Okurlarımızdan mektuplar: Adalet Kebabı
YALIN ÜTÜK
Ondaki duruşmaya biri çeyrek geçe ancak girebildim. Üstüne üstlük yüzde yüz haklı olduğumuz davada hâkim aleyhimize karar verdi. Öğleden sonra müvekkil büroya gelecek. “Gel de anlat...” diye düşünürken içim iyice daraldı. Cübbemi bile katlamadan çantaya tıkıp, kendimi attım dışarı.
Adliyenin tam karşısındaki kebapçıya girdim. Güler yüzlü bir genç karşıladı. Gösterdiği masaya oturdum.
“Hoş geldiniz. Pide, kebap ve ızgara çeşitlerimiz var.”
“Kebaplardan neler var?” diye sordum.
“Adana, Urfa, beyti sarma, Alinazik, patlıcanlı kebap bir de Adalet Kebabı.”
Adalet Kebabı’nı ilk defa duymuştum.
“Adalet Kebabı nasıl oluyor?”
“Bize özgü bir karışımda dinlendirdiğimiz eti, şişte pişirip mantarlı domates sosuyla servis ediyoruz.”
“Adalet Kebabı olsun.” dedim.
“Bir, bir buçuk nasıl yapalım?”
Çok acıkmıştım.
“Bir buçuk olsun.”
On beş dakika geçti. Yirmi dakika geçti kebap gelmedi. Yarım saat olunca dayanamadım sordum:
“Benim kebap nerde kaldı?”
“Adalet Kebabı bu! Geç gelir. Adaletin erken geldiği nerde görülmüş? Davalar
5-6 yıl sürüyor hatta 10 yılı geçeni bile var.”
“Kebapla davanın ne alakası var?” diyecektim vazgeçtim. Bir an önce karnımı doyurup büroma gitmeyi düşünüyordum. Zira müvekkil çok dakiktir.
Nihayet Adalet Kebabı masamı şereflendirdi.
O da ne? Dişimin kovuğuna yetmez.
Hem beklemek hem de porsiyonun azlığı canımı sıktı.
Garsonu çağırdım. Yan masadaki adamı gösterip:
“Beyefendi 1 porsiyon kebap istedi. Ben 1,5 istedim. Ona gelen kebap benimkinin iki katı.”
“Adalet Kebabı bu! Olabilir.”
“Nasıl olabilir?”
“Beyefendi sakin olun lütfen. Mahkemeler aynı konuda farklı farklı karar veriyor. Yargıtay’ın dairelerinin bile aynı konuda farklı içtihatları oluyor. Sonra Genel
Kurul içtihadı birleştirme kararı veriyor…”
İyice sinirlendim.
“Bu kadar da olmaz! Adliyenin karşısına dükkân açıp hukuk öğrendiniz herhalde?”
“Ben avukatım.” deyince şaşırıp kaldım.
“İki yıl avukatlık yaptım. Gelir az gider çok. O kadar çok hukuk fakültesi açtılar ki adım başı avukat bürosu oldu. Baktım büronun masrafları zor çıkıyor, büroyu kapadım. Bir avukatın yanında asgari ücretle çalışacağıma dayımla kebapçılığa başladım. Dayım mutfakta çalışıyor. Gözleri de pek görmüyor...”
“Kusura bakma.” dedim meslektaşıma. “İşler nasıl gidiyor?”
“Adliyede adaleti bulamayan bizde alıyor soluğu. Şükür halimize... Geçinip gidiyoruz.”
Bir adam girdi içeri hışımla.
“Ben o hâkimin yemişim adaletini.” diye bağırıyordu. Belli ki mahkeme aleyhine karar vermişti. Yanındaki kadın sakinleştirmeye çalışsa da boşuna.
Hemen girişteki masaya oturdular. Adamın yüzü kıpkırmızı olmuş, elleri titriyordu.
“Parça parça eder. Yerim böyle adaleti.”
“Yersiniz tabi ki abicim!
Adam iyice hırslandı.
“Tabi ki yerim. Hem şişe takar, kebap yapar öyle yerim!”
“Bir mi bir buçuk mu yersiniz abicim?”
“Bir buçuk.”
“Dayııı!” diye seslendi mutfağa.
“İki Adalet Kebabı 1,5 olsun…”