22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Obezite mücadelesi performansa takıldı

Şişmanlık çok sayıda hastalığı tetikliyor. Ancak mevcut sistem şişmalıkla mücadelenin önüne geçiyor.

Obezite mücadelesi performansa takıldı
A+ A-
ÖZLEM KONUR USTA

Prof. Dr. Alper Sönmez, ‘Günde ortalama 50-60 hasta bakılan polikliniklerde obeziteli bireye ayıracak zaman yok. Kendini bu işe adamış az sayıda kişiyle bu tedaviler yürütülüyor. Ya da iş özel merkezlere kalıyor. Sağlık Bakanlığı obezite polikliniklerinin açılmasını sağlayacak adımlar atmalı’ dedi.

Türkiye’de her üç kişiden biri ya fazla kilolu ya da obez. Fazla kilolar, şekerden kalp damara çok sayıda hastalığa davetiye çıkarıyor. Ancak sağlıkta performans sistemi, uzun süreli ve zorlu olan obezite tedavisinin önüne geçti. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Alper Sönmez, “Sağlık Bakanlığı, obezite klinikleri oluşturmak için gayret gösterdi. Ama bunlar başarılı olamadı. Hekimin, obeziteli bir bireyi tedavi için harcadığı zamanın parasal karşılığı yok. Bu sistem içinde ancak kendini bu işe adamış kişilerle ya da özel merkezlerde tedavi yürütülebiliyor. Obeziteli bireylerin çare aradığında çaresiz kaldığını görüyoruz” dedi.

VATANDAŞ ÇARESİZ KALIYOR

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği 42. Kongresi çevrim içi toplandı. Uzmanlar, kongrede endokrinoloji ve metabolizma hastalıklarını, Kovid-19’la etkileşimlerini masaya yatırdı. Kongreye ilişkin düzenlenen basın toplantısında obezite ve şeker hastalığının yanı sıra tiroid hastalıkları ile Polikistik Over Sendromu da gündeme geldi. Obezite tedavisinde mucizevi vaatler ve bilimsel gerçeklere ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Sönmez, Aydınlık’ın “Obezite tedavisine erişim konusunda vatandaş zorlanıyor mu?” sorunusu da yanıtladı. Sönmez, Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda gayret gösterdiğini ancak başka sorunlar nedeni ile başarılı olunamadığını söyledi. Sönmez şöyle konuştu: “Bu bizim kanayan yaramız, dünyada da böyle. Üç kişiden birinde görülen yaygın bir hastalığı tedavi edecek bir sistem yok. Türkiye’de hekimi, hasta başına mükâfatlandırma sistemi geçerli. Günde ortalama 50-60 hasta bakılan polikliniklerde obeziteli bireye ayıracak zaman yok. Bunun için kadro oluşturulmalı. Böyle olmayınca kendini bu işe adamış az sayıda kişiyle bu tedaviler yürütülüyor. Ya da iş, bilimsel yöntemlerle hizmet verenleri ayırarak söylüyorum ama büyük ücretlerle hazırlanan reklamlara sahip ‘Biz bu işi çözeriz’ diyen özel merkezlere kalıyor. Obeziteli bireylerin çare aradığında çaresiz kaldıklarını görüyoruz. Derneğimiz polikliniklerin açılması için çaba gösteriyor. Sağlık Bakanlığı bu polikliniklerin açılmasını sağlayacak adımlar atabilir. Bu bir bakanlık politikası olarak yürütülmek zorunda.”

MUCİZEVİ TEDAVİSİ YOK

Obezitenin mucizevi bir tedavisi olmadığını söyleyen Sönmez, bu konuda yapılan reklam ve haberlere inanılmaması uyarısında bulundu. Sönmez, “Obezite birden çok etkenle ortaya çıkıyor. Obeziteyi çözerken ekip olmak ve hastayı farklı yönleri ile ele almak çok önemli. Tedavisi zor bir hastalık. Kilo vermek tedavi anlamına gelmiyor. Bir sürü yöntem kilo vermenizi sağlıyor ama o kilolar tekrar alınıyor. Bazı meslektaşlarımız da maalesef bilimsel olmayan mucizevi yöntemler önerebiliyor” dedi.

Bu tür yöntemlerin çoğunda verilerin 6-8 hafta gibi kısa süreli olduğunu ifade eden Sönmez sözlerine şöyle devam etti: “Diyet, sağlıklı besin öğelerini içeren, sürdürülebilir ve devamlı düşük kalorili beslenme olmalı. Akdeniz diyeti dediğimiz beslenme en uygun olanı. Büyük caddelerde akupunktur, biyorezanans gibi yöntemlerin adı geçiyor. Bunların sonuçlarına ilişkin bilimsel kanıt yok. İnsanlarımız bunlara ciddi paralar akıtarak aylar sonra umutsuzluklar geri dönüş yaşıyorlar. Mucizevi bir bitki, ilaç yok. Obezite tedavisinde kullanılanlar da dahil hiçbir ilaç tek başına faydalı olamaz.”

KORONA HASTALARININ YARISI ŞİŞMAN

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Başkanı Prof. Dr. Füsun Saygılı da şişmanlığın Kovid-19 açısından ciddi bir risk olduğunu söyledi. Saygılı, “Kovid-19 nedeniyle hastaneye yatanların yaklaşık yarısının obezitesinin olduğunu, başka bir deyişle hastalığın, obezitesi olanlarda yatış gerektirecek denli ciddi seyrettiğini göstermektedir. Genç olmanın avantajı obez bireylerde yaşanmamakta, obezitesi olan gençlerde Kovid-19 görülme sıklığı artmaktadır" dedi.

Toplantıda, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ayşegül Atmaca "Kovid-19 ve Tiroid Hastalıkları", Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Araştırma Sekreteri Prof. Dr. Erol Bolu da "Polikistik Over Sendromu"na ilişkin bilgi verdi.Obezite mücadelesi performansa takıldı - Resim: 1

ŞEKER HASTALARINDA RİSK KATLANIYOR

Şeker hastalarında, salgın döneminde hekime gidememeleri nedeni ile kan şekeri dengesi bozuldu. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mine Adaş, diyabet ve Kovid-19 denildiğinde salgın içinde salgından söz edilebileceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

"Kovid-19 diyabetiklerde daha ağır seyretmekte, glisemik kontrolü bozmakta, diyabet ise Kovid-19’u ağırlaştırmaktadır. Diyabet genellikle obezite, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları ile birliktedir. Diyabetik böbrek hastalığı, diyabetin önemli komplikasyonlarından biridir. Ayrıca kötü glisemik kontrol bağışıklık sistemi üzerine olumsuz etkilidir. Tüm bunlar Kovid-19’un diyabetiklerde kötü seyretmesinde etkilidir. Bunun yanı sıra Kovid-19 pandemisi süresinde evde kapalı kalma, hareket kısıtlılığı, beslenme düzeninin bozulması, strese bağlı hormonların kan şekeri üzerine olumsuz etkileri, Kovid-19 tedavisinde kullanılan steroidlerin kan şekerini yükseltmesi ise Kovid-19'un diyabet üstüne olan olumsuz etkileridir."

‘DİYABET CERRAHİSİ’ DİYENLER DENETLENMELİ

Son dönemde “Diyabet Cerrahisi”diye sıkça reklamı yapılan yöntemin de yaygınlaşmaya başladığını ifade eden Prof. Dr. Sönmez şunları söyledi: “Obezitesi olan bir diyabet hastasının kilo fazlalığı ve kan şekeri tıbbi tedaviyle kontrol altına alınamıyorsa, tüp mide veya gastrik baypas tedavisinden fayda görebilir. Dünyada 'Diyabet Cerrahisi' olarak kabul edilmiş, rutin olarak uygulanabilir bir cerrahi girişim yoktur. Klasik olmayan yöntemlerle 'Diyabet Cerrahisi' yaptıklarını ifade eden kişiler denetlenmeli ve deneysel yöntemlerin serbestçe uygulanması engellenmelidir.”

Obezite şeker hastaları