine hazır olduklarını ifade ediyorlar. Savunma sanayinin ilgi çekmesinin sebeplerinden biri, maalesef dünyanın içinden geçmekte olduğu süreçte güven ve istikrarın her ülke için birinci öncelik haline gelmiş olmasıdır. Bu anlamda Türkiye'nin savunma sanayi ürünleri, İHA'lar, SİHA'lar, akıllı mühimmatlar, birtakım deniz araçlarımız; bütün bunlarla birlikte Türkiye ile işbirliği yapma imkanlarını arıyorlar. Bu da Türkiye için önemli bir kapıdır. KAAN'ı da takip ediyorlar. Türkiye'nin milli muharip uçağını, Türkiye'nin uçak motoru ve helikopter motoru üretme kabiliyetlerini bazı meclis başkanlarından duyduk. Onlar da ilgiyle izliyorlar."

Kurtulmuş, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, hakim ve savcıların kura töreninde yaptığı konuşmada yargıdaki sorunlara dikkat çekerken yeni anayasa vurgusu yaptı ancak yeni anayasada bir uzlaşı sağlanamazsa yargıdaki sorunları çözmek için anayasa değişikliği için de bir uzlaşı arayışına girilebileceğini söyledi. Seçim sonrası uzlaşı görüşmelerinden sonuç alınmazsa yeni anayasa yerine mevcut anayasada değişiklik gündeme gelebilir mi?" sorusu üzerine, "Önümüzdeki dönemde ismini ne koyduğumuzdan ziyade ne yaptığımız önemli olacak." dedi.

Bazılarının, "Bu Meclis yeni anayasa yapmaya muktedir değildir, çünkü kurucu meclis değildir" şeklinde itirazlar dile getirdiğini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bir kere kategorik olarak şunu söylemek lazım. TBMM, A'dan Z'ye yeni bir anayasayı yapma gücüne, kuvvetine sahiptir. Tabii ki bu bir uzlaşıyla olabilir. Hiçbir partinin tek başına bir anayasası olmaz. Milletin anayasası olur. Meclis'te yapılacak ister yeni anayasa, topyekun anayasal değişiklik olsun ister hayati maddelerde değişiklik olsun, yapılacak olan iş bir aritmetik işidir. Parlamentodaki siyasal aritmetik meselesidir. Burada gönlümüzden geçen odur ki hemen ilk turda 400'ü aşsın ve anayasa Meclis'te yapılsın. O olmazsa bunu referanduma götürecek çoğunluk Meclis'te oluşsun. Ama olabilecek en yüksek konsensusun çıkması için gayret sarf etmemiz lazım."

Bunun olabilmesi için takip edilecek usul ve yöntemlerin, tartışmaların zemininin çok doğru tespit edilmesi gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, "TBMM Başkanı olarak bunun zemininin mutlaka TBMM olması gerektiği kanaatindeyim. TBMM'de bu konu sonuçlandırılacağı için akademinin, hukuk çevrelerinin, sivil toplumun, Türkiye'nin çok farklı kesimlerinin görüşlerinin alınması gerekir. Bu teklifler gelir ve sonuçta Meclis'te oluşturulacak mekanizmalarla bunun tartışılması mümkün olur." şeklinde konuştu.

Yeni anayasa yapımında aslolanın iyi niyetle, ön yargısız, "Ben istemiyorum" diye baştan reddetmeksizin bütün siyasi partilerin bu diyalog zemini içinde yer alması olduğunu dile getiren Kurtulmuş, bunun olabilmesi için bütün gücüyle, imkanlarıyla gayret edeceğini söyledi.

'64 MADDE BELKİ 84-94 MADDE OLUR'

28. Yasama Dönemi'nin, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılının, Türkiye Yüzyılı'nın ilk Meclisi olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

"12 Eylül anayasası bir darbe anayasası. Aslında 1982 anayasası, 1961 anayasasının yavrusu, yani onun devamı. Bu süreklilik olduğu için bugün birtakım çatışmaları görüyoruz. Yargıdaki çelişkiler, çatışmalar çok nettir ki anayasanın içindeki belki darbecilerin 'günü gelir buradan bir çatışma alanı çıkabilir' diyerek planladıkları birtakım tuzaklarla doludur. Türk siyaseti olarak, sivil siyaset olarak artık bunları biliyoruz. Büyük bir birikim var, büyük bir tecrübe var. Geçmiş dönemlerde anayasa değişikliği ile ilgili 64 maddelik bir mutabakat var. Bugün maddeler üzerinde konuşsanız belki bu 64 madde, partilerin çoğunluğunun uzlaşabileceği 84-94 madde olur. Burada aslolan, milletin ne ihtiyacı var, Türkiye’deki demokratik sistemi nasıl daha ileriye götürebiliriz ve bunu siyasal bir tartışmanın aracı haline getirmeksizin Türkiye’nin önünü açacak bir hukuk metnini nasıl hazırlarız… Bunu hazırlamak, iki üç kişinin bir odaya çekilip hazırlaması asla değildir. Toplumun bütün kesimlerinin bu konuyla ilgili kanaatlerinin ortaya çıkması. Ama sonuçta kararı verecek olan milletin vekilleri olduğu için parlamentoda bunun uygun zeminlerde tartışılması temin edildikten sonra yasalaşma sürecinin başlatılmasıdır. Ben bu anlamda iyi niyetli müzakerelerin önünü açabilirsek hem yeni anayasanın çıkabileceğine hem de eğer yeni anayasa konusunda zorluklar ortaya çıkarsa anayasada hayati ihtiyaçlarımızı karşılayacak adımların atılabileceğine inanıyorum."

'TÜRKİYE İÇİN ZARURETTİR'

İzlenecek yöntemin, işin en kolay kısmı olduğunu belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Yeter ki herkes fikrini söylesin, bütün siyasi partiler 'Biz bu müzakere sürecinin içinde yer alacağız' desin. Herhangi bir grup, herhangi bir çevre, 'Benim kırmızı çizgim budur' diyerek en baştan kırmızı çizgisini dayatmasın. Mesela parlamento içinde komisyonlar olabilir, geçmiş dönemlerde olduğu gibi; karma komisyonlar kurulabilir, sivil toplumun görüşlerinin alındığı, büyük müzakere ortamlarının açıldığı, şehir şehir, bölge bölge insanların fikirlerinin alındığı bir istişare zemini açılabilir. Bunlar da çok ciddi bir çabayı gerektiriyor. Ama sonuçta Türkiye’nin anayasa konusunda çok büyük bir tecrübesi var. Şu anda zannediyorum bütün siyasi partilerin elinde anayasa değişiklik teklifleri, çalışmaları vardır. Bunları bir araya getirerek, herkesin eteğindeki taşları dökmesiyle milletin hayrına olacak bir düzenleme yapılır. Bu bir sorumluluktur. Çok net söylüyorum, yeni anayasa ya da anayasada köklü değişiklik, bir fantezi, bir siyasi tartışma değil, Türkiye için bir zarurettir."

"Siz yargıdaki sorunları acil çözülmesi gereken konular olarak görüyor musunuz?" sorusu üzerine Kurtulmuş, şu anda birçok çatışma alanlarının anayasanın içinde olduğunu gördüklerini söyledi. Bunların sistematik problemleri ortaya çıkaran şeyler olduğunu ve sistemsel sorunlar ürettiğini dile getiren Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"153. maddeye bakarsanız bir başka yargı mercinin dediği haklı oluyor, 138. maddeye bakarsanız bir başka yüksek yargı organının kararı haklı oluyor. Özellikle yargıyla ilgili alanda, yargı kurumları arasında bir çelişkinin, yargı kurumları arasında bir güç mücadelesinin olmayacağı bir sistemi inşa etmemiz lazım. Bunların hepsinin üstünde, Türkiye’de yürütme, yasama, yargı birbirinden bağımsızdır ama Türkiye’de anayasayı yapma gücüne dahi sahip olan kurum TBMM’dir. Anayasal olarak her şeyin yerli yerine oturtulması, 'Senin sözün sözse benim sözüm daha kuvvetli söz' yarışı içinde kimsenin olmaması lazım. Bu, hiçbir şekilde kimseye yarar sağlamaz. Anayasa çerçevesinde herkesin sorumlulukları, yetkileri bellidir. Burada flu alanlar varsa ki bazı konularda flu alanlar var, bunların giderilmesi ve net bir şekilde herkesin görev ve sorumlulukları içinde hareket etmesinin temin edilmesi gerekir."

'ANAYASA'DA TUZAKLI ALANLAR VAR'

Geçmişte yaşanan deneyimler olduğunu anımsatan Kurtulmuş, hükümetin aldığı bir kararı Danıştay'ın iptal ettiğini, kendisini yasanın üstüne koyduğunu gördüklerini söyledi. Siyasi parti kapatma davalarında Anayasa Mahkemesinin kendisini siyasi partilerin ve milli iradenin üstünde konumlandırdığına şahit olduklarını, 367 garabetinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının hiç olmayan bir usulü ortaya çıkararak TBMM’de cumhurbaşkanı seçtirmediği uygulamaları unutmadıklarını belirten Kurtulmuş, "Bunlar tesadüfen olmuş şeyler değil. Bunlar, 1961 Anayasası’nı, 1982 Anayasası’nı yaptıranların bilerek, belki planlayarak sistem içinde belli çatışma alanları oluşturmak için serpiştirdikleri tuzaklı alanlardır. Türkiye’nin bunları geçmesi lazım." dedi.

NETANYAHU'YA TEPKİ

Gazze’de 5 ayda, yüzde 75'i kadın ve çocuk olan 30 bini aşkın sivil kaybın ortaya çıktığını, Netanyahu ve çetesinin yolda yürüyen koyunlara bile ateş ederek öldürdüğü gaddarca bir katliamın, hiç kimsenin savunamayacağı bir noktaya geldiğini ifade eden Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Hele hele Gazze’de Refah Sınır Kapısı’na sığınan, o bölgeye sığınanlara karşı, 'Onları da öldüreceğiz, onları da canlı bırakmayacağız' tehdidinin Netanyahu’yu sonu belli olmayan bir yola soktuğu aşikardır. Artık onun da geri dönüşü yoktur. Ümit ederiz ki Uluslararası Adalet Divanındaki bu yargılamalardan sonra uluslararası savaş suçları mahkemesinde de Karadzic gibi, Ratko Mladic gibi Netanyahu ve savaş suçlusu üst düzey yöneticilerin hesap vermesi ve ceza alması mukadderdir. Burada bizim İsrail’e şimdiye kadar destek veren ülkelerden beklediğimiz, artık bu desteği vermemeleri. Çünkü yıkılan Netanyahu ve rejiminin altında kalacak olan sadece o rejim değildir, ona destek veren bazı batılı ülkeler de olacaktır."

MISIR İLE İLİŞKİLER

"Türkiye-Mısır ilişkilerinde atılan normalleşme adımları kapsamında Mısırlı muhataplarınızla bir araya gelmeniz söz konusu mu, karşılıklı ziyaretler planlanıyor mu?" sorusuna Kurtulmuş, "Önümüzdeki dönemde olabilir, gerçekleştiririz." karşılığını verdi.

İslam ülkelerinin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesini sağlamak için ilk başta yapılması gereken şeylerden birinin de siyasi farklılıkları bir tarafa bırakarak karşılıklı ilişkilerin çoğaltılmasını temin etmek olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, üç hafta önce Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ziyaretleri yaptığını, bundan sonra hem Körfez ülkelerine hem diğer ülkelere ziyaretler yapacağını belirtti. Gelecek hafta Fildişi Sahilleri'nde İslam İşbirliği Teşkilatının Meclis Başkanları toplantısı olduğunu kaydeden Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:

"Hem bu çok taraflı toplantılarda ortak konuların üzerinde yoğunlaşmak hem de Körfez ülkeleri, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Bahreyn gibi ülkelerle Türkiye arasındaki ilişkileri her alanda en üst seviyeye çıkarmamız gerekir. Burada hükümetler arasında çalışmalar çok belirleyici ve yön verici bir perspektif oluşturuyor ama parlamenter diplomasinin de imkanlarından istifade etmemiz lazım. Parlamento başkanları, parlamentolar arası dostluk grupları, ihtisas grupları üzerinden de sadece Mısır’la değil, bütün bölge ülkeleriyle çok yakın teması artırmak mecburiyetindeyiz. Başka yolumuz yok. Yoksa bölge ülkeleri, başkalarının siyasi hesaplarının bir parçası haline gelir. Bunu geçmişte yaşadık. Müşterek taraflarımızın bütün bölge ülkeleri bakımından anahtar iki kelimesi güven ve istikrardır. Bölgenin istikrara ihtiyacı var, her bakımdan bu ülkelerin güvene, güvenliğe ihtiyacı var. Bunun yolu da karşılıklı temaslardan geçiyor."

İÇTÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ SEÇİMDEN SONRA

Kurtulmuş, içtüzük değişikliği çalışmalarının ne zaman başlayacağı ve acil değişmesi gereken başlıkların hangileri olduğu sorusu üzerine, "Nasıl bir Meclis İçtüzüğü olsun diye özel olarak, grubu bulunan siyasi partilerin yönetimlerine ya da milletvekillerine verseniz, üç aşağı beş yukarı herkes benzer şeyleri söyler." dedi.

Öncelikle çok uzun saatler süren, büyük tartışmalara, sinir harplerine, çok gergin oturumlara vesile olan Meclis oturumları meselesinden kurtulmak gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bunun için komisyonların çok iyi çalıştırılması lazım. İhtisas komisyonlarında hükümetle birlikte bu tartışmalar yapılmalı. Genel Kurula yasa teklifi geldiği zaman komisyonlarda olduğu gibi en başından başlayarak değil belki geneli üzerinde bir görüşme açılarak, belki bir iki ufak tefek değişiklik önergesi varsa onların Meclis’te konuşulmasını temin ederek… Mesela Genel Kurul’un bir günü, gelen tekliflerin yasalaşmasıyla ilgili tartışmalara ayrılır, bir günü oylamalara ayrılabilir, bir gün gündem dışı konuşmalarla ilgili bir oturum olabilir ya da grubu bulunmayan partiler ve bağımsız milletvekillerinin söz almasının zemini sağlanabilir. Dolayısıyla daha net, daha açık, çalışma saatlerinin belli olduğu, her yasayla ya da Meclis Genel Kuruluna gelen her konuyla ilgili tartışmaların mükemmel bir şekilde öncesinden bitirildiği bir çalışma temposuna ihtiyaç var. Ben bunun düzenlenebileceğine inanıyorum."

Temel meselenin, herkesin söz hakkının korunması hatta artırılması olduğunu belirten Kurtulmuş, "Yani muhalefet-iktidar herkesin söz hakkının korunması ama lüzumsuz ve insan sabrını taşıracak tartışma ortamlarından uzaklaşılması lazım. Yasama yapma kalitesinin artırılması, bunun için belki teklifler gelmeden önce Meclisin geniş bürokrat kadrosundan da destek alarak bu işlerin yapılması mümkün. İçtüzükte, anayasaya göre çok daha rahat bir uzlaşı sağlanabileceğini düşünüyorum. Seçimlerden sonra süratle Meclis’te grubu bulunan partilerle konuşarak bu içtüzük meselesini gündeme getireceğiz." dedi.

MİLLETVEKİLİ ELEŞTİRİLERİ

"Milletvekillerinin itibar ve saygınlığı her zaman tartışılıyor, bir konudaki düşünceniz nedir?" sorusuna Kurtulmuş, şu karşılığı verdi:

"Milletvekillerinin itibarını zedelemek için kenarda durup 'Elimize bir fırsat geçsin' diye bekleyen bazı çevreler olduğunu üzüntüyle görüyorum. Bunun yanında milletvekillerinin itibarının korunması öncelikli olarak milletvekillerinin görevidir. Her milletvekili arkadaşımız herhangi bir sözü en aykırı şekilde söyleyebilir, bunda hiçbir problem yok. Ama milletvekilleri de özellikle siyasi tartışma ortamlarını nezih bir şekilde tutmak, deruhte etmek ve sürdürmek durumundadır. Ağzından çıkan sözler, karşısındakine karşı yaralayıcı sözler, zaman zaman kabul edilemeyecek, hakaret içeren sözler, bunlar da milletvekillerimizin dikkat etmesi gereken hususlardır. Sadece Meclis görüşmeleri çerçevesinde değil, milletvekillerimizin, 'Biri Bizi Gözetliyor' diye bir program vardı ya, öyle bir şeyin içinde olduğunu, şeffaf, camdan bir fanusun içinde yaşadığını unutmamaları lazım. Bu, milletvekillerimizin çok daha disiplinli bir şekilde davranmalarını sağlar."

Kaynak: AA
TBMM Numan Kurtulmuş Azerbaycan KAAN