‘Otlaklar verimsizleşiyor hayvancılık gerileyecek‘
Altı ülkeden (Türkiye, Çin, Japonya, Moğolistan, Almanya ve Fransa) bilim insanlarının yürüttüğü çalışmada, Türkiye’de otlakların giderek verimsizleşmesi ve kuraklıkların kuvvetlenmesi nedeniyle hayvancılığın risk altına gireceği öngörülüyor
İklim değişikliği, Avrasya’da milyonlarca insanın geçim kaynağı olan geleneksel hayvancılığı tehdit ediyor. Altı ülkeden bilim insanları tarafından yürütülen ve yeni yayınlanan bir çalışmaya göre, iklim değişikliği nedeniyle otlaklar verimsizleşiyor. Araştırmanın bulgularına göre, mera verimliliğine yönelik kuraklık nedeniyle beklenen kayıplar, Avrasya genelinde artacak. Üstelik bu yalnızca bir büyüklük artışı olmayacak, yüzde 60 civarında bir alansal artış da gerçekleşecek.
Araştırmaya göre, yüzyıl ortasında net sıfır emisyona erişilen ve küresel ısınmanın 2°C’nin altında tutulduğu bir senaryoda, tehlikeli kuraklıklarda önemli bir değişiklik beklenmiyor. Ancak emisyonların hızla artmaya devam ettiği ve küresel ısınmanın 3,6°C ve üzerinde gerçekleştiği bir gelecekte, özellikle Batı Asya’da, kuraklıkların sıklığı, süresi ve şiddeti önemli ölçüde artacak.
Uzmanlar, geleneksel hayvancılıkla uğraşanların geçim kaynaklarını destekleyebilmek için iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarına uyum sağlanması gerektiğine dikkat çekiyor. Bunun için hem geleneksel ekolojik bilgi birikiminden faydalanmak hem de uyum önlemleri almak gerekiyor.
MİLYONLARCA İNSANIN GEÇİMİ RİSK ALTINDA
Çalışmanın yazarları arasında bulunan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Lütfi Şen, “Kuraklıkların güçlenmesi ve otlakların verimsizleşmesi, 420 milyondan fazla hayvanın beslenmesini ve hayvancılık yapan milyonlarca insanın geçimini sağlayan Avrasya otlaklarını tehdit ediyor. Yeni yapılan bir çalışma, hayatını geleneksel hayvancılık ile idame ettiren milyonlarca insanın geçiminin de risk altında olduğunu gösteriyor.” dedi.
MERALAR ÜZERİNDE BASKI ARTTI
Türkiye meralarının yüzde 64’ünde verimsizleşme ve bozulma olduğuna dikkat çeken Şen, şöyle devam etti:
“2003 yılından itibaren tarım teşviklerinin yeniden düzenlenmesi ve özellikle yerleşik tarımın desteklenmesi ile birlikte, çiftlik hayvanlarının sayısında büyük artış yaşandı. Mera kullanımında devlet regülasyonlarının artması da pastoralistleri hem kuraklıklar hem de sosyoekonomik değişimler karşısında daha kırılgan kılan bir diğer unsur oldu.Bugün sürü hareketliliği epey artmış durumda; daha uygun mera arayışındaki pastoralistler, giderek daha uzun mesafeler katetmek zorunda kalıyor.
KIRSALDAN KENTE GÖÇ
“Ekonomik ve sosyopolitik değişimler nedeniyle 1990lı yıllarda Türkiye’den Moğolistan’a kadar ülkelerde, hayvan sayısında ciddi bir azalma gözlendi. Ancak son 20 yıldır, sayıların yeniden hızla arttığını gözlemliyoruz. Bu artış, meralar üzerindeki baskıyı da artırdı. Diğer yandan, gittikçe sıklaşan ve kuvvetlenen kuraklıklar da meraların verimliliğinde azalmaya yol açtı. Yeterli otlatma yapılamaması, hayvanların yeterli kiloya ulaşamamalarına sebep oldu. Yine verimlilik azlığı nedeniyle pastoralistler, hayvanlarını kışın beslemelerine yetecek ölçüde yem toplayamadılar. Bir araya gelen bu sosyoekonomik ve iklimsel şoklar, pastoralistler arasında yoksulluğun ve işsizliğin artmasına yol açtı ve onları, alternatif geçim kaynakları arayışı içinde, kırsal alanlardan kentlere göç etmeye yöneltti.”
KURUMLAR GÜÇLENDİRİLMELİ
Yaşanan gelişmelerin hayvancılık ile uğraşanların sayısında yıldan yıla bir azalmaya yol açtığını ve geleneksel hayvancılığın durumunun daha da kötüleşebileceğine işaret eeden
Şen, çalışmada Türkiye için önerilen uyum önlemlerini de şöyle anlattı:
“Mera alanlarının yönetimi önem taşıyor. Hem mera veriminin artırılması hem de meranın verimli kullanılmasının sağlanması mühim. Ayrıca meralardaki bozulmalar kontrol edilmeli ve mümkün olduğu ölçüde tersine çevrilmeye uğraşılmalı. Tabii ki meraların korunması, başlı başına bir gereklilik. Ayrıca sürü sayısının meraların taşıma kapasitesine uygun şekilde ayarlanması ve sürü hareketliliğinin sağlanması için kamu ve özel, ilgili tüm kurumların güçlendirilmesine yönelik önlemlerin uygulamaya konması önemli.
YEM REZERVİ ARTIRILMALI
“Kuraklaşmanın artacağı yerlerde su kaynaklarının korunması, modern su tasarrufu tekniklerinin yaygın olarak kullanımın sağlanması ve kuraklığa dayanıklı türlerin geliştirilmesi, atılması gereken diğer adımlar. Bunların yanı sıra Türkiye’nin yem arzını ve rezervini de artırması gerekiyor. Ayrıca erken uyarı, eylem ve hazırlık sisteminin yanı sıra sigorta ve yardım sistemini de güçlendirerek risk yönetimine ağırlık verilmesi önem taşıyor.”