‘Öğretmen akademisi yerine Anadolu Öğretmen liselerini yeniden açsınlar’
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Milli Eğitim Akademisi’nin duyurusunu yaptı. Öğretmenler, bu akademiyle birlikte ‘sözleşmeli öğretmenliğin’ meşrulaşmasından endişeli. Bakanlığın, Milli Eğitim Akademisi açmak yerine Anadolu Öğretmen Liselerini yeniden açmasının daha olumlu olacağı ortak talep oldu
Geçen hafta Salı günü Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Yeni Şafak gazetesini ziyaret etti. Ziyaretinde Bakanlığın üzerinde çalıştığı ‘Milli Eğitim Akademisi’nden söz etti. Milli Eğitim Akademisiyle birlikte, öğretmen adayı üniversiteden mezun olduktan sonra KPSS’ye girecek geçerli bir not alırsa 550 saatlik bir programın olduğu Milli Eğitim Akademisine başlayacak. Akademiden sonra öğretmen, 3 yıl boyunca atandığı okulda sözleşmeli öğretmen olacak. Bakan Yusuf Tekin, bu sistemin Avrupa’da geçerli olduğunu Türkiye’nin de böyle bir sistemle öğretmen yetiştirmesi gerektiğinin önemini vurguladı. Oysa Türkiye’nin geçmişine bakıldığında öğretmen yetiştirmek için birçok başarılı seçenek bulunuyor.
Hepimizin Sendikası Grup Sözcüsü Ayla Erdem, Türk Eğitim-Sen İzmir 2 No.’lu Şube Başkanı İrfan Toksoy ve yıllardır atanamadığı için ücretli öğretmenlik yapan Hüseyin Bendeş Milli Eğitim Akademisini Aydınlık’a değerlendirdi.
‘İŞ GÜVENCESİ ORTADAN KALKAR’
Hepimizin Sendikası Grup Sözcüsü Ayla Erdem şöyle konuştu:
“Milli Eğitim Akademisi kabul edilemez bir durum. Bu uygulama sözleşmeli öğretmenliği, ücretli öğretmenliği meşru kılıyor. 550 saatlik programda da bir maaş değil ihtiyaçlarını karşılayacak ücret ödeneceği söyleniyor. Bu sözleşmeli ve ücretli öğretmenliğe kapı açıyor. Biz zaten diyoruz ki; ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik ortadan kalkmalı. Tüm öğretmenler kadrolu olmalı. Bunun bir sonraki adımı 657'yi kaldırmaktır. Yani iş güvencesi ortadan kalkar. Bunu da öğretmenlik meslek kanunuyla meşrulaştırıyorlar.”
‘ÖĞRETMEN 4 YIL KÖLE GİBİ ÇALIŞACAK’
Erdem, Bakanlığın söz konusu akademinin performansa dayalı sistemin habercisi olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Eğitim fakültesini bitirmiş, KPSS'yi kazanmış, 550 saatlik programı almış onda da başarılı olmuş. Siz hala öğretmeni kadroya almıyorsunuz 3 yıl da sözleşmeli öğretmen olmasını istiyorsunuz. Bu 4 yıl boyunca öğretmeni köle gibi çalıştırmak demek. Yusuf Tekin müsteşarken de buna benzer bir açıklama yapmıştı. Performansa dayalı bir sistem olacaktı. 'Eğer üst üste birkaç kez performans beğenilmezse meslekten el çektirilecek' demişti. Bu uygulamayla bunun hazırlığı yapılıyor.
AYRINTI YOK PROGRAM YOK
“Kaldı ki bu akademide görevlendirilecek kişilerin kıstası ne olacak? Bakan bazı öğretmenler olacak diyor. Bakanlığımız yıllardır liyakata önem vermeden atamalar yaptığı için bu da meçhul bir şeydir. Kim görevlendirilecek orada? 750 kişilik kadro olacak deniliyor. 20 bin öğretmen düşünün hangi merkezlerde nasıl ne şekilde eğitime tutacaklar. Hiçbir ayrıntı yok.”
‘KÖKLÜ DEĞİŞİKLİK YAPSINLAR’
Erdem, Milli Eğitim Bakanlığının bir akademi açmak yerine öğretmen liselerini yeniden açmasının daha doğru olacağını söyleyerek şu ifadeleri kaydetti:
“O zaman köklü bir değişiklik yapsınlar. Öğretmen olmak isteyenleri eğitim fakültesine almadan önce oraya gidecek öğrenciler için öğretmen liselerini yeniden açıp, meslek lisesi olarak öğretmen lisesinden mezun olanları öğretmenlik yapabilme kriterleri üzerinde değerlendirip insanları eğitim fakültesine alsınlar. Oradan mezun olup çıkanları da doğrudan atama yapsınlar. Eğer öğretmen yetiştirmeye gerçek anlamda değer veriyorsalar öğretmen liselerini açsınlar.”
EĞİTİM FAKÜLTELERİ YETERSİZ Mİ?
Türk Eğitim-Sen İzmir 2 No.’lu Şube Başkanı İrfan Toksoy da Milli Eğitim Akademisinin hatalı bir uygulama olacağını düşünüyor. Toksoy, bu akademiyle eğitim fakültelerinin değerini yitireceğini söyledi:
“Bu akademi, insana öğretmen yetiştirmeyi sorgulatıyor. Eğitim fakültelerinden mezun ettiğimiz öğretmen meslek gruplarına böyle bir şeyin yapılması bence sıkıntı. O zaman Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK'ün öğretmen yetiştirmeyle ilgili programını güncellemesi lazım. Milli Eğitim Bakanı, öğretmenlik vasfını kazandıktan sonra öğretmenleri bir hizmet içi eğitim taşımayan bir durumun içine sokarsa sıkıntı şu olur; o zaman üniversiteler sorgulanmaya başlanır.”
‘ESKİYE DÖNSEK DAHA FAYDALI OLUR’
Toksoy, Milli Eğitim Akademisi yerine öğretmen liselerinin yeniden açılmasının ve hizmet içi eğitimlerin artırılmasının daha doğru olacağını savunarak şu ifadeleri kaydetti:
“Geçmişte öğretmen liseleri vardı. O liselere girişte öğretmenlik vasfı taşıyabilecek öğrenciler için kendi öğretmenleri bir rapor verirdi. Bu öğrenciler öğretmen liselerine giderdi. Eğitim fakültelerinin ilgili bölümlerinde de bu öğrencilere öncelik verilirdi. Eğer Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmen yetiştirmede bir sıkıntı görüyorsa, öğretmenleri yetersiz görüyorsa öğretmen liselerini yeniden açıp bu liselerden mezun olanlara eğitim fakültelerine yönlendirsinler.
“Bir de Milli Eğitim Bakanlığının hizmet içi eğitim programı vardı. O hizmet içi programları da zayıflatıldı, sulandırıldı. Bu eğitimleri eskisi gibi yapsak yine çok faydalı olacak. Ancak daha yeni mezun olmuş bir öğretmene bir de akademi uygulaması yapmak şu demektir; eğitim fakültelerinin bir gereği yok, bu işi fakülteler yapamıyor. Bu da toplum nezdinde üniversiteyi sorgulanabilir hale getirir. Bakanlığın buna çok dikkat etmesi gerekir.”
HANİ SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK KALKACAKTI?
Son olarak Toksoy, Bakanlığın kendi sözleriyle çeliştiğini vurgulayarak, “Sözleşmeli öğretmenlik kalkacak demişlerdi. Şimdi bu uygulamayla şunu görüyoruz değil kalkması sözleşmeli öğretmen olarak atanmak için sınava girilecek. Bu meseleyi meşrulaştırmış oldular.” şeklinde konuştu.
‘YETERSİZ MİYİZ?’
Hüseyin Bendeş, yıllardır ücretli öğretmenlik yapıyor. Yarı maaş ile yarı sigorta ile geçinmeye çalışıyor. KPSS puanı var ancak yıllardır atamanın olmasını bekliyor. Bendeş Milli Eğitim Akademisinin öğretmenlerin özgüvenini sarsacağını söyledi:
“Mülakatta tecrübeli olduğumuz için belki bizi olumlu etkileyebilir ama akademideki tüm öğretmenleri olumsuz etkileyecektir. Öğretmenlerin özgüvenini sarsacaktır. Yetersiz miyiz ki akademi eğitimi alalım? Milli Eğitim ya üniversitelere güvenmiyor ya da öğretmenine güvenmiyor. Akademinin hiç bir artısı yok. Biz staj yapıyoruz, pedagoji dersleri alıyoruz. Tekrar bir akademi eğitimi nedendir?”