Orban: Brüksel AB’yi yıkıma götürüyor

Macaristan Başbakanı Viktor Orban, AB ve Macaristan’ın gelecek hedefleri üzerine açıklamalarda bulundu. Partisi'nin 30. kuruluş yıl dönümünde, çeşitli etkinlik ve konferanslarda konuşan Orban önemli mesajlar verdi. Orban, bazı üye devletlerin AB’de merkezileşmeyi arttırmak ve yetkileri diğer üye devletlerin elinden almak istediğini açıkladı. Bu çabanın en tartışmalı örneğinin, “karar almada oy birliği yerine çoğunluk usulünü getirmeyi amaçlayan Alman önerisi” olduğunu belirtti. Orban, bu merkezileşme çabalarının her zamankinden hızlı bir şekilde yükseldiğini ifade etti ve Brüksel'de hukukun üstünlüğü diye bir şeyin olmadığını, AB kanunlarının sadece üye devletleri dizginlemek için onlara dayatıldığını söyledi. Direnen bir ülke olduğu sürece merkezileşmenin söz konusu olmayacağını belirten Orban, Macaristan'ın oybirliğiyle karar almayı ulusal çıkarların korunması için son garanti olarak gördüğünü ifade etti.

Visegrad Post Genel Yayın Yönetmeni Macar gazeteci Ferenc Almassy, oy birliği yerine oy çokluğunun uygulanması yönündeki girişimleri ulusal egemenliğin açık bir ihlali olarak değerlendirdi. Almassy “Karar almada çoğunluk usulü, bir üye devletin, ulusal çıkarları ne olursa olsun, diğer üye devletlerin çoğunluğunun iradesine uymak zorunda kalacağı anlamına gelir. Bu ulusal egemenliğin çok açık bir ihlalidir.” dedi.

‘LİBERAL HEGEMONYA EGEMENLİĞİMİZİN ÖNÜNDE ENGEL’

"Liberal hegemonya kamusal düşünceye hakim olduğu sürece Macaristan egemen olamayacaktır." ifadelerini kullanan Orban, Avrupa halkının Avrupa kurumlarını geri almasının zamanının geldiğini söyledi. Gazeteci Almassy, Orban’ın liberal hegemonyaya dair sözleriyle ilgili şunları vurguladı: “Brüksel’deki liberal elitlerin dayatmaya çalıştıkları mevcut düzenlemeler, aslında federalleşme amacına hizmet etmektedir ki bu da nihayetinde bir Avrupa süper devleti oluşturulması anlamına gelir. Brüksel’deki liberal elitler bir “Avrupa Birleşik Devletleri” kurmak istiyorlar. Böyle bir oluşum, bağımsız üye devletlerin sonu olacaktır. Orban, “liberal hegemonyanın kamu düşüncesine hakim olmaması” gerektiğini söylerken bundan bahsediyor.”

‘AB’NİN TABUTUNU HAZIRLIYORLAR’

Başbakan Orban, “Brüksel tarafından dayatılan Avrupa modelinin” bir geleceğinin bulunmadığını ifade etti ve "Brüksel Avrupa'yı mahvediyor ve ölüme götürüyor ve her gün tabutuna yeni bir çivi çakıyor.” dedi. Orban, AB’yi terk etmek yerine onu değiştirmek istediklerini, bunun için de Brüksel’de köklü reformlar yapılması gerektiğini söyledi.

Gazeteci Almassy, Brüksel’in merkezileşme konusundaki baskılarının AB’yi parçalanmaya götürebileceğini ifade etti: “Şu anda Avrupa Birliği'nde, seçimle gelmemiş kişilerce yönetilecek yeni, ulus-üstü, ulus-sonrası bir devlet oluşturma girişimine tanık oluyoruz. Ben bunun gerçekleşme şansı olduğunu düşünmüyorum. Avrupa’nın köklü çeşitliliği, tüm Avrupa halklarını tek bir süper devlet altında birleştirmeyi imkansız ve istenmeyen bir durum haline getirmektedir. Bir Avrupa ülkesi olamaz, çünkü Avrupa ulusu diye bir şey yoktur. O halde geriye yalnızca, bir yöneticiler grubunun farklı ulusları kontrol ettiği bir imparatorluk seçeneği kalıyor. Ancak bunun gerçekleşme şansı yok. Bu nedenle, eğer bu yönde ilerlemeye devam ederlerse, büyük olasılıkla eninde sonunda Avrupa Birliği’ni parçalayacaklardır.”

‘SOROS’A KARŞI KENDİMİZİ KORUYACAĞIZ’

Başbakan Orban ayrıca, “Brüksel bürokratları bize nasıl yaşayacağımızı söylemek istiyorlar: Ukrayna'ya daha fazla para ve daha fazla yeni silah göndermek istiyorlar, kendilerinde yapamadığı için hanehalklarının enerji faturalarına destek olmamızı durdurmak istiyorlar. Ancak biz Macarlar Brüksel'in dümen suyunda dans etmek istemiyoruz.” dedi.

Orban şunları söyledi: “Brüksel bürokratlarının çılgın fikirlerini reddedeceğiz, toplumsal cinsiyet propagandasını, savaş hayallerini, Ukrayna'nın AB üyeliğini, yeşil ideolojileri reddedeceğiz. Soros’un borç kölesi olmayacağız. Ülkemizde çete savaşları yaşanmayacak. Egemenliğimizi zayıflatmaya yönelik yabancı girişimlere, Washington ve Brüksel'den aynı anda saldıran Soros imparatorluğuna karşı kendimizi koruyacağız." Orban, Macaristan’ın yeşil enerjiyi kabul edeceğini ancak yeşil ideolojiyi reddedeceğini ifade etti.

Haziran 2024’te yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri için çalışmalarını başlatan Orban’ın partisi Fidesz, mevcut AB yönetimini eleştiren reklam panoları hazırladı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Alexander Soros’un fotoğraflarına yer verilen afişlerin üzerine “Onların ezgileriyle dans etmeyelim” yazıldı. Turuncu darbelerin fon kaynağı ünlü ABD’li finans spekülatörü George Soros’un oğlu olan Alexander Soros, şu an Açık Toplum Vakıfları’nın başkanlığını yürütüyor.

‘ORTA AVRUPA, BAĞIMSIZ BİR SESTİR’

Macaristan, Çekya, Polonya ve Slovakya’nın oluşturduğu Vişegrad Grubu’nun ve genel anlamda Orta Avrupa ülkelerinin siyasi duruşunun önemini Orban yeniden vurguladı. “Orta Avrupa bugün sadece coğrafi bir kavram değil, siyasi, ekonomik ve kültürel bir gerçekliktir." diyen Orban, "Orta Avrupalıların kendi dilleri var: özgürlüğün, bağımsızlığın ve birbirleriyle dayanışmanın dili. Bu dil bize Avrupa ulusları ailesi içinde bağımsız ve farklı bir ses veriyor." ifadelerini kullandı.

‘AB KADERİNİ ABD’YE BAĞLADI’

Başbakan Orban, AB’nin kendi kaderini tayin etme yeteneğini kaybettiğini, hedeflerinin ne olduğunu belirleyemediğini ve hedeflerine ulaşmak için hangi araçların gerekli olduğu konusunda bir anlaşmaya da varamadığını belirtti. Avrupa’nın stratejik egemenliğinin koruyup koruyamayacağının artık belirsizleştiğini söyledi. Bugün AB’nin kendi kaderini ABD’ye bağlamış olduğun altını çizen Orban, “Washington’un kaybetmesi halinde biz de kaybeden tarafta olacağız ki dünyada görülen eğilim Washington’un kaybettiğidir.” dedi. Orban, Avrupa’nın ABD’de yaşanabilecek siyasi bir değişikliğe hazırlıklı olması gerektiğini belirtti: “Bu durumda Avrupa muazzam bir jeopolitik çatışmayla kendi başına baş etmek zorunda kalacak, "neredeyse imkansız" bir meseleye siyasi çözüm bulmak zorunda kalacak ve bu mali olarak da pahalıya mal olacak. Tam da Avrupa’nın yoksullaştığı bir zamanda, böyle bir kriz için para bulma şansı olmayacak.”

‘YENİ BİR DÜNYA KURULUYOR’

Orban, önceden birçok defa yaptığı vurguyu tekrarladı. Yeni bir dünya düzeninin kurulduğunun ve Avrupa’nın bunun dışına itildiğini belirtti. 1990’da dünyanın en büyük on ekonomisinden altısının batılı ülkeler olduğunu ancak 2030 yılına kadar yapılan projeksiyonlara göre ilk onda sadece tek bir Avrupa ülkesinin, onuncu sıradaki Almanya’nın olacağını ifade etti. Orban, “Uyum sağlamamız gereken yeni durum budur ve bunu başarmak zorundayız.” dedi. Bunun yanında, artık en önemli iki aktörün Çin ve ABD olduğunu ve Çin'in "yavaş ama emin adımlarla batı dünyasını geride bırakan bir ekonomik büyüme ürettiğini" sözlerine ekledi.