Otomobil markalarının amblemleri ve anlamları

Bir logo, firmayı tanıtan en önemli araçlardan biridir. Araba marka logoları ise yalnızca otomobil üreticisini göstermekle kalmaz, markaya dair bir hikayeyi de anlatır. Firma, insanları bu hikayeye ne kadar ortak ederse o kadar çok akılda kalır.

Hem bir tanıtım hem de pazarlama aracı olarak araba marka logoları ve anlamları özellikle otomobil tutkunlarının ilgisini çeker. İyi markaların logolara yansıyan iyi bir hikayesi vardır. Bu hikayeler kullanıcıyı markaya bağlar. Firmanın tanınırlığını ve değerini arttırır. Bir logo, markayı işaret edip ona dair bilgileri anımsamanızı sağlarken bu hikayeyi anlatır. Sizler için otomobil markalarının amblemleri hakkında az bilinenleri derledik. 

Alfa ismi aslında Anonima Lombardo Fabbrica Automobili’nin kısaltması. Romeo ismi ise şirketi 1915 yılında satın alan Nicola Romeo’dan geliyor. Firma 1910 yılında Milano’da kurulduğunda yönetim logo olarak, şehrin iki sembolünü kullanma kararı aldı. İlki, şehrin logosunda yer alan kızıl bir haç. İkincisi, Visconti Ailesi’nin flamasından alınan bir yılandı. Bu ilginç logo, ilk Haçlı Seferi’nde Araplar’a karşı kazanılan zaferi simgeliyor.

Aston Martin ismi şirketin kurucularından olan Lionel Martin’in soyadından ve başarıyı bulduğu yer olan Aston Hill Climb’den geliyor. Amblemde yer alan kanatlar hızı simgelemesi için logoya 1927 yılında eklenmiş ve Bentley’nin kanatlı kaput üstü logosundan ilham alındığı düşünülüyor.

Şirketin kurucusu August Horch, kendi soyismini verdiği şirketten ayrılmıştı ve aynı ismin bir daha kullanılması yasaktı. Daha sonra August’un oğlu Latincede Horch ile aynı anlama geldiğini söyleyerek Audi ismini önerdi. Audi logosu olan iç içe geçmiş 4 halka ise 1932 yılında Almanya’da birleşerek güç birlği oluşturan dört adet otomobil firmasını (Audi, DKW, Horch ve Wanderer) temsil eder. Gümüş renk de Almanya’nın ulusal yarış renginden geliyor.

Bentley, ilk olark 1. Dünya Savaşı sırasında uçak motorları yaparak adını duyurmuştu. Amblemdeki kanatların nedeni de bu. Logonun gümüş rengi ise entellektüelliği simgeliyor. Amblemin her iki tarafındaki kanatların ise farklı sayıda tüye ev sahipliği yaptığı görülüyor, bunlar markanın tarihi boyunca değişim göstermiş.

Bavarian Motor Works isminin kısaltması olan BMW, ilk olarak sadece uçak üretiyordu. Bu yüzden logonun iç kısmındaki mavi bölümler gökyüzünü simgelerken, beyaz bölümler ise uçağın pervanesini oluşturuyor. Başka bir iddia ise amblemdeki mavi beyaz renklerin Bavyera eyaletinin renklerinden geldiği yönünde.

Bugatti ismi markanın kurucusu olan Ettore Bugatti’den geliyor. Kırmızı ovalin kenarındaki 60 noktanın ise Bugatti’nin conta eksikliği nedeniyle motorunda kullanılan emniyet tellerini temsil ettiği iddia ediliyor.

Ünlü ‘papyon’ logo şirketin kurulmasından iki yıl sonra ortaya çıktı. Markanın logosu hakkında ortaya çıkan iddialardan biri, Chevrolet’nin ortak kurucularından William C. Durant’in Paris’te bir otelde gördüğü bir duvarkağıdı tasarımından ilham aldığını söylüyor. Kanıtlanmamış bir diğer iddia ise Chevrolet logosunun bir rafine yakıt markası olan Coalettes adlı firmanın logosundan esinlenildiği yönünde.

Citroen ambleminde kullanılan Fransızların çift açılı çavuş simgesi, daha önce başka bir Citroën ürünü olan dişli çarklarda kullanılıyordu. 1919 yılında araba yapımına başlayan Fransızlar, ürettikleri ilk arabalarında da çift açılı amblemi kullanmayı uygun bulmuşlar.

Logonun üst tarafında İtalya bayrağı yer alırken, fontu oluşturan sarı renk ise Modena şehrinin rengi. Scuderia Ferrari’nin ilk harfleri de logodaki yerini almış. Logoda en dikkat çeken şahlanan siyah atı hikayesine gelirsek: 1. Dünya Savaşı sırasında hayatını kaybeden bir pilotun annesi olan Kontes Paolina’nın Enzo Ferrari’ye oğlunun uçağı üzerindeki şaha kalkan at figürünü arabalarında kullanmasını ve bunun ona iyi şans getireceğini söyler. Ferrari de pilotun annesinin sözünü dinleyerek, şaha kalkan siyah atı logosunda kullanmaya başlar. Logoda siyah bir at kullanılmasın sebebi ise kahraman pilot için bir yas sembolü niteliğinde olmasından.

Mavi oval ilk olarak 1927 yılında kullanıldı. Şirketin kurucusu Henry Ford’un imzası, 1909 yılında ilk kullanıldığından bu güne neredeyse değişmeden geldi.

Hyundai’nin logosu her ne kadar italik yazılmış bir ‘H’ harfi gbi görünse de gizli bir anlam içeriyor. Logo aslında üretici ve tüketici arasında güveni gösteren iki kişinin tokalaşmasını simgeliyor.

2.Dünya Savaşı’ndan önce SS Cars olarak bilinen marka, daha sonra zarafet ve sürekli ileri hareketi simgeleyen Jaguar’ı kendine yeni isim olarak seçmiş. Logosu da tabi ki bir jaguar olacaktı.

Markayı kuran Ferrucio Lamborghini, markanın amblemi olarak burcu olan boğayı seçmiş. Ve tüm Lamborghini modellerinin ismi İspanya’daki güreşçi boğalardan gelir.

Maserati kardeşlerin doğduğu Bologna’da bulunan fıskiyeli havuz logoya ilham vermiş. Neptün’ün deprem, fırtına ve atların tanrısı olmasından da etkilenen kardeşler, üçlü çatallı mızrağı da kendilerine logo olarak seçmiş.

Ahura Mazda, Perslerin Zerdüştlük Tanrısıdır. Şirketin web sitesi şirket adının aynı zamanda kurucusu olan Jujiro Matsuda’dan geldiğini belirtmektedir. Mazda logosundaki yuvarlak form güneşi simgelerken, M harfi ise Mazda’yı ifade ediyor. Amblem aynı zamanda kanatlarını açmış özgürlüğü simgeleyen bir kuş olarak da algılanıyor.

Mercedes-Benz’in kurucusu Karl Benz, motor fabrikası Deutz ve Köln manzaralı evinin tepesine bir yıldız amblemi koymuş ve eşine yazdığı mektupta, bu yıldızın bir gün başarıyı ve gücü temsil edeceğinden bahsetmiş. Yıllar içinde logoda değişiklik olsa da “karada, havada, suda” fikrini simgeleyen yıldız kalıcı olmuş.

Mitsubishi ismi ilginç bir şekilde şirketin logosunu da bizlere aktarıyor aslında. ‘Mitsu’, Japonca’da “üç” ‘Bishi’ ise, su kestanesi anlamına geliyor. Bu kelime aynı zamanda Japonca’da “eşkenar dörtgen” veya “elmas” olarak da ifade ediliyor. Eski Mitsubishi şirketinin kurucusu Yataro Iwasaki, üç elmas şeklindeki sembolü şirketin amblemi olarak seçmişti. Sembol, Yataro’nun ilk işvereni Tosa Klanı’nın üç yapraklı sembolüne benziyordu. Aynı zamanda Iwasaki ailesinin üç üstüste binmiş eşkenar dörtgenden oluşan armasını da çağrıştırıyordu.

Nissan adı, Datsun’un ana şirketi olan Nihon Sangyo’nun kısaltmasıdır. Nissan, Datsun’un yerini aldığında logo, kırmızı bir daire ve şirketin isminin yazdığı mavi bir dikdörtgenden oluşuyordu. Bu logo, güneşin doğuşunu simgeleyen Japonya bayrağını nitelendiriyordu. 1990’lara geldiğimizde ise logo bugünkü gümüş renkli halini aldı.

1898’den itibaren otomobil üretmeye başlayan firma önceki yıllarda teknolojik ilerlemeyi temsil eden bir zeplin figürünü kendine logo olarak seçmişti. Zeplinlerin modası geçince ise amblemlerde roket kullanılmaya başlandı. 1963 yılına gelindiğinde ise günümüzdeki halini alan logoda şimşek figürü hızı, onu çevreleyen çember ise ise güveni simgeliyor.

Peugeot, logo olarak kendisine iki ayağı üzerinde duran bir aslan tercih etmiş. Şirketin otomobil üretmeye başlamasından çok önce 1847 yıllarında kullanılmaya başlanan aslan figürü, Peugeot ürünlerinin yüksek kalitesini anlatmak için seçilmiş. 1923 yılında Peugeot markalı otomobillerde sadece aslan kafası olarak gördüğümüz logo, ilerleyen yıllarda yavaşça gelişerek şimdiki halini almış.

Porsche’nin amblemindeki siyah at, Almanya’nın Stuttgart şehrinin armasından. Geyik boynuzu ile kırmızı-siyah çizgiler ise Almanya’nın Württemberg köyünün flamasından alıntı.

Renault’un ilk amblemi aslında yuvarlak formluydu ancak 1923 yılı ile birlikte ünlü elmas formuna bürünmüş. Yıllar içinde markanın ismi de kaldırılarak elmas formlu logonun daha ön plana çıkması tasarlanmış. Aynı zamanda logo ters çevrildiğinde de geometrik formunu koruyor; bu durumun aynı zamanda modernliği simgelediği belirtiliyor.

Üst üste geçmiş iki “R” harfinden oluşan amblem Rolls-Royce’un baş harflerini simgeliyor. Kaputun üzerinde yer alan “Spirit of Ecstasy” (Coşkunun Ruhu) adlı heykelciğin ise otomobilin ruhunu, sessiz ve gizemli bir şekilde yansıttığı ifade ediliyor. Ayrıca bazı iddialara göre otomobilin tasarımcısı bu heykelcik ile sevgilisini temsil etmiş.

Skoda’nın amblemi bir ok ve üç tüyden oluşuyor. Ok, hareketi simgelerken, tüyler özgürlüğü temsil ediyor. Tüylerin içerisindeki göz ise tüylerin keskinliğini ifade ediyor. 1990 yılından beri kullanılan yeşil renk ise yeni bir başlangıcı nitelendiriyor.

Latincede ‘ben yuvarlanıyorum’ anlamına gelen Volvo’nun amblemi firmanın isminin yanı sıra ok ve daireden oluşuyor. Mitolojide bu oklu daire, demir silahlarıyla savaş meydanlarında terör estiren savaş tanrısı Mars’ı sembolize ediyor. Volvo’nun kurucuları da demir sektöründeydiler ve demir, güç, güvenlik, dayanıklılıkla bir tutuluyordu. Assar Gabrielsson ve Gustav Larson da bu özellikleri araçlarına yansıtmak istemişler.

Alman üretici ortaya çıkardığı ilk araba modelinin tek tip ve halka hitap ettiğinden amblemlerinde de aynı amacı ve sadeliği ifade etmek istemiş. Bu yüzden de Almanca “halk” anlamına gelen “volks” kelimesiyle araba anlamına gelen “wagen” kelimesinin baş harflerini üst üste koyup bugünkü amblemi oluşturmuşlar.

Logonun içerisindeki oval halkalar müşterinin ve şirketin kalbini, bunu çevreleyen oval ise karşılıklı çıkar ilişkisini ve güveni temsil ediyor. Ve hepsi bir araya geldiğinde ise şirketin baş harfi olan ‘T’yi oluşturuyor. Her bir halkanın farklı kalınlıkta olması Japonya’nın hat sanatı ve kültürüne göndermede bulunuyor.

Markanın ismi alternatif akımı bulan Nikola Tesla’dan geliyor. Logoda yer alan stilize edilmiş T harfinin dik kısmı rotor direğini ve bunun üzerine eğri çizgi ise sabit bobinin bir kısmını temsil ederek, elektrik motorunun kesitini bizlere gösteriyor.