Ölümsüzlüğün 20. yılı. Hasan Yalçın’ı arkadaşları anlattı
‘Her dönem partisiyle var oldu; partisiyle özdeşleşen bir yaşamı oldu. Partimizin unutulmaz lideri Hasan Yalçın, 68 Gençlik Hareketi’nin de ‘müstesna’ önderlerindendi. 68 Hareketi denince ilk akla gelen isimler arasındaydı’
Seçim çalışmaları için gittiği Uşak’ta kalp krizi sonucu hayatını kaybeden İşçi/Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın’ın bu yıl 20. ölüm yıl dönümü. 29 Ağustos 2002 günü kaybettiğimiz Yalçın, yılmaz bir devrimci, usta bir örgütçü ve ince bir mizah/hiciv anlayışına sahip yazardı. 3 Kasım 2002 günü yapılacak olan genel seçimlere çok önem veriyordu ve onun bu seçimde kullandığı bir saati vardı. Zamanı en iyi şekilde kullanmak için ‘şu kadar zamanınız kaldı’ diyerek arkadaşlarını uyarırdı. Yalçın, bir yazısında partinin önemine şöyle değinmişti: “Parti bizim ortak aklımızdır. Bütün üyelerin akıllarının toplamından bin kere daha büyük bir ortak akıldır parti.”
ÖRGÜTLÜ OLMANIN ÖNEMİ
Hep örgütlü oldu ve en büyük örgütün kurmay heyetinde iken birikimli ve verimli çağında yaşama veda etti. Herkesi yasa boğdu. O, bir yazısında yine partili yaşam hakkında şunları yazmıştı:
“Türkiye'nin birinci sorunu ne bağımsızlıktır, ne ulusal egemenlik, ne bölünme, ne Apo davası, ne tarımın yıkılması, ne sokakta yatan çocuklar, ne vücudunu satmak zorunda bırakılan kadınlar, ne eğitim, ne sağlık, ne dış ve iç borç, ne işsizlik, ne enflasyon! Türkiye'nin sorunu tektir ve öncü partidir; örgüttür. Yumak olmuş sorunları bit ayıklar gibi kimse tek tek çözemez. Yok öyle bir sihirli formül. Altı yüz yıl önce yaşamış Yunus Emre bile farkındadır bunun, der ki: Bir bağ ki viran ola, İçi dikenle dola, Ayıklamak neylesin, Od ile yakmayınca.”
Öncü partinin önemini solun belli kesimleri anlayamadı. Anlayamadı değil, unuttu. Önce anlamıştı çünkü. 1960'larda, 70'lerde öncü parti edebiyatı yapanlar şimdi başka telden çalıyorlar. “2000'lere girdiğimiz bu dönemde öncü partiye ihtiyaç yokmuş! Salaklık yarışına girseler kesinlikle birinci olurlar. Öncü partiyi en iyi Amerika anladı. Bir, otuz yıldır öncü partiye karşı savaşıyor. Şimdi öncü parti gereksizdir diyenler, aslında Amerika'nın öğrencileridir. Adamlar böyle bir sosyalist türü üretip Türkiye'nin siyaset sahnesine salıvermişlerdir.” (Aydınlık, 6 Haziran 1999.)
Hasan Yalçın döne döne partili olmanın yolunu gösteriyor: “Türkiye'nin tek çaresi emekçi iktidarıdır. Emekçi iktidarının tek aracı ise parti. Siyasete karşı siyaset! Sınıfa karşı sınıf! Siyasal iktidara sahip olan sınıf her şeye sahip olur. Partisi etrafında birleşmeyen sınıf ise, siyasal iktidara asla sahip olamaz. İşçi ve emekçi sınıfların önünde duran denklem işte budur.” (Aydınlık, 17 Temmuz 1993.)
Yalçın, örgütlenmeye karşı çıkan sosyalistlere de hicivli kalemiyle şunları söyler: “Sen de sosyalist arkadaşım, sakın emekçilere partiden falan söz etme! Seçimleri boykot et! Yan gel, yat! Bir şeyler yapıyormuş gibi görünmek istiyorsan birkaç yerden bağımsız aday çıkar. Ama sakın partiye girme! Aman partiden, partili siyasetten kaç!” (Aydınlık, 28 Ocak 1994.)
ONUN ARKADAŞI OLMAK
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, ölümünün birinci yılında Hasan Yalçın ile arkadaşlıklarını Panait Istrati’nin “Arkadaş” romanındaki kahramanlara benzeterek şunları yazmıştı: “Aydınlıkçı olmak, Türkiye tarihi içinde yoğun düşünce ve duygularla yüklü bir kavram olmuştur. Aydınlıkçı olmak, en derin anlamıyla arkadaş olmaktır. Hasan Yalçın, soyadı gibi bir Aydınlıkçı idi. Benzeri yoktu. Sofrasında herkese yer vardı. Her şeyini sonuna kadar paylaşmaya açıktı. Ama o paylaşılacaklar hep yalçınlıklardaydı, doruklardaydı ve derinlerdeydi. O nedenle arkadaşının tadını, bir doruğun fethedilmesi gibiydi.
Hasan Yalçın’la insanlardan söz ettiğiniz zaman, hep İranlıların atasözünü hatırlatırdı: ‘Bir insan hakkında ölmeden karar vermeyin’, dermiş Farslar. Hasan Yalçın, gerçek ve büyük bir arkadaş olarak öldü. Onun arkadaşı olmak başlı başına bir mutluluktur. Hiçbir şeye değişilmeyen bir mutluluk.
Bu açıdan her arkadaşın ölümü, geride bıraktığı arkadaşa dünyanın tadının tuzunun kalmadığı duygusunu bırakır.
Arkadaş, ayrılıp giderken, gerçeklik dünyasında büyük bir boşluk, düşünce ve duygu dünyasında ise tarif edilemeyen kavramlar ve güzellikler bırakır. Hasan Yalçın’ı özlemek, çok derin acılarla çok büyük mutlulukların sarmaş dolaş olması, iç içe geçmesi, birbirine karışıp hemhal olmasıdır.” (Aydınlık, 24 Ağustos 2003.)
‘BİLİMSEL SOSYALİST ÖNCÜ’
Hasan Yalçın’ı ölümünün 20. yılında yakın arkadaşlarına sorduk:
Partili arkadaşı Ferit İlsever (Vatan Partisi MYK üyesi), Hasan Yalçın'ın ölümünün dördüncü yılında mezarı başında yapılan anma buluşmasındaki konuşmasını hatırlatarak şöyle dedi:
Hasan Yalçın demek, öncü parti önderliğinde örgütlü mücadele demektir. Hayatı ABD emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı partimizin önderliğinde örgütlü mücadeleyle geçti. Öncülerin öncüsüydü Hasan Yalçın arkadaşımız. O'nu anmak, işte O'nun bu özelliklerini bugün yaşatıp güçlendirerek olur.
Hasan Yalçın bilimsel sosyalizmi insanileştiren bir öncüdür. Büyük bilgi birikimiyle, zekâsıyla ve mizah gücüyle insanı saran, peşinden sürükleyen öncü gücü temsil ediyordu. Şimdi önümüzdeki adım, Hasan Yalçın saatiyle örgütlenmemizi güçlendirmektir.
‘BÜYÜK EDEBİYATÇIYDI’
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Nusret Senem uzun yıllar birlikte çalıştığı arkadaşını Aydınlık’a anlattı: Hasan Yalçın'ı 12 Mart 1971 Amerikancı darbesinden sonra tanıdım. 29 Ağustos 2002'ye kadar büyük bir saygı, sevgi ve dostlukla ilişkimiz sürdü. Keskin gözlemleriyle, gülmeceleriyle, siyasi öngörüleriyle Partili bir devrimci aydın özellikleriyle eşsiz önderlerden biriydi. 1978 başında kurulan TİKP'nin ilk genel sekreteri oldu. Askerlik biter bitmez ben de yardımcısı olarak atandım. Hep yakın çalıştık. Onun en sevdiğim yanı büyük bir edebiyatçı olması, keskin aydın eleştirilerinin ustası olmasıdır. Onun devrimci kimliğini istismara yönelen basit tavırları görseydi. ‘Hadi oradan başka kapıya’ edileceğinden eminim. Ona sevgim ve saygım hep sürecek.
‘ÇOK OKUDU ÇOK YAZDI’
Görev Vakfı Mütevelli Heyeti üyesi Turhan Özlü ise onu 20 yıl sonra Aydınlık’a şöyle anlattı:
Genel Başkan Doğu Perinçek, Hasan Yalçın’ı toprağa verdiğimiz 30 Ağustos 2002 günü, İşçi Partisi Genel Merkezi önünde cenazesi başında yaptığı konuşmada O’nun için şöyle demişti: “Müstesna bir adam. Başka sözcük bulamadım. Hasan Yalçın son 50 yılın Türkiye emekçi hareketinin, bilimsel sosyalist hareketinin, Türkiye aydın hareketinin ve toplam olarak halk hareketinin müstesna önderlerinden biriydi. Zekâsıyla müstesna, zarafeti ve inceliğiyle müstesna. Bir kere daha gelmez.”
Her dönem partisiyle var oldu; partisiyle özdeşleşen bir yaşamı oldu. Partimizin unutulmaz lideri Hasan Yalçın 68 Gençlik Hareketi’nin de “müstesna” önderlerindendi. 68 Hareketi denince ilk akla gelen isimler arasındaydı.
Öğrenciliğim sırasında Hasan Yalçın’la tanışma fırsatım olmadı. Ama 68’in tanığı herkesin ve kendi anlatımlarından da yola çıkarak bu gerçeği saptayabiliriz.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Talebe Birliği Başkanı Hasan Yalçın, 7 Kasım 1967 günü başlayan ve 13 gün süren İstanbul’dan Ankara’ya yapılan “Özel Yüksek Okullar Devletleştirilsin” yürüyüşünün başındaydı. 441 kilometrelik yürüyüş adım adım sürerken, iki hafta boyunca İTÜ ve Teknik Okul öğrencileri ile Yıldız Teknik öğrencileri tam katılımla dersleri boykot etti. Haklı zeminde ve doğru bir önderlikle yürütülen mücadele ve eylemler gençliği birleştirdi; hedefe ulaşma yolunda başarılar kazanıldı. Türkiye tarihinin en kitlesel ve örnek gençlik eylemleri arasındadır.
Ve sonunda Ocak 1971’de Anayasa Mahkemesi kararıyla bazı özel yüksek okullar kapatıldı, bazıları değişik adlarla birleştirildi. Süreç 12 Mart 1971 askeri darbesi ile kesintiye uğramasaydı sonuç çok daha farklı olurdu.
14-19 Mayıs 1968 günleri İstanbul’da FKF’nin başında bulunduğu 17 örgütün düzenlediği “NATO’ya Hayır” haftası etkinlikleri ardından haziran ayında gençliğin üniversite işgalleri başladı.
10 Haziran’da Ankara’da, 12 Haziran’da İstanbul’da başlayan ve iki hafta süren üniversite işgalleri 68’in en kitlesel ve en etkili eylemleriydi. Bu büyük gençlik hareketinin genel lideri ise adı sonradan Dev-Genç olarak değiştirilen Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) Genel Başkanı Doğu Perinçek’ti. Hasan Yalçın da İstanbul’un üç gençlik liderinden biriydi. “68’in Sırrı” kitabında İTÜ İşgal Konseyi’ni ve aşağıya doğru 6 fakültede kurulan örgütlenmeyi uzun uzun anlatır.
Hasan Yalçın şöyle diyordu: “İTÜ Talebe Birliği Başkanlığı yaptım. En hareketli dönemlerde, yani 68 işgalinde de o işgalin üç liderinden biriydim. Araştırma komisyonları oluşturuldu. Kitaplar yazılıyordu. Eğitimin demokratikleştirilmesi, üniversitenin modernleştirilmesi açısından çok önemli görüşlere ulaşıldı. Bunları yayınladık, İşgal Konseyi raporları olarak kitaplar halinde çıkardık. Yoğun fikri bir çalışma da yapıldı. Üniversiteye sahip çıkıldı. (Sonunda) Üniversiteyi rektöre devrettik ama hiçbir kırık dökük olmadı, tamamen bir öğrenci hareketi, yani amacı iyi belirlenmiş, devrimci bir hareket olarak gelişti.”
Hasan Yalçın, Milli Maden-Milli Petrol kampanyalarının, özel yüksek okullara karşı yürütülen mücadelenin ve emperyalizme ve 6. Filoya karşı eylemlerin “üniversiteyi kitlesel olarak kucakladığını” söylüyor ve başarısını da buna bağlıyordu.
Hasan Yalçın, Doğu Perinçek’i 65’li yıllardan beri bildiğini ama Ocak 1969’da FKF 3. Kurultayı’nda tanıştığını söylemiştir. “İTÜ delegesi olarak Kurultay’da ilk defa Milli Demokratik Devrim (MDD) görüşlerine katıldığımı açıklayan bir konuşma yaptım. Doğu da MDD görüşlerini savunurdu. Dolayısıyla tanışmak istediğini söyledi ve konuştuk. Ondan sonra da artık hep beraber olduk, sürekli beraber siyaset yapmaya başladık.
KİTLE HAREKETİ ÖNCÜSÜ
Hasan Yalçın kitle hareketinin dönüştürme gücünü ve belirleyiciliğini bizzat yaşadığı örneklerle anlatır. Kendisi de bu hareket ve kitlesellik içinde dönüşmüş; Milli Demokratik Devrim tezini benimsemiş ve Doğu Perinçek’in liderliğinde partili mücadelede yerini almıştır.
Doğu Perinçek ve Hasan Yalçın’ın o gün başlayan büyük dava arkadaşlığı, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinde, cezaevlerinde, büyük mücadeleler ve kazanımlar içinde pekişti; son yolculuğuna kadar sürdü.
Hasan Yalçın, çok okudu ve çok yazdı. Kaynak Yayınları’ndan çıkmış 12 kitabı var: Aydın Rantı, Dönekler, Romanda Aydın Tipleri, Devlet ve Ben, Neoliberal Sol, Psikolojik Savaş, NGO’lar Küreselleşmenin Misyonerleri, 68’in Sırrı, Medyamızın Halleri, Ortak Aklımız Parti, Zaman ve Aşk, Gül’e Mektuplar ve Yıldızlı Masallar. Her biri ideolojik ve siyasi mücadelenin başucu kitapları; bugün yazılmış kadar taze ve güncel. Her kitabının ayrı bir değeri var ama Doğu Perinçek, O’nun aydın üzerine üç kitabı için şu ifadeleri kullanmıştır:
“Türk edebiyatının aydın üzerine yazılmış en derin ve en güzel eserleridir. Dünya edebiyatında da yeri olacak kitaplardır. Hasan Yalçın’ı 58 yaşında görevi başında kaybettik. Yaşasaydı şu son 20 yılda kim bilir neler neler yazacaktı. Mücadelesi ve eserleriyle yaşıyor ve liderliğini sürdürüyor. Saygı ve özlemle anıyoruz.”