Okullarda sınav heyecanı başladı
Başta Türkçe olmak üzere dil ve edebiyat derslerinde artık öğrencinin sadece ‘dil bilgisi’ ölçülmeyecek. Okuma/yazma ve konuşma sınavlarında dili doğru kullanma, jest, mimik, vücut dili, göz teması, hitabet, konu bütünlüğü, zamanı etkili ve verimli kullanma ölçütleriyle değerlendirme yapılacak.
Okullarda sınav haftası dün başladı, 10 Kasım’a kadar sürecek. Genel olarak sınavlarda test sisteminin terk edilmesi nedeniyle, hem öğrenci hem öğretmen heyecanlı bir telaş içinde. En büyük değişim dil ve edebiyat derslerinde olsa da testin kaldırılmasıyla, her derste ciddi değişimler olacak. Sınavlarda çoktan seçmeli sorulara mümkün olduğunca yer verilmeyecek. Okul yönetimlerine bu hedefin adım adım uygulanması talimatı verilmişti.
Öğretmen açısından test yöntemiyle yapılan sınavı, hazırlaması da okuması da kolaydı. Öğrenci ise bunu görmüş, buna alışmıştı… Sınavlar yaklaşırken sorular yeni tarzda hazırlandı, her öğretmen kendi alanında sınavın nasıl uygulayacağına ilişkin yöntem geliştirdi, öğrencileri de yeni sisteme hazırlamaya çalıştı. On gün sonra ilk sonuçlar alınmaya, tablo belirmeye başlayacak.
Yeni dönemde en büyük değişim dil ve edebiyat derslerinde oluyor zira başta Türkçe olmak üzere dil derslerinde ve edebiyat derslerinde artık öğrencinin sadece ‘dil bilgisi’ ölçülmeyecek, dinlemeden yazmaya, uygulamasına da bakılacak.
Dil ve edebiyat derslerinde sınav nasıl olacak? Konuyu Hepimizin Sendikası Grubu Yürütme Kurulu üyesi Zafer İncebacak ile konuştuk. Aynı zamanda Türkçe-Edebiyat öğretmeni olan İncebacak, “Türkçe, Edebiyat ve yabancı dil derslerinde sınav üç aşamalı yapılacak” dedi. İncebacak şöyle konuştu:
“ 50 puanlık okuma/ yazma- 25 puanlık konuşma -25 puanlık dinleme sınavı yapılacak, üçünden alınan puanlar tek not olarak işlenecek.
“Konuşma sözlü olacak, kriterleri var, ona göre değerlendirilecek. Dinlemede öğrenciye meselâ 5-10 dakikalık bir video dinletilecek onun içeriği ile ilgili sorular önceden hazırlanmış olacak, çocuk dinleyip cevaplayacak. Konuşma sınavı mülakat gibi.”
O zaman üç ayrı sınav mı söz konusu? “Hayır, üç aşama, üç ayrı sınav değil. Bir dönemde her dersten iki sınav notu girilecek. Bunun yanında sınıf içi performans notu ve varsa proje notları giriliyor. Bizim Türkçede sınav üç aşamalı oldu ama üçü tek sınav, çünkü toplamda 100 puanlık tek not olacak.” Yabancı dilde de aynı uygulama yapılacak.
ÖĞRENCİLER ZORLANIR
-
Asıl öğrenciler zorlanacak sanırım. Hazır değiller gibi görünüyor. Not ortalamaları düşecek diye de bir korku var. Okul yönetimleri, öğrencilerin not ortalamaları düşmesin diye farklı uygulamalara giderse bir adaletsizlik de olabilir mi?
-Öğrenciler biraz zorlanacaklar belki ama ben bir Türkçe Öğretmeni olarak uygulamadan memnunum. Olması gereken buydu. Okul yönetimleri farklı uygulayamaz, yönetmelik açık. Zaman içinde oturur. Ben konuşma sınavını kayda almayı düşünüyorum, nesnellik ve şeffaflık açısından. Her öğrenciye beş dakika süre vereceğim. Serbest konuşma. Türkçeyi doğru kullanma, jest, mimik, vücut dili, göz teması, hitabet, konu bütünlüğü, zamanı etkili ve verimli kullanma. Bunlara bakacağız.
-
Bunlar MEB'in yönlendirme metinlerinde belirtiliyor mu?
-Kayıt şartı yok ama neyi ölçeceğimiz tabi ki belli.
VELİLER DE HAK VERİYOR
-
Çok heyecanlı olduğunuzu hissediyorum. Sevinçli bir heyecan gibi. Neden?
-Heyecan değil de cidden olması gereken buydu. Çocuklar Türkçe dersi görüyor ama konuşamıyor, dinlemiyor, yazamıyor. Bunun rahatsızlığını yaşıyordum içimde. Teste odaklanılıyordu ister istemez. Veli de bunu talep ediyordu. Şimdi tersi olacak. Veliler belki ilerleyen yıllarda, ‘hitabet’ diye seçmeli ders var onu isteyebilirler. Çünkü onlar da eksikliğin farkında çocuğum konuşamaz vs diyorlar. Ama herkes içinden yeni sisteme hak veriyor.
Ben şundan mutluyum: biz Hepimizin Sendikası Grubu olarak bir eğitim raporu hazırlamıştık, o rapor Eğitim Şûra'sına sunulmuştu. Aslında bu uygulamalar, o rapor doğrultusunda atılan adımlar, önerdiğimiz eğitim sisteminin ayak sesleri. Hayat bunu dayatıyor: LGS'nin kaldırmasının altyapısı hazırlanıyor. Bunu söylemek için erken ama gidişat o yönde.
OKULLARDA ELEME SİSTEMİNİN OLMAMASI GEREKİYOR
-
Testin birdenbire kaldırılmasını eleştiren öğretmenlerin hiç mi haklı bir tarafı yok?
-Ben haklı bir yan göremiyorum. Teknik olarak eleme sınavlarında en nesnel sınav türü, çoktan seçmeli sınavlardır. Ama okullarda ölçme değerlendirmede eleme yoktur, olmaması gerekir. Bu nedenle test yolu doğru değildi. Yönetmelik dayatmadığı için açık uçlu yapan da vardı yapmayan da ama doğrusu öğrencinin kendini ifade etmesine olanak sağlayan sınavlardır.
-
Eleme sistemi en büyük sorun mu?
-Eleme sistemi sebep değil, sonuç. Esas sebep Türkiye'nin ekonomik yapısı, üretici olmayışı, bunun sonucu olarak meslek liselerinin atıl hale gelmesi, geri plana itilmesi; hizmet sektörünün aşırı şişmesi buralarda beyaz yakalı olmak için fen lisesi gibi seçkin akademik liselere talebin artması... Tüm bu süreç, eleme sınavlarını doğuruyor, okullar dershaneleşiyor, eğitim ticarîleşiyor.
TEMEL SEVİYEDE HERKES ÖĞRENMELİ
-
En önemli eksiklik de 'herkes öğrenebilir' anlayışından yoksun olmamız sanırım
- Dilde, matematikte temel bilgileri herkes öğrenecek, öğretmeden mezun etmeyeceğiz. Asya toplumları on yıllardır bu sistemi uyguluyorlar. Belli öğrencileri seçeyim, onları yetiştireyim, diye bir anlayış yok. Şu var: herkes her konuda mükemmel olmaz ama temel bir seviyede öğrenebilir. Bunun için uygun metotlar bulmalıyız.
-
Temel seviye, öğrencinin yeteneklerini de ortaya koyması, geliştirmesi açısından da önemli mi?
-Kesinlikle… En önemlisi teorinin anası pratiktir, tek başına kitaba hapsolmaktan dört duvar arasından kurtulmalıyız. Eğitim hayatın ta kendisidir, öğrenciye yaşantı sunup öğrenmesini, sonuç çıkarmasını sağlamalıyız. Teori pratikten çıkar. Doğu toplumları çocuğa bahçede solucan toplatıp inceletiyor. Biz solucanı inceletmek yerine ezberletiyoruz. ‘Yok sürüngen hayvanlar şunlardır özellikleri budur’ vs. diye. Ansiklopedist yetiştiriyoruz en iyi tabirle.