24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Osmanlı’dan günümüze cankurtaran

Osmanlı’dan günümüze cankurtaran
A+ A-

Ülkemizde cankurtaran hizmetlerinin geçmişi Osmanlı Dönemi’ne kadar uzanmaktadır. I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ordusu içerisinde Hilal-i Ahmer (Kızılay) tarafından örgütlenen atlı cankurtaranların kullanıldığı bilinmektedir. Yemen’de develer aracılığı ile aynı anda iki hastanın taşınabildiği hasta tahliyeleri yapılmıştır. Osmanlı, Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin kurulduğu yıllarda 93 Harbi (1877-1878) adı verilen Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, gerek yurt içi gerekse yurt dışında yardım toplamaya başlayan cemiyet, bu yardımlarla ordunun ilaç ihtiyacını karşılamış; dokuz gezici hastane ve dört cankurtaran alınmıştır. Yine Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında, Kızılay Albion isimli İskoç şirketi tarafından üretilen 1917 model motorlu cankurtaranları kullanmaya başladı.

Kurtuluş Savaşı sonrası hastanelerin de hasar görmesi ve yetersizliği nedeniyle Almanya’da üretilen doktor vagonları ile demiryolları aracılığı ile Anadolu'daki birçok kasaba ve kente sağlık hizmeti götürülmüştür. İstanbul Beyoğlu’nda 1955 yılında kurulan cankurtaran merkezinin Sarıyer, Beşiktaş, Beyoğlu, Eminönü, Fatih, Eyüp, Üsküdar ve Kadıköy olmak üzere sekiz ayrı yerde toplam 15 cankurtaran aracı ile hizmet verdiği bilinmektedir. Ülkemizde çağdaş denilebilecek acil sağlık hizmeti ilk kez, 1985 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından trafiğin yoğun olduğu ana yollar ve turistik bölgelerde bir merkeze bağlı olmadan, hareketli olarak görev yapan gezici cankurtaran ekipleri oluşturularak başlatılmıştır. Cankurtaranlarda hastanelerin acil servislerinde çalışan hekimler mesai saatleri içerisinde görev yapmış ve iletişim için araç telefonları kullanılmıştır. Ancak, söz konusu uygulama yaygınlaşamamış ve kısa bir deneme olmanın ötesine geçememiştir.

077 HIZIR ACİL SERVİS

Yine 1985 yılı ekim ayında Ankara Numune Hastanesi'nde hizmete giren 077 Hızır Acil Servis uygulaması, 1986 yılından itibaren İstanbul ve İzmir illerine de yaygınlaştırılmıştır. Bu illerde valilikler, İl Sağlık Müdürlükleri ve belediyelerin katkıları ile 077 numaralı ücretsiz telefon hattının karşıladığı birer merkez kurulmuş; İl Sağlık Müdürlüklerinin hastane acil servislerinden görevlendirdiği hekimler, belediye cankurtaranlarında şoförler ile birlikte görev yapmışlardır.

İlk zamanlar cankurtaranlar ve içlerinde bulunan tıbbi ekipmanlar yetersiz, personel de bu konuda eğitimsiz olduğu için daha çok evden hastaneye hasta taşımacılığı yapılmıştır. O tarihlerde İzmir Şehir Merkezi’nde üç istasyonda altı cankurtaran 24 saat esasıyla görev yapmakta; 077 numaralı telefonla gelen çağrılara hekimler cevap vermekte ve vakalara sağlık personeli desteği olmadan şoförler ile birlikte çıkılmaktaydı. Cankurtaranların tıbbi sarf malzemeleri hastanelerden, telsizler ile araç bakım ve onarım destekleri ise, belediyelerce sağlanmaktaydı. İlk yıllarda belediyelerin geniş tanıtımları ve halkın yoğun ilgisi nedeniyle bu hizmet etkin bir şekilde kullanılmış; ancak belediyelerin sisteme ayırdıkları kaynakların giderek azalması, cankurtaranlarda görevli hekimlerin acil müdahale konusunda yeterli eğitimlerinin olmaması, teknolojik yeniliklerin sisteme dâhil edilememesi gibi nedenlerle sistem önem ve etkinliğini her geçen gün kaybetmeye başlamıştır. 1991 yılında, 077 numaralı Hızır Acil Servis numarası, o yıllardaki Telekom altyapısındaki değişiklik nedeniyle 112 acil çağrı numarasına yönlendirilmiştir.

Sağlık Bakanlığı tarafından 1993 yılında oluşturulan bir komisyonun çalışmaları ve hazırladıkları raporlar neticesinde “112 Acil Yardım ve Kurtarma Hizmetleri” projesi hazırlanmış; 1994 yılında da yine Ankara, İstanbul ve İzmir Sağlık Müdürlükleri bünyesinde öncü uygulamalar başlatılmıştır. Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak başlatılan bu uygulamada, il merkezlerinde oluşturulan 112 Komuta Kontrol Merkezleri, kurulan telsiz sistemi üzerinden hastanelerde konuşlandırılmış istasyonlardaki cankurtaran ekiplerine görev vermiştir. Başlangıçta şehir merkezlerinde hizmet veren sistem, yavaş yavaş ilçe merkezlerine ve diğer illere de yaygınlaştırılmıştır. 1995 yılından itibaren İl Sağlık Müdürlükleri içinde Acil Yardım ve Kurtarma Hizmetleri Şube Müdürlükleri oluşturulmuştur.

Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından 1996 yılında oluşturulan bir komisyonla “Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği” için çalışmalara başlanmıştır. Komisyonun hazırladığı yönetmelik taslağı 1997 yılında bakanlığın görüşüne sunulmuştur. Acil Sağlık Hizmetleri'nin Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bağlanması, yönetimde olan değişiklikler nedeniyle bu yönetmelik ancak 2000 yılında yayınlanabilmiştir. 1998 yılında 112 sisteminin kurulduğu il sayısı 49’a çıkarılmış; İzmir merkezli olarak Manisa, Aydın, Uşak, Denizli, Muğla, Balıkesir illerinin dâhil edilmesi ile ilk kez Bölge Koordinatörlüğü uygulamasına geçilmiştir. Bilgisayar yazılımları ile desteklenen 112 Komuta Kontrol Merkezi dijital uygulamaları, kara cankurtaran teknolojileri, helikopter cankurtaran uygulaması, istasyon yapısı, afetlere tıbbi müdahale, afet triyaj kartlarının geliştirilmesi, cankurtaran personel kıyafetlerinin renk ve modelleri, eğitim teknikleri bu yıllarda yurt dışında yerinde incelenmiş ve bugünkü sistemin temelleri o yıllarda atılmıştır.

HAVA CANKURTARANLARI

Ülkemizde hava cankurtaranları, geçmiş yıllarda askeri kurumlara kendi bünyesinde hizmet vermekte; Hava Kuvvetleri'ne ait iki adet uçak cankurtaran yanında özellikle Güneydoğu Bölgesi'ndeki arazi şartlarından dolayı hasta ve yaralı naklinde kullanılan askeri helikopterler bulunmaktaydı. Sağlık Bakanlığı bünyesinde helikopter cankurtaran uygulaması ilk kez hizmet alımı yolu ile 2008 yılında Ankara’da faaliyet göstermeye başlamıştır. İlk aşamada dört bölge ili olan Ankara, İstanbul, İzmir, Erzurum’da hizmete başlanmış, daha sonra yaygınlaştırılarak 15 farklı ilde 17 helikopter ile helikopter cankurtaran sistemi faaliyete geçirilmiştir.

2010 yılı Nisan ayından itibaren birisi turbo jet ve uzun mesafeli, üç adet turboprop pervaneli (kısa pisti olan havaalanlarına da inebilecek yapıda) cankurtaran uçak hizmete girmiştir. 2012 yılından itibaren jet motorlu ve aynı anda 2-4 hasta taşıma kapasiteli dört adet uçak cankurtaran şehirlerarası ve ülkeler arası hizmet vermektedir. Bugün de bu sayılar giderek artmaktadır.

Zaman içinde niteliği artan sağlık hizmetleri, bize dilimizdeki varsıllığı yaşatmak yerine daha çok yabancı sözcüğün girişine yol açmaktadır. Dil bilincimizin dışına çıkan sözcüklerin günlük yaşama girmesi bizi bir arada tutan ekinsel bağ ve anlam değişime uğratmaktadır. Yabancı sözcükler aracılığı ile dilsel algı ve ulusal dil anlamlılığı bozulmaktadır. Cankurtaran adının daha etkileyici olduğu, insanımızın imgeleminde daha yoğun çağrışımlar yapacağı düşüncesindeyim.

Osmanlı cankurtaran HIZIR ACİL