05 Kasım 2024 Salı
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Oktarcıların FETÖ bağı savcılık mütalaasında

Adnan Oktarcıların yargılandığı davada mütalaasını açıklayan savcı, örgütün FETÖ ile benzer bir yapıda olduğunu belirtti. Mütalaada iki örgütün birbiriyle menfaatleri doğrultusunda yakınlaştığı da vurgulandı, Oktarcılara İsrail kapılarının FETÖ sayesinde açıldığı anlatıldı

Oktarcıların FETÖ bağı savcılık mütalaasında
A+ A-
AYDINLIK / ANKARA

Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik hükmün istinaf tarafından usulden bozulmasının ardından 72'si tutuklu 215 sanığın yeniden yargılandığı davada savcılığın mahkemeye sunduğu esas hakkındaki mütalaada önemli detaylar yer aldı. Mütalaada “Örgütün özellikle 2007 dosyası olarak bilinen dosyada FETÖ ile yakın bir ilişki içine girdiği” belirtildi.

Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik hükmün istinaf tarafından usulden bozulmasının ardından 72’si tutuklu 215 sanığın yeniden yargılandığı davada esasa ilişkin mütalaa, celse arasında mahkemeye sunuldu. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı tarafından hazırlanan 445 sayfalık mütalaada dikkat çeken ayrıntılar yer aldı.

'EVRİM KARŞITLIĞINI KULLANDI'

Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütünün (AOSSÖ), yaklaşık kırk yıl önce bir teşekkül haline gelmeye başladığı kaydedilen mütalaada, şunlar yer aldı:

“O günden bu yana amaçları doğrultusunda hiyerarşik bir yapılanma kurmuş, örgütün tanınırlığının artması, beşerî ve mali yapısının güçlenmesi ile birlikte hiyerarşisi daha sıkı ve sert bir yapıya kavuşmuştur. Örgüt dış görünümünü dönemin toplumsal ve siyasal yapısının gerekleriyle uyumlu olarak değiştirmiş ve faaliyetlerini farklılaştırmıştır. 90’lı yıllarda mütedeyyin ve muhafazakar çevrenin ilgisine mazhar olmak ve toplum tabanına yayılmak için bir dış kabuk, yani görünüm biçimi olarak evrim karşıtlığını kullanmış, bunun üzerinden popülerlik kazanarak maddi ve beşerî kazanımlar ve itibar elde ederek asıl amaçlarını gerçekleştirebilecek ve bu yolda suçları işleyebilecek güce ulaşmışlardır. Örgüt, amaçları doğrultusunda gerçekleştirdiği örgüt faaliyetlerini, özellikle suç teşkil eden fiilleri gizlemek, böylece devamlılığını sağlayabilmek maksadıyla gizlilik içinde hareket etmektedir. Bu gizlilik en başta dışa karşıdır.”

ÖRGÜTÜN CİNSEL SUÇLARI

Mütalaada örgütün cinsel suçlarına ilişkin de şu tespitlere yer verildi: “Örgüt dosya içerisinde atılı bulunan suçların yanında ayrıca sistematik biçimde birçoğu dosyada katılan sıfatını alan mağdur kız çocuklarına ve genç kadınlara karşı nitelikli cinsel istismar ve cinsel saldırı suçlarını işlemiştir. Örgüt mağdurlara karşı gerçekleştirdiği bu fiillerle hem mağdurun örgütten ayrılma imkanını ortadan kaldırmayı, böylece örgüte üye kazandırmayı hem de Adnan Oktar, erkek yöneticiler ve diğer örgüt üyelerini cinsel yönden tatmin etmeyi, böylece örgütün devamlılığını amaçlamaktadır.”

İNFAK ADI ALTINDA TOPLANAN PARALAR

Mütalaada sanıklardan örgüt lideri Adnan Oktar’la ilgili bölümde, “Örgüt lideri Adnan Oktar tarafından 1994 yılında örgütün dışarıya açılması yönünde talimat verilmiş, imkanı olanların iş kurması, iş kuramayanların ise iş bulmaları ve kazandıkları paraları örgüte infak adı altında getirmeleri talimatları verilmiştir. Ayrıca bir kısım örgüt üyelerinin kabiliyetleri ve sermayelerine göre talimatla yurtiçi ve yurtdışında şirket kurdukları, bu şirketlerden elde edilecek kazançlardan da örgüte İnfak olarak vermelerini istemiştir.” denildi.

Mütalaada FETÖ ve AOSSÖ arasındaki ilişkiyle ilgili de şu değerlendirmelerde bulunuldu:

“Birbirine benzer yapıda olan ve birbirinin gerçek amaçlarını ve faaliyet yöntemlerini bilen bu iki örgütün birbiriyle menfaatleri doğrultusunda yakınlaştığı, özellikle dönem itibariyle AOSSÖ’ye göre daha güçlü konumda olan FETÖ’nün desteğini almak ve bu şekilde kendi beşeri, ekonomik ve siyasi gücünü artırmak amacında olan AOSSÖ’nün, FETÖ ile üst düzey ilişkiler kurduğu, FETÖ’nün faaliyetlerini ve etkinliğini destekleyecek yoğun gayretler içine girdiği, FETÖ’nün 17-25 Aralık 2013’ten sonra toplumsal itibarını ve siyasi meşruluğunu kaybettiği dönemde, bu itibar kaybını engellemek için örgütün imkanları ölçüsünde yazılı ve görsel basın aracılığıyla FETÖ propagandası yapmasının yanında ve yurt içinde ve yurt dışında çeşitli FETÖ’ye destek görüşmelerinde bulundukları anlaşılmıştır.

2007 DOSYASI

“Örgütün FETÖ’ye sağladığı yardımlar ve bu örgüt lehine yaptığı propagandalarla, amaçladıklarını elde ettiği de görülmektedir. Katılan ve etkin pişmanların ifadelerinden yola çıkarak örgütün özellikle 2007 dosyası olarak bilinen dosyada FETÖ ile yakın bir ilişki içine girdiği, ele geçirilen dijital notlarda ABD temasları ile ‘tüm İsrail kapılarının açıldığı’ örgütün daha önce hiçbir şekilde temas etmediği ya da ilişki birikimi olmadığı İsrail, ABD ve Vatikan ile üst düzey bürokrat, siyasetçi, din adamı ve istihbaratçılarla ilişkiye girmiş olması örgütün tıpkı FETÖ’nün Dinler Arası Diyalog söylemine benzer bir söylemle Müslüman, Yahudi ve Hristiyan kardeşliğinin tesisi için sözde temas ve görüşmelere başladığı anlaşılmıştır.”


OKTAR SANIĞI FETÖ SORUŞTURMASINDA GÖZALTINA ALINMIŞ

Esas hakkındaki mütalaada sanıklardan Demet Görünür’e ilişkin, “Sanığın tamamı kadınlardan oluşan ve haftada birkaç kez örgüt lideri Adnan Oktar’ın Kandilli’deki evini ziyarete giden, imam bacılar gibi sorumlu oldukları konularda diğer örgüt üyelerine görev dağılımı yapan ve bu konuları takip eden örgüt üyelerinden olduğu, İstanbul Belediyesi’nde çalıştığı, halası öldükten sonra 1 milyon TL miras kaldığı ve büyük bölümünü Adnan Oktar’ın emriyle örgüte verdiği, FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alındıktan sonra örgütle bağlantısı anlaşılmaması için örgüt evlerine gelişinin bir dönem yasaklandığı anlaşılmıştır” denildi.

Mütalaada bir diğer sanık Altuğ Müştak Berker’in de FETÖ ile örgüt lideri Adnan Oktar’ın talimatıyla irtibatı sağlayan kişilerden olduğu kaydedildi.


MÜŞTEKİ AVUKATINDAN İSTİNAF AÇIKLAMASI

Adnan Oktar davasının müşteki avukatlarından Eser Çömlekçioğlu da esas hakkındaki mütalaaya ilişkin Aydınlık’a şunları söyledi:

“Mütalaa istinaf kararının yerinde olmadığını, gerçek ve hukuki bir inceleme neticesinde verilmemiş olduğunu teyit etmiş oldu. İstinafın ‘mağdurların cinsel eylemlere rızası vardır’ yönündeki hatalı değerlendirmesini dikkate almayarak; örgütün kendilerine üye kazandırmak ve cinsel saldırılara hazır hale getirmek için mağdurlara dini telkin uyguladığı ve bu şekilde iradelerini fesata uğrattığı, dolayısıyla rızanın 'bozulmuş rıza' olduğuna ilişkin kanaatlerini bildirdi.

Yine örgütün FETÖ'ye yardım, casusluk, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme, dolandırıcılık gibi eylemlerinin de sabit olduğu savcılık tarafından verilen mütalaa ile bir kez daha ortaya konulmuş oldu.”

FETÖ Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü mütalaa